Son çeyrek yüzyılda Türkiye ekonomisinde de önemli değişimler yaşanmıştır. Başta küreselleşme olmak üzere dış etkenler ve ülkenin iç-doğal dinamikleri ekonomideki gelişmelerin temel nedenlerini oluşturmuştur.
DÖNÜŞÜMLER
Son çeyrek yüzyılda dünya ekonomisi bütününde üretim, iletişim ve ulaşım teknolojilerinde büyük dönüşümler yaşanmıştır. Türkiye başta olmak üzere, üretici kimliğinden ziyade ekonomisi tüketici/kullanıcı olarak şekillenen ülkelerde dış dinamiklerin etkileri daha belirgin görülmüştür.
Bir vatandaşın günlük hayatında her gün kullandığı mal ve hizmetlerin markalarına, üretim yerlerine, teknolojik düzeyine bakılması, bu savı test etmek için kullanılacak en pratik yöntem olacaktır.
Osmanlı Dönemi'nden günümüze değin ekonomimiz, Cumhuriyetin kuruluş dönemleri dışında, genellikle dış dinamiklerin şekillendirdiği ekonomiler arasında yer almıştır. Ekonomimizi etkileyen dış dinamikler, daha çok teknolojik zaman zaman da siyasi nitelikli olmuştur. Son dönemde ise teknolojik gelişmeler ile ekonomik faaliyetlerin küreselleşmesi belirleyici etkenler olarak öne çıkmaktadır.
ULUSAL DİNAMİKLER
Büyük ve farklı bir coğrafya, zengin tarım potansiyeli, genç ve dinamik bir nüfus gibi ulusal dinamiklere sahip olan Türk ekonomisi ve toplumunun, son çeyrek yüzyılda önemli değişimler yaşadığını dile getirmiştik.
Nitekim ihracat 12 milyar dolardan 152 milyar dolara, ithalat 22 milyar dolardan 236 milyar dolara, dış ticaret açığı ise 9 milyar dolardan 83 milyar dolara gelmiştir. Cari açık 2011 yılında 75 milyar doları aşmıştır. Bu açıklar da doğal olarak dış borçları hızla artırmış ve dış borçları 52 milyar dolardan 336 milyar dolara yükseltmiştir.
Uzun yıllar sürekli artan bütçe açıkları, 2001 krizi sonunda, en azından artış hızı olarak kontrol altına alınmış, ancak bu kez de devletin iç borç stoku artmıştır. Son 25 yılda, en başarılı olarak kabul edilebilecek gelişme, enflasyondaki göreli düşme ve milli gelir ile kişi başına düşen gelirde dolar bazındaki artış olmuştur.
Ancak sadece ekonomik değil sosyal ve politik açıdan da önem taşıyan istihdam artışı ve işsizlikle mücadele konusunda ne yazık ki yeterince başarı sağlanamamıştır.ALEYHTE GELİŞMELER
Son 25 yılda dünya ve Türkiye ekonomisinde önemli değişim ve dönüşümler olurken acaba esnaf ve sanatkarımızın durumu ne olmuştur?
Kestirmeden söylemek gerekirse son 25 yıl esnaf ve sanatkarlarımız açısından pek de parlak geçmemiştir. Değişen teknoloji, tüketim deseni ve alışveriş kültürü küçük üreticiler aleyhine sonuçlar doğurmuştur.
Öte yandan, ekonomi politikalarında. bu kesimin taşıdığı ekonomik ve sosyal öneme paralel öncelikler verilmemiştir. Bu nedenle de esnaf ve sanatkarımızın faaliyet alanları daralmış, kazançları gerilemiştir.
Özeleştiride bulunmak gerekirse, esnaf sanatkarlarımız da küreselleşen dünyada, ekonomik ve toplumsal hayattaki dönüşümü algılamakta ve uyum sağlamakta gecikmiştir. Bu durum da üyelerimizin kazançlarının düşmesinin ve faaliyet alanlarının daralmasının bir başka nedenini oluşturmuştur.
Şimdi, geleceğe bakmak, dün yapılan hatalardan ders almak ve yarınların şekillendirilmesine kafa yorma zamanıdır. Birliğimizin ve esnaf teşkilatının bundan sonraki en büyük amacı ve çalışma prensibi bu yönde şekillenecektir.