"ÖZGÜRLÜĞE GİTTİK İNSANLIKTAN ÇIKTIK"

Üniversite öğrencisiyken örgütün eğlenceli partilerde aklını çeldiği ve dağ kadrosuna kattığı iki genç, "Hak ve özgürlük mücadelesi uğruna katıldığımız PKK kamplarında insanlık yok. Kızları zorla ilişkiye zorluyorlar, kendilerine karşı çıkanın kafasına sıkıyorlar" dedi

FATİH ŞENDİL
PKK hain eylemlerini son günlerde iyice artırırken, Yeni Asır örgütün dağ kadrosundan kaçan iki gençle yaptığı röportajda terörün kalleş yüzünü bir kez daha ortaya çıkardı. İzmir'de üniversitede eğitim görürken terör örgütü tarafından nasıl kandırıldıklarını anlatan iki gencin söyledikleri, örgütün insanlık dışı gerçek yüzünü ortaya koydu. Terör örgütünün gençleri çiğ köfte partileri, piknik gibi çeşitli etkinliklerle ağına düşürüp dağa götürdüğünü anlatan gençler, yaşıtlarına "Oyuna gelmeyin" çağrısında bulundu. Evinin bulunduğu Narlıdere'de geçtiğimiz Cumartesi akşamı semtinin gençlerinin sokakta motolof atıp belediye otobüsü yakarken gördükten sonra yaşadıklarının bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçtiğini anlatan Ö.V, örgüt sempatizanı gençlere "İlk başta küçük eylemlermiş gibi görünen taş ve molotof kokteyli atma ile başlayan serüveniniz dağda bitmeden bu trenden inin ve hayata sıkı sıkı bağlanın" diye seslendi. Kız öğrenci H.F. de, "Örgütün kendi üyelerine ve halka yaptığı insanlık dışı muameleyi gördüm. Takım komutanımızın dağda genç kız militanları taciz edip ilişkiye zorlaması ise nefretimi iki katına çıkardı ve kaçtım" dedi.
Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi'nde öğrenim görürken kandırılan kız öğrenci H.F:
Üniversiteye büyük hayallerle geldim. Her şey iyi gidiyordu ta ki, sınıfımızda gelip hatırımı soran bir hemşerime 'iyiyim' diyene kadar. Hayatım onunla kantine giderek bir çay içmemle değişti. Benimle ailemden çok ilgileniyordu. Devamlı görüştüğü insanlar vardı, beni onlarla tanıştırıyordu. Birlikte çiğ köfte partilerine, pikniğe gidiyorduk, şarkılar söylüyorduk, günlerimiz güzel geçiyordu. Bir gün hemşerim bana yurttan ayrılmamı, kendi kaldığı evde bir kişilik boş oda olduğunu, burada kalabileceğimi söyledi. Hayatımdaki değişim bu teklife 'evet' dememle daha da hızlandı. Evde her gün eğlenceli geçiyordu. Herkes bir şeyler okuyordu ve okuduklarını anlatıyordu. Bana her defasında okuduğunu en iyi anlayan ve anlatanın ben olduğumu söylüyorlardı. İyi bir lider olabileceğimi anlatıyorlardı. Bunlar beni gururlandırıyordu. Sohbetlerde söz her defasında siyasi konulara geliyordu ve hep devlet eleştiriliyordu. Ben de eleştirmeye başladım. Önce okulda yapılan bir basın açıklamasına katıldım. Bir süre sonra eylemlerde sloganları bana attırmaya başladılar. Derken kendimi başka işlerin içinde buldum. Artık sokak sokak geziyor, insanları benim gibi düşünmeye ikna etmeye çalışıyordum. Zaman geçtikçe bunun anlatmayla değil silahla olacağını düşünmeye başladım. Ardından da benim gibi düşünen arkadaşlarla birlikte önce Van'a, oradan Hakkari'ye gittik. Sonra Kuzey Irak'a vardık.
Köyleri zorladık
