Maden facialarının hesabı ödensin artık

Karaman'daki son maden kazası, işveren sorumsuzluğunu gündeme getirdi. Yeterli yaptırımların ve denetimlerin olmayışı yüzünden yaşanan facialara karşı gereken önlemlerin alınmasındaki engeller tartışılıyor

Karaman'da yaşanan maden faciası ve devletin zirvesinden gelen 'hesabı sorulmalı' açıklamaları, "Benzer olayların hesabının sorulmasındaki" zorlukları gündeme getirdi. Maden facialarından sonra açılan davalardaki gelişmeler, toplumda 'yapanın yanında kar kalıyor' algısına neden olurken, bu dava süreçleri devletin alması gereken önlemler ile uygulaması gereken yaptırımları da gözler önüne seriyor.
Son dönemde yaşanan Zonguldak Karadon, Kozlu ve Soma facialarında yaşamını yitiren madenci ailelerinin avukatlığını yapan ve kendisi de 'madenci çocuğu' olan Avukat Ünal Demirtaş, 'hesap sorma' mekanizmasındaki engel ve zorlukları şöyle sıraladı:
DOKUNULMAZLIK: Kazalar ve ölümlerin sorumluları olan kamu görevlileri hakkında soruşturma izni verilmediği için soruşturmalar ya uzuyor, ya da takipsizlikle sonuçlanıyor. Oysa pekçok durum, kanundaki suçüstü hükümlerinin uygulanmasına olanak veriyor. Nitekim Karadon'da benzer uygulama yapıldı ve kamu görevlileri hakkında soruşturma izni alınmadan dava açılabildi. Soruşturma izni verilmemesi halinde savcılar, idarenin bu işlemlerine karşı Danıştay'a başvuruyor ancak buradan da bazen sonuç çıkmadığı gibi, sonuç çıksa bile soruşturmanın uzamasına neden oluyor.
SORUMLULUKLAR BELİRSİZ: Madencilik sektörünü düzenleyen özellikle iş güvenliğine ilişkin düzenlemelerde devletle özel şirketlerin sorumluluk alanları net olarak ayırt edilmemiş olduğundan sorumluların tespitinde güçlük yaşanıyor. Devlet işvereni, işveren devleti sorumlu tutabiliyor. Bu da hakimin vicdani kanaatinde etkili olduğundan birçok eylem ya cezasız kalıyor ya da etkili bir ceza verilmesi engelleniyor.
YAVAŞ YARGI: Yargı; kamu görevlisinin dokunulmazlığı, bilirkişi raporlarının uzaması ve diğer soruşturma işlemleri nedeniyle yavaş işliyor ve ceza verilse bile kamuoyunun ilgisi azalmış oluyor. Böylelikle gerekli önlemi alacak olan devlet rehavete kapılabiliyor.
BİLMEYEN BİLİRKİŞİLER: Bilirkişilerin raporları genellikle tartışmaya açık şekilde hazırlanıyor. Karadon'da 2010 yılında meydana gelen ve halen davası devam eden facia nedeniyle 6 ayrı bilirkişi raporu istenmek zorunda kalındı. Bu durum sadece Karadon için geçerli değil. Pekçok davada bilirkişiler, sorumluları net olarak tespit edemediği için şüphelilerin sorumlulukları oranında ceza alması engellenmiş oluyor. Raporlar birbiriyle çelişkiler içeriyor. Bilirkişiler yetersiz.
CAYDIRMAYAN CEZALAR: Davalar, trafik kazalarında da uygulanan "taksirle ölüme neden olmak"tan açılıyor. Mahkemeler de duruşmalara kravatla gelen işverene ve diğer sorumlulara 'iyi hal'den alt sınırlardan ceza veriyor. Oysa 'bilinçli taksir' hükmünün uygulanması gerekir. Bu durumda cezalar 3'te bir oranında yarıya kadar artacağından daha caydırıcı olabilecektir.
