Mübarek Ramazan ayının son günlerini yaşıyoruz. İçimizi bayram coşkusu sarmaya başladı bile. Siz de 'Yahu nerde o eski bayramlar' diyor musunuz? Şahsen ben eski bayramları özleyenlerdenim. Peki, bayram nedir aslında? Özetle, gönüllere girmek değil midir? Duygu, etkileşim, sosyalleşme ve paylaşmanın en güzel hallerini yaşayacağımız Ramazan Bayramı'na hazır mıyız? Unutulan veya unutulmaya yüz tutmuş bayram geleneklerimizi Yeni Asır okuyucuları için derledik. Geleneklerimiz unutmadan yaşayıp yaşatacağımız 'şeker' tadında nice bayramlar bizlerle olsun...
BAYRAM NAMAZI
Bayram sabahı ailenin erkekleri tertemiz giysilerini giyer ve en yakındaki camiye koşar. Bayram namazı büyük bir 'şükür' duygusuyla kılınır. Cami cemaatiyle bayramlaşıldıktan sonra mahalle fırınına uğranıp sıcacık kahvaltılık ekmekler veya tercihe göre çörekler alınarak evin yolu tutulur.
AİLE KAHVALTISI
7'den 77'ye aile bireylerinin katılımıyla toplu şekilde yapılan bayram kahvaltısı hiç bir şeye değişilmez. Yüzlerdeki huzur, gözlerdeki mutluluk, dillerdeki muhabbetin adı bayram neşesidir. Uzun ve geniş sofralarda bol kahkahalı sohbetler kahvaltı boyunca havada uçuşur. Bayram neşesi ile aile sıcaklığı da birleşince o bayram kahvaltısı artık hafızalardaki yerini çoktan almıştır bile.
BÜYÜKLERE ZİYARET
Bayram aslında ilk önce çocuklara gelir. Çocukların heyecanı alınan bayramlık giysi ve ayakkabılarla günler ama günler öncesinden başlar. "Bayramlık" kavramı sadece en güzel kıyafetler olduğu için değil hem yeni hem de o yeniliğin enerjisine inanıldığı için giyilir. Evdeki aile bireyleri birbiriyle bayramlaşır. Sıra büyüklerimize gelmiştir. Gözümüzün nurları ailemizin baş tacıdır büyüklerimiz. Büyüklere ziyaret bayram denince akla gelen ilk kavramdır. Günümüzde büyüklerimizi ziyaret etmek unutulmaya yüz tutsa da bu bayram onları sakın ihmal etmeyelim. Ellerini öpüp, hal hatır soralım. Gönüllerini alıp, küs veya dargın olduklarımızla barışalım.
O EL KESİN ÖPÜLECEK
En güzel geleneklerimizden biridir büyüklerin elini öpmek. El öpüp başı koyma kavramı aile içerisinde "bayramlaşmak" olarak geçer. Yalnızca bizde olan bir gelenek değildir farklı kültürlerde de karşımıza çıkar. El öpme adeti, büyüklere olan saygının bir göstergesidir. 'Başımın üstünde yerin var' demektir.
KOLONYA VE ŞEKER
Yüzyıllardır, ikram kültürümüzün vazgeçilmezlerinden biri de kolanya. Osmanlı döneminde oldukça pahalı ürünler arasındaymış. Eve gelen misafirlere kolonya ikram edilmesi onlara verilen değerin göstergesiymiş. Kolonyanın ayrılmaz ikilisi olan şeker ise, ağızlar tatlansın diye evin en küçüğüne dağıtması için verilirmiş.
BAYRAM HARÇLIĞI
Çocuklar bayramdan bir gün önce sabahı zor ederdi. Ertesi gün şeker toplayacaklarını, harçlık alacaklarının hayalini kurar dururdu. Sabah olduğunda en güzel kıyafetlerini giyip büyüklerinin ellerini öpmek için sıraya girerlerdi. Ceplerine, avuçlarına sıkıştırılan harçlıklarla mutlulukları yüzlerinden okunurdu. Eskiden büyüklerimiz bir peçetenin içine sarıp verirdi harçlıklarımızı, hala sürdüren var mı bilinmez ama özlendiği kesin. Harçlıkları alan çocuklar soluğu bugünün lunaparkları diye bilinen bayram yerlerinde alırdı. Dönme dolaplar, atlı karıncalar biniliratılan bol kahkahalar bayram neşesine karışırdı.
TATLISIZ OLMAZ
Ramazan Bayramı'nın olmazsa olmaz tatlısı kesinlikle baklavadır. Anneannenizin cevizli baklavası, teyzenizin şöbiyeti, halanızın kalburabastısı derken aman ha kendinizi şeker komasına girmiş vaziyette bulmayın... Baklava ve çeşit çeşit enfes tatlılar bu bayram da fazla kaçırmadığımız sürece tatlı tabaklarımızın baş tacı olmaya aday.