• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Giriş Tarihi: 22.10.2010, 00:00
Türkiye'de çokça kullanılan bir "düğme" metaforu vardır. İlginçtir, benim gibi komplo teorilerine itibar etmeyenler, her seferinde "gene düğmeye basıldı" dendiği zaman, buna tepki gösterirler. Ama aradan biraz zaman geçince, olayların türüne ve seyrine baktığımızda, gerçekten bir çok kişi ve kurumun eş zamanlı olarak harekete geçtiğini, bütünlüklü bir stratejinin gereği olarak, aynı hedefe vurduğunu görürüz. Yani "düğmeye bastılar" diyenlerin haklı olduğu ortaya çıkar genellikle. HSYK seçimleri, öyle anlaşılıyor ki, yine böyle bir "düğme organizasyonu"nu harekete geçirdi. Daha önceki "düğmeye basma"ları hatırlatan türden bir durum bu.
***
İlk olarak, HSYK seçimleri, son derece temiz bir seçim olmasına rağmen, CHP, YARSAV ve Aydın Doğan medyasının neredeyse tüm yazarları tarafından, hile bulaşmış, gayri meşru bir seçimmiş gibi ele alındı. "İktidar yargıyı ele geçirdi" iddiasını merkeze alan bir rejim krizinin uygun ortamı oluşturulmaya çalışılıyor belli ki. Bu değerlendirmemizi güçlendirecek son gelişme ise Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın hamlesidir. Başsavcı muhtıra gibi bir açıklama yaparak Hükümeti başörtüsü konusunda uyardı ve TBMM'nin yetki ve görev sahasını hiçe saydı. Söylediği şey, "Hakkınızda yeni bir kapatma davası açarım"dan ibaretti. Okuyucularımızın dikkatini şuna çekiyorum: Bütün bunlar HSYK seçimlerini takip eden 3 gün içinde olup bitti. İşin içinde bir "düğme" olduğu kesin. Şimdi, adeta bir komutla harekete geçmiş izlenimi veren aktörlere tek tek bakalım:
Aydın Doğan medyası: Neredeyse tüm yazarları "yargı ele geçirildi" tezini bir rejim krizi boyutunda köpürtüyorlar. Aydın Doğan'ın şu sıralarda, normalde, böyle bir organizasyon içinde yer almaması gerekirdi. Buna ne gücü ne de cesareti var. Ancak kendisinin hiç kıramayacağı birinin devrede olması gerekir ki, bu işe girdi.
CHP: referandum süresince, örneğin başörtüsü gibi konularda ılımlı mesajlar veren CHP, HSYK seçimlerinden sonra birden ağız değiştirdi. Başörtüsü konusunda şartlar ileri sürmeye başladı. Kılıçdaroğlu'nun salı günkü grup toplantısında kullandığı üslup ve argümanlar bela çıkarmaya, diğer bir değişle "düğme organizasyonu"nun telkinlerine uygun düşmekteydi. Belli ki bazı konularda ikna edilmiş CHP lideri.
YARSAV: Bu dernek kendi kazdığı kuyuya düşmesine rağmen, HSYK seçimlerini itibarsız hale getirmeye çalışıyor. Düğmecilerin amaçlarına hizmet ettiğine ise benim hiç kuşkum yok.
Yargıtay Başsavcısı: Artık ortada parti kapattırabileceği bir Anayasa Mahkemesi olmamasına rağmen, başsavcının niçin böyle bir hamle yaptığı doğrusu benim hala çözemediğim bir husus. Ama belli ki, başsavcıyı da böyle bir "toplu saldırı" konusunda ikna etmişler.
***
"Düğme aktörleri" bunlar. Ancak, bir konuda herkesin dikkatini çekiyorum: Bu aktörlerin arkasında, her zaman olduğu gibi, bir kurmay zekası ve planlaması yok gibi görünüyor. Askerler kriz organizasyonun içine belli ki girmediler. O nedenle, bu sefer düğmeye kim basarsa bassın, hiçbir başarı şansı yok. Çünkü Türkiye ne eski Türkiye'dir, yargı ne eski yargıdır, asker ne eski askerdir artık.
Yarın ki yazımda bu "düğme" işini biraz daha detaylandıracağım.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI