Demek ki doğruymuş...
Bu ülke insanının yıllardır yaşadığı 'telefonum dinleniyor' paranoyası gerçekmiş.
Simitçi, kahveci, manav, berber, kasap; bir millet yediden yetmişe dinleniyormuş.
Paralel yapı ne zamandır George Orwell'in 1984'ünü Türkiye'ye uyarlamış da haberimiz yokmuş.
Resmi rakamlara göre 70 bin, gayri resmi rakamlara göre ise 300 bin kişinin telefonu dinleniyor.
Dün ortaya çıkan listedeki gazetecilerden biri telefon defterinde 7 bin 200 kişinin kayıtlı olduğunu anlatıyordu.
Bu şu anlama geliyor:
Paralel yapı, o gazeteciyle beraber telefonunun hafızasındaki 7 bin 200 kişiyi de takip ediyor.
300 bin kişinin 3 yılda 1000 farklı kişiyle konuştuğunu düşünün...
Bütün ülke cümbür cemaat dinleniyor!
Cemaat derken bu son listeden de anlaşılacağı üzere onlar daha çok dinliyor...
Adamlar işi, gücü bırakmış, koca bir ülkeyi aldığı nefese kadar takip ediyor.
İleride lazım olur diye deliller toplamak için insanların en mahremlerine kadar uzanıyorlar.
Yasa dışı yollarla yapılan dinlemeler delil değeri taşımıyor ama neye yarar.
Onlar nasıl olsa bir kılıfına uydurup istediklerine, istedikleri kulpu takabiliyorlar.
İnsanların özel hayatının böylesine acımasızca delik deşik edildiği bir ülkede hiç birimizin yarını garanti altında değil.
Uyurken, çalışırken, yemek yerken, içeride ya da dışarıdayken, banyoda ya da yataktayken fark etmez, kaçamazsınız...
Büyük biraderin gözü hep üzerimizde...