• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

Muhafazakarlık, mutaassıplık ve Ak Parti

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 02.10.2010, 00:00
Bu yazının konusu olan muhafazakarlık, uzun süredir kafa yorduğum bir mesele. Geçenlerde gazetemiz yazarı Aydın Menderes, şahane bir muhafazakarlık yazısı yazdı. Ardından ülkemizin en kaliteli düşünürlerinden Hilmi Yavuz'un Akşam Gazetesi'nde bir mülakatı çıktı. Bütün bunlardan başka yine çok önemli bulduğum bir gelişme oldu: Başbakan bir çağrı yaptı ve "Gelin şu mahalle baskısını kaldıralım ve herkesi özgürleştirelim" dedi. Muhafazakarlık konusunu ilgilendiren bu yazıların ve konuşmaların hepsi birbirinden fikir açıcı geldi bana. Bunlardan başka yine gazetemizin yazarı Seda Kaya Güler, Hilmi Yavuz'un makalesinden bir özeti köşesine taşırken, hiç katılmadığım bir çıkarsamada bulunmuş. Seda Güler, benim çok beğendiğim bir kadın yazar, ona muhakkak cevap vermeliyim.
***
Türkiye'de dini değerlere yaslanan bir muhafazakarlığın geliştiği doğrudur. Bu giderek sivil örgütlenme sürecini tamamlayan bir sosyolojiye dönüşüyor. Bugün güçlü bir muhafazakar ekonomik sınıf var. Bir tür muhafazakar burjuva oluşuyor.
Bu sınıf dünyalı bir sınıf. Dünyaya ticari eksende bağlanmış durumda. Ve Türkiye'de muhafazakarlar düne kadar soğuk baktıkları değerlerle merkezde buluşuyor ve uzlaşıyorlar. Laiklik, demokrasi, çoğulculuk gibi değerler bunlar. Bugünün Türkiye'sinde farklı olanla birlikte yaşamaya en hazır olan sınıfın muhafazakarlar olduğunu söylersek, yanlış bir şey söylemiş olmayız. Çünkü, bana göre muhafazakarlar Ak Parti iktidarıyla birlikte demokrasiyi keşfettiler. Hem demokrasinin kendilerine sağladığı büyük gücün farkına vardılar hem de demokrasinin harmanlayıcı havasında demokratik değerleri benimsediler. Bu olay muhafazakarlar için olağanüstü bir ilerlemeyi ifade ediyor.
***
Hilmi Yavuz, mülakatında muhafazakarlık ile mutaassıplık arasındaki farkı şöyle ifade ediyor:
"Muhafazakar adı üzerinde, belli şeyleri muhafaza etmek ve onların yeniden üretilmesine, yaşama geçirilmesine katkıda bulunmak ve bu düşünceleri hayata geçirmekle kendini görevli saymaktır. Mutaassıp ise, bunların hayata geçirilmesinin yanı sıra sadece kendilerinin yaşam biçimi değil, herkesin yaşam biçimi olması gerektiğinin düşünenlerdir."
Bu terminolojik olarak da tarihsel tecrübe olarak da doğru bir mukayesedir. Buna karşılık Seda'nın, "Giderek muhafazakarlaşıyoruz, aynı zamanda mutaassıplaşıyoruz" görüşü, sosyal gelişme dinamiklerimizin çizgisine baktığınız zaman pek doğrulanan bir görüş değil. Zaten muhafazakarların merkez değerlerle buluşması ve demokrasiye yaslanmaları onları kaçınılmaz bir biçimde mutaassıp alışkanlıklarından hızla uzaklaştırıyor. Muhafazakar dünyanın bugün tartışmasız siyasi fenomeni olan Başbakan Erdoğan, zaten o nedenle bir muhafazakar tavır olarak herkesi her tür taassuba, moda tabirle, mahalle baskısına karşı savaşmaya çağırıyor.
***
Burada kesin bir gerçek var. Ak Parti'nin 8 yıllık iktidar tecrübesi modernleşmeci Türk muhafazakarlığını geliştirip önünü açarken, içe kapanmacı, ötekileştirici ve tahammülsüz mutaassıp çevrelerin alanını daraltmıştır.
Mutaassıp toplum kümelerini hızlı bir şekilde muhafazakarlaşma yönünde yeniden yapılandırmıştır ki, bu çok pozitif tarihsel bir dönüşümü ifade eder. Ak Parti dine yaslanan mutaassıplığı önemli ölçüde tasfiye etmiştir. Hilmi Yavuz'un yine aynı mülakatta söylediği gibi, bu ülkenin bir de laik mutaassıpları var ve öbür tür mutaassıplıktan da hiçbir farkı yok. Bu laik fundemantalizmi kim tasfiye edecek peki? Böyle bir çabayı da herhalde CHP'nin göstermesi doğru olur. Kılıçdaroğlu'nun bazı cılız çabalarını bu yüzden çok değerli buluyorum ben.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI