Başbakan Erdoğan'ı sevmeyenlerin ve onunla ilgili rezervleri olanların kanaatlerini bir kez daha gözden geçirmeleri için elverişli günlerden geçiyoruz. Şu günlerde toplum, bence, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın en sahici ve en doğal haliyle karşı karşıya. Toplumun karşısında hayatta her istediğini elde etmiş, en yüksek makamlara defalarca seçilmiş, mensubu bulunduğu toplumun önüne çırılçıplak çıkan bir insan Tayyip Erdoğan. Yüz ifadesine dikkatle bakanlar, onun nasıl olgunlaşmış bir ruh haline kavuştuğunu fark ederler.
Referandumda yüzde 42 "hayır" oyu verenlerin bu tercihlerini "vatanseverlik"le ilişkilendiren, "yüzde 42 ile empati yapmalıyız" diyerek o yüzde 42'den kendisi için ders çıkartmaya çalışan bir siyasetçi var karşımızda. Muzaffer bir siyasetçide görülmesi doğal olabilecek hiçbir şımarıklık, kibir ve mağrur ifade yok sözlerinde ve hareketlerinde.
***
Aslında tam bir analiz konusu şu söyleyeceğim. Tayyip Bey böylesine sahici bir insan olduğu için Türkiye'nin birleştirici lideri haline gelmiştir. Bu ülkenin doğusu-batısı, güneyi-kuzeyi onun şahsı etrafında sisteme entegre olabilmekte. Bir an için Tayyip Erdoğan'ı hayatımızdan ve siyasi sistemden yok edelim. Bu ülkenin Kürt vatandaşlarının nasıl PKK'nın kurbanı olacağını düşündük mü hiç? Bugün Kürtlerin dörtte üçü Türkiye'ye sadakatlerini Tayyip Erdoğan ismi üzerinden ifade ediyorlar. Aslında benim farklı bir tezim var:
Örneğin, İzmir gibi illerimizde Tayyip Erdoğan'a dönük sergilenen olumsuz bakışların nedeni de, sanırım onun bu sahici ve kararlı tutumu. Bu insanlar Tayyip Erdoğan gibi güçlü bir karakterin, örneğin, şeriatı getirebileceğini, yaşam tarzlarımıza müdahale edebileceğini düşünüyorlar. Onda bu gücü görüyorlar çünkü. Bu nedenle, bu akıl yürütmeye sahip olanların Tayyip Erdoğan fenomeninden korkmaları, onu bir tehdit olarak görmeleri çok doğal. Bunu anlamak lazım. Ancak, ben de bu insanlara şunu hatırlatmak istiyorum. Karşılarındaki insanın, şu referandumun ardından zafer naraları atmak yerine, o yüzde 42 "hayır" diyenleri anlama, oradan bir şeyler öğrenme ve kendisini de o öğrendiklerine göre değiştirme çabasını herkes dikkatle izlesin. Unutmayalım, karşımızda, "Ben demokrasiyi, özgürlüğün değerini cezaevinin duvarları arasında öğrendim" diyen bir Başbakan var. İzmirli Tayyip Erdoğan düşmanlarına bir tavsiyem: O sizi anlamaya çalışıyor, sizde onu anlamaya çalışın.
ÇILGIN PROJELER
Başbakan tabiatı gereği yapamayacağı, hayata geçiremeyeceği şeyi söyleyen bir insan değil. Belli ki "çılgın projeler" denen şeylerin yapılabilirliği belli olmuş ve topluma angaje olmak için günü bekleniyor.
Bu projelerle ilgili en ufak bir bilgim veya duyumum yok. Ama "Şu olabilir mi?" diye düşünüyorum: Bu projeler İstanbul'un iki deniz arasındaki konumuyla ilgili olmalı. Mesela, Başbakan'ın kafasındaki çılgın projelerden birisi ikinci bir İstanbul Boğazı olabilir mi? Haliç'in kuzeyinden, Sadabad'tan başlayarak Karadeniz'e kadar olan bölge arasında yeni bir İstanbul Boğazı. Hem Boğaz'dan şehiriçi deniz ulaşımında daha fazla yararlanmak için, hem boğazdan daha fazla kar etmek için, hem de doğal bir akıntı oluşacağından, Haliç ve kıyısının daha temiz olması için. Benim bildiğim Tayyip Bey eğer böyle bir proje düşünüyorsa, Türkiye'nin kasasına girecek çok büyük bir geliri de öngörmüştür. Bilmiyorum, belki de Çanakkale Boğazı'nı imara açarak ikinci bir Boğaziçi oluşturacak... Böyle bir projenin en az 100 milyar dolarlık bir getirisi olur. Eğer bu tahminim doğruysa, Başbakan Güneydoğu'daki milli kayıplarımızı İstanbul'dan çıkaracak demektir.
Akıllı olana İstanbul'un taşı toprağı altın.