Kaç yılıydı hatırlamıyorum, ama bekardım, eşimle yeni 'flörtöz' dönemindeydik ve bir akşam işten çıkmış, eve dönüyordum. Üzerimde kısa bir elbise, gene 60'ların stilinde siyah kaban ve kafamda da eşimin bana ilk hediyesi olan siyah fötr bir şapka vardı.
Yanımda duran kalabalıktan bir çiftle neden olduğunu hatırlamayadığım bir laf atışması yaşandı ve onları oldukça sinirlendirmiş olsam gerek ki otobüsten inerken kafamdan o güzelim flanel fötr şapkayı çıkarıp caddeye attılar!
Bir an gözüm döndü, sevgili okur. Düşünmeden, tam hareket etmek üzereyken otobüsten kendimi fırlattım, 'Şapkam nerde!' diye haykırdım... Çamurların içinde durduğunu görüp aldım ve sinirden gözümden akan yaşlarla o çiftin arkasından koştum!
Ayy, yazarken bile sinirlendim, şimdi!
Tabii ki yakalayamadım. Yakalasaydım ne yapardım onu da bilmiyorum. Ama şapkamı kaybetseydim, çok üzüleceğimi biliyorum.
30'LARIN GÖZDESİ
Şapka takmak birçoğumuz için uçlarda bir giyim tarzı olsa da aslında 1930'ları ve o dönemin Türkiye'sini düşününce o kadar da ulaşılmaz değilmiş.
Şapkayı benimseyen ve neredeyse şapkasız dışarı çıkmayan bir Türk halkını görüyoruz eski resimlere bakınca.
Hem sadece Beyoğlu'na ait bir giyim stili de değil, Zonguldak'ta, Ankara'da, Adana'da, Diyarbakır'da, kısaca bütün Türkiye'de kadınlar ve erkekler tarafından, kabul gören bir aksesuvar şapka o zamanlar.
Gerçi 1960'lara kadar şapka dünya modasında şıklığın tamamlayıcısı olarak da tanımlanmakta. Sonraki yıllarda ise, gençler şapkayı gereksiz bir aksesuvar olarak görmüş ve ilgi yavaş yavaş kaybolmuş.
Ortaya çıkan hippi, punk, grunge gibi akımlar da pek yüz vermeyince şapkanın olmazsa olmazlık kuralı bozulmuş tabii.
Gerek şapkaya gönül vermiş tasarımcılar gerekse de şapka giymeyi seven ve giyimleri ile hayran olduğumuz ünlü stil cambazları ile şapka kısıtlı bir alanda yaşıyor artık.
Oysa geçtiğimiz aylarda ülkemizde bir sergi açan ünlü İngiliz şapka tasarımcısı Stephan Jones'a göre şapkasız bir dünya oldukça sıkıcı.
HER ŞEYLE
John Galliano, Thiery Mugler, Christian Dior ve Marc Jacobs gibi birçok modacılar için sıra dışı şapka tasarımlarına imza atan bu yaratıcı İngiliz, şapkanın kadına kendisini daha yoğun ve abartılmış bir şekilde ifade etme imkanı sağladığına inanıyor.
Çay fincanı, oyuncak bebekler, lolipoplar, şişe kapakları gibi akla avuca sığmayan fikirleri şapkaya adepte eden bu ünlü tasarımcı için sınır yok. O şapkaya işlediği her şeyi koyabiliyor.
Modayı 'eğlence' sayarsak, şapkayı da 'espri üretme makinesi' olarak görebiliriz. Çünkü mizah, şapka takmanın önemli bir parçası... Daha doğru bir anlatımla, kendi kendisiyle dalga geçmeyi başarabilecek kadar kendine güveni olan kadınların, kendini ifade etmelerinin en iyi yolu. Çünkü hiç kimse gülünç duruma düşmek istemez.
DAPHNE FARKI
Ama her zaman farklı şapkalar ile eğlenen bir isim var ünlü ikonların arasında bakmaya doyamadığım: Daphne Guinness.
Cesur tarzına mutlaka çarpıcı bir şapka konuk oluyor. Siyah dar bir elbiseye maskeli bir şapkayı son derece güzel taşıyabiliyor. Acaba şapkaya verdiği bu büyük önem İrlandalı olmasından kaynaklanmış olabilir mi? Sonuçta onların kraliyet kültüründe şapka olmazsa olmaz bir aksesuvar.
Sahillerde özgürce
Şapka eğlenceli bir şey. Pozitif olma ve neşeli bir ruh halini barındırıyor. Ve şapka asla yaşlı kadınların özel günlerde taktığı bir aksesuvar değil bana göre. Herkes şapka takabilir. Her giysi ile kullanabilir ve şapka her şekilde olabilir.
Beyzbol şapkası, hasır şapkalar, kovboy şapkası, fötr, bere... Önemli olan hangi şapkanın size uygun olduğu. Hangi stil ile kendinizi rahat hissettiğiniz.
Her ne kadar dikkat çekmemek adına sokakta rahatça şapka ile dolaşamasak da sahiller şapka atma özgürlüğünün yeridir.
Bu özgürlüğün temelinde başa güneş geçme korkusu yatsa da hemen hemen herkesin kafasında şapka olması durumuyla rahatlar insanoğlu. Çünkü herkes şapkalıdır ve ne giymiş bakışları olmadan dilediği şapkayı takabilir. Tabii ki yaza ve sahile uygun olmak kaydıyla...
Bu yaz 'hasır' gözde
Bu yaz şapka denilince akla gelen modelleri şöyle anlatabilirim:
Birincisi hasır şapkalar çok gözde. Özellikle de oldukça geniş kenarlı modeller. Hani yüzünüzü örtecek, kenarlarından yaprak yaprak sallanacak olanlarından. Ama tabii 'çok iddialı, ben sıkılıyorum' derseniz Havana şapkalarını tercih edebilirsiniz.
Tığ işi örgü şapkalar daha çok genç kızlar için ideal olsa da içindeki bohem ruhu arayan kadınların da plajdaki en iyi arkadaşı olacak. Beyzbol ya da golfcülerin taktığı kasketler ise unisex ve spor görünümlü olmaları nedeniyle vazgeçilemeyen modellerden.
Keten, çiçekli, puantiyeli küçük kenarlı modeller ile çizgilileri ise farklı alternatifler. Benim bu yaz plaj için tercihim aynı renk tonlarından oluşan çizgili, hasır, geniş kenarlı şapka olacak, diyebilirim.
Bu arada 'Hangi şapka bana gider?' diye soracak olursanız yanıtım şöyledir: Hoşunuza giden bir şapkayı alın, deneyin ve yüzünüzde beğenip beğenmediğinize bakın. Beğeniyorsanız bilin ki o sizin için doğru şapkadır.
