Tarihin satır aralarında bir kadın var: ne komutan, ne sultan... Ama devletin ona verdiği ünvan, erkek egemen Osmanlı tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir ayrıcalığı temsil ediyor. Emine Valide Paşa, Osmanlı İmparatorluğu'nun "paşa" ünvanı verdiği tek kadın olarak tarih kayıtlarına geçti. 19. yüzyılın sonlarında doğan Emine Necibe İlhami, Osmanlı padişahı Abdülmecid'in torunu, Damat İlhami Paşa'nın kızıydı. Saray soyundan gelmesine rağmen, onun adı sadece hanedan mensubu olduğu için değil, aldığı sıra dışı kararlar ve taşıdığı zarafetle anıldı. İstanbul'un Bebek semtinde bulunan yalısı, yalnızca bir yaşam alanı değil, onun karakterini yansıtan bir duruş mekânıydı. II. Abdülhamid döneminde kendisine "Valide Paşa" ünvanı verildi. Bu, bir jestten öte, devlete olan sadakati ve zarif diplomatik temaslarıyla kazandığı bir onurdu. Eşi Mısır Hidivi Tevfik Paşa ile birlikte Kahire'ye taşındıktan sonra dahi İstanbul'la olan bağı kopmadı.

ETKİN BİR FİGÜR
İngiliz işgali sırasında yazdığı mektuplar, onun perde arkasında nasıl etkin bir figür olduğunun göstergesiydi. Bir mektubundaki ifadeler, dönemin istihbarat belgelerinde yer aldı: Mısır'daki "muzır şahıslar" yani zararlı kimseler hakkında verdiği bilgiler, onun sessiz ama etkili bir diplomatik aracı olduğunu gösteriyordu. İstanbul'a döndüğünde, Bebek'teki yalısına çekildi. Cumhuriyet'in ilanından sonra bu yalıyı devlet hazinesine bağışlamak istedi. Ancak resmî belgelerde kendisine yalnızca "Bebekli Emine Hanım" denilince, geri adım attı. "Valide Paşa" ünvanının silinmesi, onun kalbini ve ruhunu bir saygı eksikliğiydi. 1931'de İstanbul'da vefat etti. Ancak vasiyeti gereği cenazesi Kahire'ye götürüldü. Mezarı, eşi Tevfik Paşa'nın yanına defnedildi. Hayatı iki başkentin, iki kültürün, iki devletin arasında geçti. Ve hikâyesi de, tıpkı ruhu gibi, iki milletin ortak hafızasında kaldı

