Yüksek Seçim Kurulu'nun bağımsızları veto kararının hemen ardından yaşanan 24 saat bize, hem can sıkıcı görüntüler yaşattı hem de Türkiye'nin demokrasi bakımından epeyce olgunlaştığını görmemizi sağladı.
Önce can sıkıcı görüntülerden söz edeyim. BDP'liler ve PKK çizgisindeki Kürtler, kendilerini ilgilendiren en küçük bir gelişmeyi bile istismar etme konusunda oldukça profesyonelleştiler. Bu iş için örgütlenmiş bir sürü işsiz güçsüz serseriyi sokağa salıyorlar, taş ve molotofkokteyli attırıyorlar. Bu tür olaylar küçük bir mahallede olsa dahi, televizyonlar bu eylemleri alabildiğine büyütüyor. Bu görüntüler şehirde oturan insanların içini kasvetle dolduruyor.
Ortaya şöyle bir durum çıkıyor: "Kürtler her tarafta eylem yapma kabiliyetine ve gücüne sahiptir. Canımızı sıkarsanız her tarafı yakarız." Bu kabadayı tavır beni uzunca bir süredir çok rahatsız ediyor. Bu yoz ve ahlaksız davranış üstelik demokratikleşme çabalarına, Kürtleri seven ve onlar için risk alan bir başbakana rağmen yapılıyor. Hatta bu görüşümü daha genişleteyim: Bütün PKK kışkırtmalarına rağmen kendi taraftarlarına sabırlı ve sakin olmayı öğütleyen MHP lideri Devlet Bahçeli'nin iyi niyetli çabalarına rağmen yapılıyor bu haydutluklar. Daha iki gün önce Van'da MHP konvoyu saldırıya uğradı.
***
Oysa akıllı işi değil MHP ve Ülkücülerin sabrını filan zorlamak. Sokakları terörize ederek, yakarak, yıkarak haydutluk yapmak sürdürülebilir bir şey değil. Kimse unutmasın ki, PKK sempatizanlarının eylemlerini sorumluluk duygusuyla sineye çeken milyonlarca insan yaşıyor bu ülkede. Bir gün onlarda sokağa çıkmaya karar verirse nice olur bu ülkenin hali? Yani PKK'lılar iyi adam döver, iyi taş atar, iyi araba yakar da, bu ülkenin sabırlı vatanseverleri şu veya bu şekilde tepki gösteremez mi sanılıyor? Böyle sanılıyorsa eğer, sananlar çok yanılıyor.
Hiç hamasete kaçmadan küçük bir tarih bilgisi: Anadolu coğrafyasını baştan başa fetheden milletin adı Türk milletidir. Bu topraklarda devlet kuran, medeniyet kuran, imparatorluk kuran milletin adı Türk milletidir. Türkler, Güneydoğu Anadolu'yu fethetmeden önce Diyarbakır diye bir şehir yoktu. O nedenle her zaman söylüyorum, şimdi Kürtlerin Türk, Türklerin Kürt olma zamanıdır. Kardeşlik zamanıdır. Bütünleşme zamanıdır. 21. yüzyılda, bu topraklarda yaşayanların hiçbiri kaybeden olmamalıdır.
***
Gelelim YSK kararının ardından ortaya çıkan demokratik tepkiye. Bütün siyasi partiler bu kararı tepkiyle karşıladılar. MHP'nin kararı savunması, bir boyutuyla, kendi ölçülerinde haklıydı. Ama daha önemlisi YSK hakimleri yaşanan 24 saati iyi okumuş olmalılar ki, bu büyük hatadan dönüş kapısını aralık tuttular. Şimdi bu vahim durumu onarma ihtimali belirdi. Bunun böyle olması gerekiyor çünkü. Vatanseverlik de, hukuka bağlılıkta herkesi bu yanlış kararı tashih etmeye zorluyor.
Çok şükür Türkiye'de yetkililer taş atan serseri PKK'lılar gibi davranmıyor artık!