• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Dış borçlar ve düşündürdükleri ZEKERİYA MUTLU

Dış borçlar ve düşündürdükleri

zekeriya.mutlu@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 02.05.2013, 00:00
Dış borçlar, toplumun her kesimini ilgilendirdiği gibi, esnaf ve sanatkarlarımızı da dolaylı olarak etkilemektedir. Bir ülke kalkınmasının finansmanı ülke içi kaynaklarla karşılanamazsa, bu durumda ülke yöneticileri doğal olarak dış kaynağa yöneleceklerdir. Bu, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde sıkça karşılaşılan bir durumdur. Alınan borçların geri ödenebilmesinin temel kriteri ise, ödenen reel faizin, ülkenin büyüme hızını aşmamasıdır. Bir başka deyişle, ödenecek faizlerin karşılanabilmesi için, alınan borçların ülkenin üretim kapasitesini artırıcı yönde kullanılması gerekmektedir. Aksi halde (yani ekonominin büyüme hızı üzerinde faizle borçlanılması durumunda), borçlar sürekli artacak ve bir gün Yunanistan örneğinde olduğu gibi, ödenemez hale gelecektir. Türkiye'nin de dış borçlar için ödediği faiz, büyüme hızının oldukça üzerindedir. Bu nedenle ekonomi çevreleri endişe duymaktadırlar.

FAİZ FAKTÖRÜ
Türkiye potansiyeli yüksek olan ancak bu potansiyeli yeterince kullanamayan bir ülkedir. Nüfusumuz hala hızlı artmakta, yatırımlar istenen alanlarda ve miktarlarda yapılamamaktadır. Halkın tüketim deseni ile ülkenin üretim deseni arasında ciddi farklılıklar bulunmaktadır. Dış ticaret dengesi 1945 yılından beri sürekli açık vermektedir. Sonuç olarak Türkiye'de bir tasarruf açığı, daha gerçekçi söylemi ile harcama fazlası bulunmaktadır. Böylesi koşullara sahip bir ülkenin dış borçlarının artması kaçınılmazdır. Nitekim 1990 yılında 52.3 milyar dolar olan dış borç stoku 2000 yılında 118.6 milyar dolara 2012 yılı sonunda da 336.8 milyar dolara yükselmiştir.
Dış borçlarda 2002 sonrası dönemde ortaya çıkan artış oldukça dikkat çekicidir. Bu gelişmede, dünya genelinde likidite bolluğu yaşanırken Türkiye'nin yüksek enflasyona bağlı olarak yüksek faiz ödemesinin rolü büyüktür. Öte yandan, özel sektörün dış borçlanma konusundaki iştahı da dikkat çekmektedir. 2002 yılında sadece 43 milyar dolar olan özel sektör dış borç stoku, 2012 yılı sonuna kadar yaklaşık 183 milyar dolar artarak 226 milyar dolara yükselmiştir.
Özel sektörün dışarıdan adeta "çılgınca" borçlanmasının arkasında Türkiye'deki yüksek faizler yatmaktadır. Türkiye'de faiz oranları oldukça yüksek iken, küresel düzeyde faizler, ABD'nin genişletici para politikaları sonucunda oluşan likidite bolluğuna bağlı olarak düşük kalmış, bu durum da dışarıdan borçlanmayı cazip kılmıştır. Bunun yanında ülkeye giren büyük miktardaki sıcak paranın etkisiyle cari kurların Türkiye'de 2002-2008 arasında gerilemesi dış borçlanmayı çok daha ucuz, hatta karlı hale getirmiştir. Böylece hem bankalar hem de diğer özel sektör dış borç kullanımını hızla artırmıştır. Bu dönemde devlet bir taraftan özelleştirmelerden elde edilen gelirler nedeniyle bütçe açığını kontrol altına almış, diğer taraftan da yüksek miktardaki yabancı kaynak girişi nedeniyle içeriden istediği miktarda kaynak bulabilme imkanına kavuşmuştur. Dolayısıyla dış borç kullanımına çok fazla ihtiyaç görmemiştir. Ancak 2012 yılında dış borç kullanımındaki yaklaşık 9 milyar dolarlık artış dikkat çekicidir.

VADENİN ÖNEMİ

Kısaca ifade etmek gerekirse, Merkez Bankası dışındaki kamu ve özel sektör dış borçlarındaki artış tehlike sinyalleri vermektedir. Ancak daha fazla tehlike içeren gelişme, borçların vadesi ile ilgilidir. Gerek toplamda gerekse kamu ve özel sektör boyutlarında kısa vadeli dış borçların oranı da hızla artmaktadır. İşte asıl tehlike budur. Örneğin önümüzdeki bir yıl içinde ödenmesi gereken kısa vadeli borçlar ile, vadesi önümüzdeki yıl dolacak orta-uzun vadeli borçlar ve cari açık finansmanı için ihtiyaç duyulacak kaynak 200 milyar dolar düzeyindedir.
Bir yıl içinde bu düzeyde dış kaynak girişi sağlanmaması veya bu borçların yeniden borçlanma ile ötelenememesi halinde ortaya çıkacak döviz talebi ve olası sonuçlar endişe vericidir. Kanımızca devletin hem dış borç alımı hem de bunların içerde değerlendirildiği alanlar konusunda bankaları ve diğer özel sektörü uyarması gerekmektedir. Artık bu konuda teknik ve idari önlemler almanın zamanı gelmiştir.
Diğer taraftan esnaf sanatkarlarımızın da dış borç ve döviz cinsinden borçlanma konusunda dikkatli davranmaları gerekmektedir. Zira döviz geliri elde edilmeyen durumlarda dövizle borçlanmak ciddi kur riski yaratabilecektir. Gerek makro ekonomik koşulların uygun olmaması, gerekse AVM istilasının yarattığı sorunlar nedeniyle zaten büyük sıkıntılar yaşayan üyelerimizin, alacakları kur riski ile daha da zor durumlara düşme ihtimalleri bulunmaktadır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA