FATİH ŞENDİL
Aydın'ın Kuşadası ilçesinde Külahçıoğlu Saat ve Mücevharat Mağazası sahibi Hakan Külahçıoğlu, işyerini kapattıktan sonra otomobili ile İzmir'e gelirken, aniden rahatsızlanmış ve yolda hayatını kaybetmişti. 46 yaşında hayata veda eden Hakan Külahçıoğlu'nun ailesi ve arkadaşları "Onu çok özlüyoruz, Hakan'sız zaman bile geçmiyor" diyerek özlemlerini dile getirdiler. Arkadaşları, Koca Hakan'ı Behramoğlu'nun "Yaşadın mı büyük yaşayacaksın. Irmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına..." dizeleri ile anlatıyor
İKİ ÇOCUK BABASI
Hakan Külahçıoğlu, Abdullah, Nazan ve Haluk'un ardından Yücel ve Muammer Külahçıoğlu'nun en küçük çocuğu olarak dünyaya geldi. Ailenin en küçüğü olmasına karşın çevresi tarafından ona takılan "Koca Hakan" lakabı onu hep takip etti.
Sevecenliği, espirileri ve dost canlılığı ile tanınan Koca Hakan, 1995 yılında Mine Külahçıoğlu ile muhteşem bir törenle hayatını birleştirdi. Mine Külahçıoğlu ile evliliklerinin ardından Hakan Külahçıoğlu'nün Beste ve Hakan Can adında iki çocuğu dünyaya geldi.
Külahçıoğlu Saat ve Mücevharat Mağazası sahibi Hakan Külahçıoğlu, geçtiğimiz hafta, işyerini kapattıktan sonra otomobili ile İzmir'e gelirken, aniden rahatsızlandı. Bir yakınının kullandığı otomobil içinde bulunan genç işadamı Hakan Külahçıoğlu, fenalaşınca, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne getirilmek istendi.
BESTE VE HAKAN CAN
Ancak hastaneye geldiğinde kalbi duran iki çocuk babası Hakan Külahçıoğlu yapılan tüm müdahalelere rağmen yeniden hayata döndürülemedi. 46 yaşında yaşama veda eden genç işadamının cenazesi Buca Mezarlığı'nda toprağa verildi. Külahçıoğlu'nun 1970'li yıllarda Kemeraltı'nda açtığı dükkanla başlayan yaşam serüveni ölümüne kadar neşe içinde sürdü.
Arkadaşları Hakan Külahçıoğlu'nu sıradışı yapan en güçlü şeyin dostluğu olduğunu vurgularken, ev ve iş çevresinde dostluk zinciri sayesinde yarattığı çekim kuvvetinin insanları birbirine bir daha ayrılmayacaklarmış gibi yapıştırdığı ifade ettiler. O'nun bu sıra dışılığını taçlandıran eşi ve aile ortamı olduğunu her fırsatta dile getiren arkadaşları Hakan Külahçıoğlu'nun Beste ve Hakan Can'a oldukça düşkün olduğunu belirttiler
İYİ BİR DOST
Arkadaşları, Külahçıoğlu'nun dostluğunun yanına katık yaptığı; kıvrak zekası, yaratıcılığı, espri anlayışı ve hayata bakışının iş hayatında onu hep sıra dışı yaptığına işaret ettiler. Arkadaşı Murat Türkay ise Hakan Külahçıoğlu için, "O muhteşem bir insandı, ondan ayrılmak bizler ve ailesi için hiç ama hiç kolay olmadı. O hep bizim aramızda olacak. Yaptığı espileri ve iyilikler asla unutulamaz. O, onu tanıyan herkes için arkadaştan öte kardeş gibi gelirdi, herkese. Çünkü Koca Hakan, herkesi dostlarını arkadaştan öte, ailesinin bir ferdi gibi severdi. Kalp kırmaz, hatta 'karıncayı bile ezmez' deyimi tam Hakan'ımız için söylenmiş bir sözdü" dedi.
IRMAKLARA, GÖLE
Koca Hakan lakaplı, Hakan Kocaoğlu'nu arkadaşları son olarak Behramoğlu'nun dizeleri ile şöyle anlattılar: "Yaşadın mı büyük yaşayacaksın. Irmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına. Hakan'da böyle büyük yaşadı işte."
KÖYDEN ÇIKAN ŞAMPİYONUN ÖYKÜSÜHasan Pehlivan'ı unutmayacağız
GÜRKAN ERTAÇ
Denizli'nin Acıpayam ilçesinin Akşar Köyü... Hasan ve Bayram isimlerinde iki çocuk... Hem okula gidiyorlar, hem de Koca Yusuf'un, Kurtdereli Mehmet Pehlivan'ın güreşle cihanı nasıl fethettiğini okuyorlar. Başlıyor içlerinde bir ateş...
ARMAĞAN KISPET
Önce aralarında güreşiyorlar, sonra köy düğünlerinde, köyler arası Karakucak Güreşleri'ne katılıyorlar, onların bu yeteneğini gören bir ihtiyar, yağlı güreşte giyilen birer kispet armağan ediyor. Dünyalar onların oluyor. Ve Nuri Boytorun (Nuri hoca) yeteneklerini keşfederek, mayo da giydiriyor, hem Er Meydanı Kırkpınar'a, hem de minder güreşine kazandırıyor. 1934 yılında doğan Hasan Güngör, 79 ve 87 kilolarda minderlerde fırtına gibi esiyor.
CENTİLMEN SPORCU
Türkiye'de onun başarıları hiçbir pehlivana nasip değil. Balkan, Akdeniz, Avrupa ve Olimpiyat Şampiyonlukları kazanıyor, Dünya Şampiyonası'nda iki kez altın madalyadan kıl payı dönüyor, gümüş madalyayla yetiniyor. Hele birisinde şampiyonluk ayağına kadar geldiği halde İsveçli rakibi sakatlanarak tedavi gördüğü için insanlığı ağır basıyor, hırstan kopup sakat ayağına dalamayınca tek puanla kaybediyor.
KIRIK KABURGALAR
Aynı köyden cihana nam salan bir diğer ünlü pehlivan Bayram Şit. 1951'de Mısır'ın İskenderiye kentinde Akdeniz Oyunları Şampiyonu olarak ilk başarısını elde etti. 1952 Helsinki Olimpiyatlarında tüm rakiplerini tuşla yenerek altın madalya kazandı. Kırkpınar'da da şampiyonluğu var. Şit'in Olimpiyat Şampiyonluğu bir pehlivan fedakarlığının altın madalyaya giden öyküsüdür. Tüm güreşleri tuşla kazanarak finalde Rus'un karşısına çıkmıştı.
REKOR KIRDILAR
Hakemler 3 puanlık oyun yaptığı halde vermediler. Ardından ters bir pozisyonda sakatlandı. İki kaburga kemiği kırılmış. Doktor, "İmkansız güreşemez" deyip, hakemler de Rus'u şampiyon ilan etmeye hazırlanırken doktora iki ağrı kesici yaptırıp mindere dönen Bayram, Rus'u tuşlayarak altın madalyayı boynuna takmış, İstiklal Marşımızı dinlettikten sonra yere yığılarak hastaneye kaldırılmıştı. Bir köyden iki Olimpiyat Şampiyonu pehlivan... Guinness Rekorlar Kitabı'nda bile yok.
AZRAİL AYIRDI
Hasan Güngör ve Bayram Şit'in 70 yılı bulan dostlukları Hasan Güngör'ün (77) rahatsızlığı ve sonunda ebediyete göçmesi nedeniyle bozuldu. Güngör tedavi gördüğü Pamukkale Üniversitesi Hastanesi'nde hayata gözlerini yumdu. Ama arkasına bakmadan. Çünkü tam bir aile babasıydı. Spor alanları kadar evine de düşkündü. Üç oğlu, iki kızı, 14 torunu var. Ebediyete göçünceye dek hepsiyle ayrı ayrı ilgilendi. İsmi bir torununda yaşayacak artık. Denizlililer adına yaraşır, muhteşem bir törenle ebedi yolculuğuna uğurladılar.
KARDEŞİN ACISI
Bayram Şit, yıllardır mesken tuttuğu Ankara'dan koştu geldi, gözyaşlarıyla "Kardeşimi kaybettim. Türk Güreşi onun gibi bir yeteneği zor bulur" dedi. Denizlililer, Acıpayamlılar, Akşarlılar ve bizler, bu büyük pehlivanı, büyük insanı hiç unutmayacağız. Vefakar olduklarını bildiğim Denizlililer, Balıkesirlilerin Kurtdereli'ye, Bandırmalıların Kara Ali'ye yaptığı gibi bir spor tesisinde Hasan Güngör ismini yaşatacaklarından eminim.
YILLARCA ADALET DAĞITAN FİTNAT AZİZLER, ÇOCUKLARI DA MUTLU ETTİ
ERDAL KARAKAVUKOĞLU (AYDIN)
Aydınlı Fitnat Azizler yıllarca Türkiye'nin değişik illerinde hakimlik yaptı. Veteriner Hekim olan Nihat Azizler, Fitnat Hanım ile birlikte Türkiye'nin doğusu batısı demeden çalıştı. Çiftin çocukları olmadı. Fitnat Azizler eşini kaybettikten sonra yapayalnız kalarak hayat mücadelesini sürdürmeye çalıştı.
EVİNİ BAĞIŞLADI
90 yaşına geldiğinde eşiyle birlikte biriktirdikleri paraları ve Aydın Ticaret Lisesi'nin karşısındaki 5 katlı apartmanlarını milli eğitim camiasına bağışlamaya karar verdi.
Fitnat Azizler 1978 yılında Eskişehir Adliyesi'nde hakimlik yaparken emekli olma kararı aldı. Eşi Nihat Azizler de Veteriner Hekimlik yaptığı Türk Silahlı Kuvvetleri'nden Albay rütbesiyle emekli oldu. Çift Aydın'a yerleşerek emeklilik hayatlarını memleketlerinde sürdürdü. Fitnat Hanım'ın eşin Nihat Azizler geçirdiği kalp krizi nedeniyle 1999 yılında hayata gözlerini yumdu.
DİNDAR İLE DOSTLUK
Fitnat Azizler, Eskişehirli olan Aydın İl Milli Eğitim Müdürü Ertuğrul Dindar'la Eskişehir'deki dostları aracılığı ile tanıştı. Fitnat Hanım Aydın Milli Eğitim Müdür Dindar'a bağış yapma teklifinde bulundu. Dindar, Fitnat Hanım'ın bağış isteği karşısında duygulandı. Yürümekte zorluk çeken Fitnat Azizler'i kendi arabasıyla dönemin Aydın Valisi Hüseyin Avni Coş'un yanına götürdü. Fitnat Hanım valilik merdivenlerini Milli Eğitim Müdürü Ertuğrul Dindar'ın kucağında çıkabildi. Valilik makamında gözü kapalı bütün mal varlığını bağışladı.
ELLERİYLE BESLEDİ
Fitnat Hanım'ın hayatını yalnız geçirmesine dayanamayan Ertuğrul Dindar Kuşadası Öğretmenevi'nde bir oda kiraladı. Fitnat Azizler'i öğretmen evine yerleştirdi. Dindar, eğitim gönüllüsü Fitnat Azizler'i öğretmen evinde sürekli ziyaret etti. Yeri geldi kendi elleriyle besledi.
Fitnat Azizler Kuşadası Öğretmen Evinde ayağı kayarak yere düştü. Kuşadası Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Hastanede yetkilileri Fitnat Azizler'e, "İyileştin artık gidebilirsin" dedi.
İZMİR'E YOLU DÜŞTÜ
Bir araca bindirerek Aydın Huzurevi'ne gönderdi. Son günlerini huzurevinde geçiren Azizler burada rahatsızlandı. Dokuz Eylül Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi olmak istediğini söyledi. Ertuğrul Dindar kendi elerliyle eğitim meleğini hastaneye yatırdı.
"AMEL DEFTERİ AÇIK"
Fitnat Azizler'i son günlerinde yalnız bırakmayan Dindar, Aydınlıların adını verdiği "Eğitim Meleği"nin son günlerini şu sözleriyle anlattı,
"Geçtiğimiz hafta boyunca hastanede yanına ziyarete gittim. Hastaneden çıktığında huzurevinde kalmak istemediğini söyledi. Aydın'daki evinin bir katını kendisine bakabilecek bir aileye kira almadan verebileceğini söyledi. Tedavi sonrasında amacı kalan günlerini evinde geçirmekti. Ama ömrü yetmedi. Kendisi Milli Eğitim'e yaptığı bağışlarla amel defterini açık bıraktı. Ona dua edecek yüzlerce çocuğu oldu."
