Dışarıdan bakıldığında bir masal gibi görünür... Spot ışıkları altında zarifçe dönen, havada süzülen, parmak uçlarında dans eden bir balerin... Müzik eşliğinde adeta yerçekimini unutmuş gibi salınan vücutlar... Ancak bu estetik gösterinin altında yıllar süren eğitim, sabır, gözyaşı ve çoğu zaman sessizce katlanılan fiziksel acılar yatıyor. Çünkü bale, sadece bir sahne sanatı değil; aynı zamanda insanın sınırlarını zorlayan, güzelliği acının içinden doğuran, disiplinle yoğrulmuş bir yaşam biçimi.

GÖRÜNMEYEN MÜCADELE
Bir balerin ya da balet sahnedeyken izleyiciye ulaşan tek şey zarafettir. Ne kasların titrediği, ne ayak parmaklarının kanadığı, ne de dizlerin sabaha kadar çalışmaktan şiştiği görülür. Oysa sahne arkasında durum çok farklıdır. Her zarif dönüş, her yere kusursuz iniş ya da havada saniyeler süren bir zıplayış, yalnızca estetik değil aynı zamanda fiziki sınırların ötesine geçmektir. Özellikle "pointe" (parmak ucu) tekniği, bale sanatının en sembolik ama aynı zamanda en zorlu figürlerinden biridir. Dansçı, özel olarak tasarlanmış sert uçlu ayakkabılarla yalnızca parmak uçlarına basarak tüm vücut ağırlığını taşır. Bu hareket her ne kadar hafif görünse de aslında inanılmaz bir denge, kas kontrolü ve dayanıklılık gerektirir. Ayakkabılar içeriden sünger değil, tahta ve tutkalla desteklenir. Bu da parmakların sürekli baskı altında kalmasına, zamanla morarmasına, su toplamasına ve tırnak düşmelerine neden olabilir.
DEMİR BİR DİSİPLİN
Bale eğitimi genellikle 5-6 yaşlarında başlar. Çünkü vücut bu yaşlarda esnemeye ve şekillenmeye daha müsaittir. Erken yaşta başlayan bu yolculuk, çocukların yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik olarak da disipline edilmesini gerektirir. Günde ortalama 4-6 saat arası süren antrenmanlar, dans tekniklerinin yanı sıra esneklik, nefes kontrolü, postür çalışmaları, koordinasyon, müzik kulağı ve oyunculuk eğitimiyle birlikte verilir.Bu eğitim süreci çocuklar için hem öğretici hem de oldukça zorlu olabilir. Yaşıtları oyun oynarken, bir balerin adayı saatlerce tek bir hareketi mükemmelleştirmeye çalışır. Omuzlar düz, çene yukarıda, ayaklar dışa dönük... Hatalara yer yoktur. Aynı hareket defalarca tekrarlanır; çünkü sahnede hata affedilmez. Ünlü Rus balerin Maya Plisetskaya, bir röportajında "Her sabah uyanır uyanmaz vücudumdaki her kası uyanmaya zorladım. Gülümsedim, ağladım, ama asla pes etmedim," der. Bu ifade, bir balerinin gündelik rutininin aslında bir tür zihinsel antrenman olduğunu da gösteriyor.
ADETA BİR SINAV
Profesyonel bale dansçıları, bir gösteri için aylar öncesinden çalışmaya başlar. Her figür, her duruş ve geçiş defalarca tekrarlanır. Sadece koreografi değil; kostüm, makyaj, ışık, tempo uyumu ve partnerle uyum da önemlidir. Provalar, genellikle 8-10 saat sürebilir. Dansçılar bu süre boyunca dinlenme molası bile almadan hareket etmeye devam ederler. Çünkü bir gösterinin kusursuz olması gerekir. Ancak sahnede tüm bu çabanın izleri silinmiştir. Seyirci, sadece bir "masal" izler. Dansçılar ise o masalı yaratmak için kendi bedenlerinden, zamanlarından ve çoğu zaman ruhlarından parçalar verirler.
PROFESYONEL SPORCULAR GİBİ
Araştırmalara göre bale dansçıları, dayanıklılık, koordinasyon ve kas gücü açısından profesyonel atletlerle benzer düzeyde performans sergiler. Ancak aradaki en büyük fark şudur: Sporcular performans esnasında zorlandıklarını gösterebilirler. Bir futbolcu maç sonrası sahada yere yığılabilir, bir maratoncu finiş çizgisine ulaşınca nefes nefese kalabilir. Oysa bir balerin sahnede ne olursa olsun duruşunu korumak zorundadır. Canı yansa da, düşse de, ayakkabısı ayağını sıksa da... Gülümsemesi eksik olmamalıdır. Çünkü bale, sadece fiziksel değil; aynı zamanda duygusal bir disiplindir. İzleyiciye bir duygu aktarır, bir hikâye anlatır. Birçok bale dansçısı kariyeri boyunca ciddi sakatlıklarla karşılaşır. Aşil tendonu yırtılması, menisküs sorunları, kalça çıkıkları ve stres kırıkları en sık görülen rahatsızlıklardandır. Bunun yanında yeme bozuklukları, vücut algı bozukluğu ve performans anksiyetesi de bale dünyasının gölge tarafında yer alır.
BEDENE KAZINIYOR
2010 yılında yapılan bir çalışmada, profesyonel kadın dansçıların %60'ının en az bir kez ciddi fiziksel rahatsızlık geçirdiği, %40'ının ise psikolojik destek aldığı ortaya konmuştur. Çünkü bale yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel olarak da yıpratıcı olabilir. Bale, sabrın, fedakârlığın ve kararlılığın dans halidir. Bale, bir bedende milyonlarca duygunun sessiz bir çığlığıdır. Ve en önemlisi... Bale, güzelliğin asla kolay olmadığını hatırlatır.