YARGITAY KISIYOR: Kaza sonrasında az bir tazminat ödeyerek kurtulacağını bilen işveren gerekli önlemleri almıyor. Yargıtay son yıllarda tazminat davalarında aşırı kesintilere gitti. 4-5 yıl önce ölen bir işçi için aile bireylerine 70-80'er bin lira verilirken, Yargıtay bu miktarı 30-40 binlere indirdi. Bu da caydırıcılığı azaltıyor. Bunun en somut örneği Karadon'da ölen madencilerin yakınları için verilen 30'ar ve 40'ar bin liralık tazminatlar oldu.
BİLMEYENLER ALDI: Madencilik sektöründe daha önce devlet hakimdi ve ocakları kendisi işletiyordu. Ancak iş alanı başka olan işverenler bu sektöre girince, yaptıkları işin riskinin tam olarak farkına varamadılar. Bu da gerekli önlemleri almadan ocakların işletilmeye başlanmasına yol açtı. Örneğin bir ocakta galeri açma faaliyetini inşaat firmaları üstlemeye başladı. Bu inşaat firmaları 'Ben dışarıda tünel açıyorum. Burada da açarım' mantığıyla hareket etti. Oysa ki madenin içerisinde bu faaliyetin yürütülmesi ayrı bir uzman alanını gerektiriyordu. Ucuz işgücü nedeniyle firmalar uzmanlaşmamış olan mühendisleri çalıştırarak var olan riski daha da artırdılar.
21'inci yüzyılda katırlı maden
Zonguldak Kilimli'de 3 vardiya halinde yaklaşık 200 işçinin çalıştığı, Fransızlardan kalma ve Deka Madencilik'in işlettiği madende, halen çağdışı yöntemlerle üretim yapılıyor. Katırlarla ve küfelerle işçi sırtında kömür taşınıyor. Emekli maden işçisi Kadir Tuncer, taşımada kullanılan katırların tanesinin bin ila 3 bin lira arasında değiştiğini anlattı. 200 metreye inilen madende 8 saatlik çalışma zorunluluğuna da uyulmuyor. Güvenlik önlemleri ise yok denecek kadar az. Benzer durum Zonguldak'taki Türkiye Taş Kömürü Kurumu'na (TTK) ait Gelik, Karadon, Kilimli, Dilaver, Rat ve Sapça bölgelerinde yoğunlaşan, özel sektörün işlettiği 30 maden sahasının tamamına yakınında da gözlendi.
"Küçük madenlerin kapatılması gerek"
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, yaptığı açıklamada, 500-600 metre derinden kömür çıkarıldığını ancak hala yüzeysel madencilik döneminin teknolojisinin kullanıldığını söyledi. Küçük işlemelerin kömürü çıkarıp, parayı vurup gitmeyi düşündüğünü anlatan Çelik şunları söyledi: "Yatırım yapmıyor, teknoloji getirmiyor. Tamamen insan gücü ile işi götürüyor. Bu iş ciddi yatırım, teknoloji gerektiren bir iş. Kazanın yaşandığı Ermenek ve buna benzer Türkiye'nin her yerindeki küçük kömür ocaklarını kapatmalıyız. Bunun yerine büyük rezervlerin olduğu havzalarda üretim faaliyetleri sürmeli. Buralar da yatırım yapacak, teknoloji getirecek güçlü şirketlere verilmeli. O zaman riskler en aza indirilerek ve verimde arttırılarak kömür çıkartılabilir. Küçük ocaklarla bu işe devam etmek sürdürülebilir değil. Bunu yapamazsak bu ve benzeri kazalar ile karşılaşmamız kaçınılmaz. Kömür ocaklarında karşılaşılan en önemli sorun taşeron. Kim sözleşmeyi yapıyorsa o kömürü çıkarmalı."
Ermenek'teki madende 32 milyon liralık elektrik parası ödenmediği için elektriklerin kesik olduğunu ancak şirket yetkililerinin, işçilere mührü bozdurup, kaçak elektrik kullandırdıkları ortaya çıktı. Bazı işçiler ocağın 50 gündür çalışmadığını ve 15 gün önce çalışmaya başladığını belirterek, "Önce mühendis, çavuş iner boşluklardaki sulara bakar, önlemini alır, işçiyi ondan sonra gönderir. Bunlara bakmadan bizi içeri soktular" dediler.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.