FARUK DEMİR
2010 yılına pırıl pırıl bir albümle giren Yudum, bu kez oldukça iddialı. Türküleri, pop, arabesk, fantezi ve sanat müziği gibi diğer türlerle harmanladığı albümünden, iki parçaya da klip çeken sanatçı, 'Pırıl Pırıl'ı, geleceğe yönelik planlarını ve müzik dünyasına dair görüşlerini Yeni Asır'a anlattı.
- Çok başarılı bir albüme de imza attın. İlk tepkiler de çok olumlu. 'Pırıl Pırıl' albümü neler hissettirdi sana?
Gerçekten başarılı bir albüm çalışması oldu. İnanıyorum ki "Pırıl Pırıl" albümüyle, pırıl pırıl bir 2010 yaşayacağız.
- Albümü ilk eline aldığında 'Keşke' dediğin bir şey oldu mu?
"Pırıl Pırıl" albümü beni bütün albümlerimden daha çok etkiledi ve heyecanlandırdı. Repertuvarı gerçekten de mükemmel oldu. Çok titizlendim, çok eledim. İstediğim gibi klas bir albüm oldu. Klibim de içime sindi. Her şey dört dörtlük oldu.
- Bu albümde arabesk, fantezi, sanat müziği hatta kimi zaman pop melodileri halk müziği ile harmanlanmış. Bu farklılığın sebebi ne?
Bu çeşitlilikte geç bile kaldım. Müzik konusunda hiçbir zaman katı olmadım. Ama ilk albümüm hariç fazla fantezi olan eserler okumadım. Yani içimde var olanı dışarıya çıkarmadım, ta ki "Pırıl Pırıl"a kadar.
- Repertuvarı oluştururken onlarca eser dinliyorsun. Son kararı nasıl veriyorsun?
Albüm yaparken eser seçmek, albüm çalışmasından daha uzun sürüyor. Seçerken en dikkat ettiğim şey, etkilenmek. Kendi bestelerim için de aynı şey geçerli. Son ana kadar aramaya, dinlemeye devam ediyorum. Nitekim 'Anam Olsaydı' hep beraber ağlaya ağlaya son anda albüme koyduğumuz bir türkümdü, albümün de çıkış parçası oldu.
FAVORİ BAŞKAYDI - Repertuvar kadar bu parçaların düzenlemesi, çalınması, yorumlanması da önemli. Kimlerle çalıştın bu albümde?
Bu albümümde aranjörüm Hakan Sunul ve yönetmenim Mustafa Öztürk oldu. Çünkü onlar bana hep inandılar, benimle aynı duyguları paylaşıp heyecanlandılar. Onlara çok teşekkür ediyorum.
- Albüme geri dönelim. Senin favorin var mı?
Doğruyu söylemek gerekirse, 'Anam Olsaydın'ı bestelemeden önce benim favori parçam 'Güle Güle' idi ama 'Anam Olsaydın' ve yine sözü ile müziği bana ait olan 'Kendi Gelsin' favorilerim desem yalan olmaz. Herkesin başka başka eserleri beğenmesi de aslında çok güzel. Bu demektir ki albümde beğenilmeyen eser yok.
- Pırıl Pırıl'da bir de remix var: 'Yaramaz'. İlk dinlediğinde nasıl gelmişti parça sana?
Hakan Sunul geçen albümde yaptığı sürpriz remixi bu albümde de yaptı. Az önce de bahsettiğim gibi, müzik konusunda seviyeyi korumak şartı ile katı bir müzisyen değilim. Güzel olan her şeye, her yeniliğe açığım.
YETENEK DEDEDEN * İki klip çekildi albüme. İçine sindi mi bu çalışmalar? Bundan sonra hangi parçana klip çekmek istersin?
Öncelikle yönetmenim Faysal Tokmak'a çok teşekkür ediyorum. Çok rahat çalıştık. Biz zaten dört dörtlük bir aile olduk. 3. klibe gelince, şu an çok kararsızım ama yine hepimizin favorisi olan ve söz müzikleri bana ait olan 'Kendi Gelsin' ya da 'Vefasız Yar' olur diye düşünüyorum.
