BİR saray düşünün Anadolu'nun en ücra yerlerinden birinde bulunuyor ve yapımı tam 99 yıl sürüyor. Şüphesiz, Topkapı Sarayı'ndan sonra Osmanlı saray kültürünün Anadolu'daki en önemli yapılarından biri olan tarihi İshak Paşa Sarayı muhteşem taş mimarisi ve eşsiz süslemeleri ile öne çıkıyor. Ve çok ilginç bir not daha... İnşa edilirken dünyada kalorifer sistemi uygulanan ilk yapı olarak tarihe geçen sarayın som altından yapılan görkemli kapısı ise Rus işgali sırasında yerinden sökülerek Moskova'ya götürülüyor. Gelin efsanelere konu olmuş Ağrı Dağı'nın zarif komşusu İshak Paşa Sarayını yakından tanıyalım.
MUHTEŞEM MİMARİ
TARİHİN en şaşalı dönemlerinde Bayezid Sancağı'nın yönetim merkezi olan İshak Paşa Sarayı, sahip olduğu muhteşem özellikler sayesinde şimdilerde çoğu insanda merak uyandırıyor. Coğrafi özellikleriyle adeta kartal yuvasını andıran bu kudretli sarayı dünya üzerinde özel kılan nedenleri biliyor musunuz? İshak Paşa Sarayı, Osmanlı İmparatorluğu'nun son mimari eserlerinden biri olarak biliniyor. Külliye içerisinde 116 oda, türbe, cami, surlar, iç ve dış avlular, divan ve harem salonları, koğuşlar ve zindanlar bulunuyor. Eşsiz bir taş işçiliği olan saray, Selçuklu ve Osmanlı-Fars mimarisinin harmanı olarak kabul ediliyor.
TAŞ VE KALEM İŞLEMELER
TARİHİ kaynaklara göre Doğu Anadolu'da, İshak Paşa Sarayı'nın yapımına 1685 yılında başlanmış. "Doğu'nun Topkapı Sarayı" olarak bilinen sarayın inşa emrini Çıldıroğulları'ndan Çolak Abdi Paşa vermiş. Bitmiş halini görmek ise 1784 yılında II. İshak Paşa'ya nasip olmuş. Sanat tarihi meraklıları için paha biçilemez ayrıntıları bünyesinde barındıran saray, toplam 14 farklı bölümden oluşuyor. İçerisinde hamam, cami, türbe gibi bölümlerin bulunmasından dolayı çoğu kaynakta İshak Paşa Külliyesi adıyla anılıyor. 7 bin 600 metrekarelik alanı kaplayan İshak Paşa Sarayı, Osmanlı'nın en şatafatlı dönemi olarak bilinen Lale Devri'nde, inşa edilmiş son büyük yapı olma özelliği taşıyor. Hiçbir masraftan kaçınılmayarak saray süslemelerle bezenmiş. Özellikle taş ve kalem işi süslemeler üzerinden asırlar geçmesine rağmen halen daha ilk günkü kadar yeni.
İLK KALORİFER SİSTEMİ
YAPIM hikayesi ise biraz karışık. Sarayın yapımını ilk başlatan Çolak Abdi Paşa'nın ömrü yetmediği için oğulları sarayı inşa etmeye devam ediyor. Ancak 8. oğlunun son dönemlerinde saray tamamlanıyor fakat saltanat yönetimi nedeni ile saray en küçük oğul İshak paşaya kalıyor. Adı da bu yüzden İshak Paşa Sarayı oluyor. Dünyada kalorifer sistemi bulunan ve uygulanan ilk yer olması nedeni ile saray emsalleri arasında bir adım öne çıkıyor.
KUŞ EVLERİ
İSHAK Paşa Sarayı, eşsiz bir mimariye sahip. Yapının planlamasında, sadece dönemin Osmanlı saray üslubuna sadık kalınmamış. Aynı zamanda bölgenin mimari bakımdan adeta ruhuna işlemiş Selçuklu kültürüne özgü detaylara da yer verilmiş. Kuzey cephesinde yüzyıllar öncesindeki anlayışın bir yansıması olan kanatlı ejder, aslan ve insan figürlerini alt alta dizilmiş olarak görebilirsiniz. Buna benzer detaylar başta taç kapısı olmak üzere sarayın dört bir yanına dağılıyor. En ilginç unsurların başında da yapının çatısındaki kuş evleri öne çıkıyor. Her ne kadar bakımsızlık nedeniyle günümüzde ideal yapılarından uzaklaşmış olsalar da bu yapılar, geçmişte göç ederken bölgeden geçen yüzlerce kuşa korunaklı ortamda barınma sağlamış. Sarı renkli kesme taşlar kullanılarak inşa edilen İshak Paşa Sarayı, Ağrı Dağı'na çok yakın br coğrafi konumda. Özellikle kış aylarında sarayın herhangi bir bölümünden dağı görebilmek, gökkuşağının sonundaki hazineyi bulmakla eşanlam taşıyor. Saray hakkındaki efsanevi hikayeler de kaçınılmaz oluyor. İşte bu efsanelerden en yaygın olanı...
PRENSESLE ÇOBANIN AŞKI
DÖNEMİN hüküm süren kudretli paşanın dünyalar güzeli alımlı mı alımlı bir kızı varmış... Beline kadar dökülen siyah saçları, bembeyaz teni ve dolunayı andıran muhteşem bir yüz güzelliğine sahipmiş. İri yeşil gözleri ise yürekleri delip geçecek kadar etkiliymiş. Bir gün, paşanın güzel kızı, Ağrı Dağı eteklerinde sürüsünü otlatan yakışıklımı yakışıklı bir çobana aşık olmuş. Gönül bu laf dinler mi? Zaman içerisinde kızının gün boyunca bulunduğu yerden çobanı izlediği haberi paşanın kulağına gitmiş. Duydukları karşısında sinirinden adeta küplere binen paşa, dağı görmenin imkansız olduğu bir yere saray yapılmasını istemiş. Ne demişler 'emir demiri keser'. Hemen hareke geçen ustalar, bölgeyi karış karış araştırmış ve buldukları en uygun noktaya sarayı inşa etmişler. Prensesle, çobanın aşkı nasıl bitmiş bilinmez ama bir gün gidip görmeye karar verirseniz Ağrı'nın Doğubeyazıt ilçesindeki İshak Paşa sarayına kesinlikle hayran kalacağınızdan eminim.
RUS İSGALİNDE SOM ALTINDAN KAPISI MOSKOVA'YA KAÇIRILIYOR
Osmanlı döneminde gerçekleşen amansız savaşlar sırasında da kullanılan İshak Paşa Sarayı, ne yazık ki bir dönem Ruslar tarafından işgal ediliyor. İşgal yılları sırasında, sarayın som altından kapısı ise yerinden sökülerek Moskova'ya götürülüyor. Som altından yapılan kapı günümüzde Moskova'da bulunan bir müzede sergileniyor. Saray, 2011 yılında yapılan restorasyon sonrası tekrar turizme kazandırıldı. Sarayın içerisinde ibadete açılması düşünülen bir cami de bulunmaktadır.

