'Mendil' deyip geçmeyin, çünkü tarihçesi neredeyse insanlık kadar eski. Yüzyıllardır yıldır insanoğlunun en vazgeçilmez aksesuarları arasında yerini alan 'kumaş mendil' geleneği, Tire ve yöresinde 'işlemeli mendil' olarak genç kızların çeyizlerinde hala devam ediyor. Eski gelenekleri sürdürmek isteyenler alışkanlıklarından vazgeçmiş değil. Dini bayramlarda büyükler el öptürdükten sonra bayramlaşmaya gelenlere hediye etmek amacıyla hala kumaş mendilleri tuhafiyecilerden arayıp buluyor. Çağdaş dünya toplumlarının hemen hemen hepsinin kültürlerinde yer etmiş mendilin ilginç hikayesini Yeni Asır okuyucuları için derledik...

İLK ANTİK ÇAĞDA KULLANILMIŞ
Hiç dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ancak mendillerin hep kare şeklinde olması sizce de ilginç değil mi? Mendillerin gerek kumaştan gerekse kağıttan yapılanlarının bile eni boyu hep eşittir. Tabi ki bu tesadüf değildir dedikten sonra mendilin tarihçesine dönelim. Evet, kaynaklara göre, mendilin ilk kullanımı Antik çağda başlıyor. Tarihçesi ise küçük keten kumaşların kırmızı renkli tozlarla boyandığı ve mendil olarak kullanıldığı eski Mısır'a, Roma ve Yunanistan'a kadar uzanıyor. Zaman içinde amacı değişen mendiller, hiç de yavaş olmayan bir tarihsel süreç içinde de cep mendillerine dönüşüveriyor. Örneğin mendil, eski Yunan'da parfümlü bir bez olarak taşınıyordu. Roma'da imparatorun Gladyatör oyunlarını başlatmak için de kullandığı bir aksesuardı.
YASALARLA ENİ BOYUNA EŞİT
Başta da belirttiğimiz gibi mendilin kare şeklinde olması asla tesadüf değildir. Çünkü geçmişi yasalara dayanır. Bildiğimiz kare mendiller ilk Fransa'da üretilmiş ve kararname ile ebatları güvence altına alınmıştır. Mendilin Arapça anlamı 'Yer değiştirmek' anlamındadır. Mendil ilk üretildiğinde cebimizde taşıyıp burnumuz dahil bir şeyleri silmek amacıyla üretilmedi. Avrupa'da mendil sosyal bir sınıf özelliğini anlatırdı. Temel kullanım alanının dışında iletişim alanınında da mendil son derece etkiliydi. Düşünün bir kere cep telefonu icat edilmemiş, sosyal medya diye bir şey yok, hanımların sosyal yaşantıları son derece kısıtlı ve gözetim altında. Peki sevdiğinize duygularınızı ya da içinde bulunduğunuz anlık durumları nasıl anlatırsınız? Yanıt basit, tabi ki mendille... Size birkaç güzel örnek vereyim.

SEMBOLİZMİN DİLİ
Mendilin, bin 700 ve bin 800'lü yıllarda sembolizme katkıları tartışılamaz boyutlara ulaşmıştır. Vedalaşırken sallanan mendil, 'Sana sadık kalacağım' anlamına geliyordu. Camdan sarkıtılan mendil, 'Şu an ailemin yanında gözetimindeyim' anlamındaydı. Kendisine bakıldığını gören kadın veya erkek mendilini kendi önüne düşürürse bu, 'Benim kalbim başkasında' demek oluyordu. Pencereden aşağıya atılan mendil o kişiye aşkını ilan etmek anlamındaydı. Mendil delikanlı tarafından yerden alınırsa mendili pencereden atan hanımın aşkına karşılık vermiş oluyordu. RÖNASANS'TA MENDİL
Rönesans döneminde mendil Avrupa'da yaygın olarak kullanılmaya başlandı. Mendil kumaşları ipek, ince keten veya kenevir bitkisinden elde edilirdi. Mendiller bol işlemeli, dantelli ve saçaklıydı. İtalya'da onlara "fazzoletto" deniyordu. Bir kadın bir erkeği çekici bulur ise sevgisini, mendilini yanağına çekerek ilan ederdi. 1400'lerden itibaren, mendil, üst sınıflar için bir aksesuar, hatta zorunlu bir aksesuar olarak Avrupa çapında popüler olmaya başladı. Zira, eski Yunanlılar gibi, Fransız soylular, mendillerini banyo kültürü olmamasından kaynaklanan vücüt kokularının üstesinden gelmek için parfüm sürerek taşırlar ve koklarlardı.
EN İYİSİ İTALYA'DA ÜRETİLİRDİ
En iyi nakışa sahip dantel tasarımlı cep mendilleri 16. yüzyılda İtalya'da üretiliyordu. Floransa'daki meşhur Medici ailesinden Catherine de Medici'nin II. Henry ile evlenip Fransa'ya taşınmasıyla birçok aksesuar ve yaşam biçimi ile mendilleri de Fransa'ya götürdüğü düşünülür. Bu mendiller son derece değerli kabul edilir ve genellikle nesilden nesile aktarılırdı. Mendilin değeri, kullanılan dantelin kalitesi ve tasarımı ile orantılıydı. Daha sonraları cep mendilleri İngiltere'de kraliyet hanedanı sayesinde yeni yılda verilen bir hediyeye dönüştü.

OSMANLI'DA MENDİL
Mendillerin, bazı araştırmacılara göre Osmanlı toplumuna Bizans kültüründen geldiği varsayılıyor. İlk mendiller keten veya pamuktan dokunmuşlardı ve genellikle işlemeli bir desene sahiptiler. Buna karşılık cep mendilinin 17. yüzyılın sonlarında Osmanlı İmparatorluğu'nda kullanılmaya başlandığı kaynaklarda mevcuttur. Kısacası, ömürlüktü mendiller... Yıkanırdı bıkılmadan, usanılmadan ve itinayla katlanır, ütülenirdi her zaman... Bugünkü gibi kâğıttan değildiler... Çünkü dostluklar işi bitince bir kenara atılmazdı. Dostluklar, ipek bir mendil gibi ömür boyu taşınırdı kalbin üstünde... Çünkü kalbe hiçbir zaman yük değildi bir mendil...
Osmanlı'da mendillerin renklerine göre anlamaları:
Beyaz mendil: Seni delice seviyorum. Eflatun mendil: Yarın pencerenin önünden geçin, mektup vereceğim. Fıstıki mendil: Dikkat et, komşular görecek. Kenarı mor mendil: Çapkın! Pek hoşuma gidiyorsun. Kenarı pembe mendil: Sensiz yaşayamam. Kenarı sarı mendil: Birkaç gündür rahatsızım, çıkamadığımın sebebi budur. Kenarı yeşil mendil: Sana daima sadık kalacağıma söz veriyorum. Kırmızı mendil: seni bütün varlığımla seviyorum. Mavi mendil: Kederlerdeyim. Çok vefasızsın, sensiz mesut olamam. Mor mendil: Senden çok hoşlanıyorum. Pembe mendil: Bütün ümidim sende. Yeşil mendil: Gönderdiğim mektubun cevabını bekliyorum. Ne zaman göndereceksiniz?