Yine ilk günler güzeldi, iyi davranıyorlardı, daha sonraki günlerde ideolojik ve siyasi eğitim, sonra silahlı eğitim başladı. Bizleri azarlamaya, ceza vermeye başladılar. İyi bir eğitim alan gerillanın acımasız olacağını, asker, polis, köy korucularının, hatta bizim gibi düşünmeyen kişi Kürt de olsa cezalandırılması gerektiğini anlatıyorlardı. Sonra Botan sahasında bir takımda görevlendirildim. Gittiğimiz köylerde yaşayanları, çocuklarını bizimle göndermeleri için zorluyorduk. Ancak, bunun bir özgürlük mücadelesi olduğunu anlatırken köylüleri zorlamamız beni çelişkiye düşürdü. Takım komutanımızın mazot kaçakçılarından para aldığını gördüm. Diğer takımlarla bir araya geldiğimizde, bir örgüt üyesinden, uyuşturucu kaçakçılarının örgüt izin vermedikçe bir gram bile uyuşturucu kaçıramayacaklarını duyunca şüphelerim daha da arttı. Dağa çıkmadan önce herkese özgürlüklerden bahsetmiştim. Ama geldiğim noktada kimse benim fikrimi bile sormuyordu.
Hastaları öldürüyorlardı
En son geçtiğimiz bir köyde takım komutanımızın, oğlu askerde olan 80 yaşındaki bastonlu dedeye, itiraz ettiği için dipçikle vurması kendimi ve bulunduğum yeri iyice sorgulamama sebep oldu. Takım komutanımızın kızları taciz edip zorla ilişkiye zorlaması ise nefretimi iki katına çıkardı. Meselenin adil olmak, hak savunmak olmadığını gördüm. Kaçmak istiyordum, ona bile müsaade yoktu. Güvenmiş ve aldanmıştım. Örgütün gerçek yüzünü gördüm ancak gençliğim gitti. Kaybettiğim annemden helallik bile alamadım. Örgütün insanların fikir ve düşüncelerini önemsemediğini, farklı ses çıkmasına bile müsaade etmediğini, bizden sadece onlar için ölecek kişiler olmamızı istediğini gördüm. Dağdayken muhalif olanların ajan ilan edildiğini, hasta veya fiziken yetersiz olanların hep bir mana ile öldürüldüğüne şahit oldum. Keşke ilk başta sorgulasaydım ve 5.5 yılını heba etmeseydim.
Dokuz Eylül Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Bölümü'nde eğitim görürken örgüte katılan Ö.V:
Evimin bulunduğu Narlıdere'de, gençleri geçtiğimiz Cumartesi akşamı sokakta motolof kokteyli atıp otobüs yakarken görünce yaşadıklarım bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Üniversitede beni de ne yalanlarla kandırdılar. Kendimi o anlatılanlarla halk kahramanı gibi görmeye, elime silah alıp gerilla gibi savaşmaya adamıştım. Ancak, kazın ayağının öyle olmadığını dağa çıkınca öğrendim. Önce güzel dostluklarla, hoş sohbetlerle başlayan serüvenim daha sonra basın açıklamaları, polise saldırıp taş ve molotof atma eylemleri ile devam etti.

Kafalarına sıkıyorlardı

Ö.V. sözlerini şöyle sürdürdü: Nasıl büyük bir hata yaptığımı, her şeyin boş olduğunu dağda onların sözünden dışarı çıkanlara, fikirlerine karşı gelenlere neler yaptıklarını görünce farkettim. Bu benim rüyadan uyanmama yetti, kız arkadaşlarımız tacize uğruyor, dövülüyordu. Biz ise, bırakın Kürt halkını korumayı, yanımızdaki kız arkadaşımızı koruyamuyorduk. Karşı gelenleri gözümüzün önünde kafalarına sıkarak öldürüyorlardı. Evet bu rüyadan uyandım, 2 yıl sonra gerçeği gördüm ve geri döndüm ama hayatım bitti. Herşeyimi kaybettim. Kendim ettim, kendim buldum. O yüzden şimdi örgüt sempatizanı gençlere sesleniyorum, taş ve molotof ile başlayan bu serüveniniz dağdaki PKK kampında bitmeden bu trenden inin ve hayata sıkı sıkı bağlanın.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.