- Müzisyen bir aileden geliyorsun. Deden büyük üstat Enver Tatar. Çocukluğundan bu yana müzikle iç içesin. Eğitimin müzik, mesleğin yine müzik? Neler planlıyorsun gelecekle ilgili?
Kısa vadede ilk hedefim bu albümü en güzel şekilde duyurabilmek. Ailemden bana intikal eden bu bayrağı en iyi şekilde taşımak da hayata dair en büyük kaygım. Çünkü bana çok emekleri oldu, sanatımla, benimle gurur duymalarını istiyorum. Bir diğer isteğim ve idealim de yüksek lisansımı bir an önce bitirip, doktora yapmak.
CİDDİLEŞİYORUM - Çok samimi, içten, hareketli, sıcak bir insansın ama bu yönün ekranlara pek yansımıyor. Neden?
Aslında bütün çevremden bu eleştiriyi alıyorum. Normal hayatta çok hareketli, çok şakacı olduğumu sürekli söylüyorlar. Ama ekrana çıktığım zaman ciddi bir Yudum oluyorum. Sanırım türkü okumanın verdiği bir sorumluluk, bir ağırlık veriyor bana. O yüzden de tavırlarıma ve hareketlerime çok dikkat ediyorum.
- Canlı okumak, konser havası farklı değil mi? Ve kendi parçalarını bile canlı okuyamayan ve kendine 'sanatçı' diyen kişilerle ilgili ne diyeceksin?
Doğruyu söylemek gerekirse, diğerleri beni açıkçası ilgilendirmiyor desem yeridir. Ancak şunu da belirtmek gerekirse, bir sanatçı herhangi bir ses rahatsızlığı olmadığı halde playback okuyorsa, bence bu sadece halkı kandırmak değil, aynı zamanda kendini kandırmaktır. O kişinin kendine ve sesine olan güvensizliğidir diye düşünüyorum.
'Anam Olsaydı' beni çok etkiledi - Albüm çıkış parçası 'Anam Olsaydı'nın klibi ekranlarda dönmeye başladı. Bu türkünün çok ilginç bir hikayesi de var, değil mi?
Bu eser beni inanılmaz etkiledi. Hatta babam bir gün anneme demiş ki, "Yudum'un annesi de, babası da, kız kardeşleri de hayatta. Bu kız bu parçayı nasıl yaptı?" İnanın ki ben de bilmiyorum. Ama ilham aldığım olay şu: Sevgili canım kardeşim, patronum Yüksel Eser'i bir gün aradım. Sesi çok kötüydü, ağlayacaktı nerdeyse. Her ne kadar ısrar ettiysem de neyi olduğunu söylemedi. Ama ben yılmadım ve sonunda itiraf etti. Meğer kız kardeşi Elazığ'da doğum yapmış, Yüksel bu özel günde onun yanında olamadığı için çok üzlümüş. Benim de içim acıdı, çok duygulandım, çok etkilendim. Telefonu kapattıktan sonra bu dizeler döküldü dilimden: Anam olsaydı bu halıma yanar yanar, bacım olsaydı saçın başın yolar yolar, babam olsaydı yavrum der bağrına basar, garip kaldım ağlıyorum yalan dünya...
Sanatçıyla evli olmak zor - Çok mutlu bir evliliğin var. Erol Bey'i de tanıyorum. Sanatçıların evlilikleri uzun sürmez diye bir kanı var ve örnekler de özellikle müzikle uğraşan sanatçılarda bu kanıyı doğruluyor. Sence şarkıcılık, yorumculuk evlilikleri etkiliyor mu?
Böyle bir kanı var doğru. Sanatçının evliliği uzun sürmez deniyor her zaman. Ama kimse kimsenin içini bilemez. Sanatçı ya da halktan biri fark etmez, evlilikler artık çabuk bitiyor. Sevgiyi, saygıyı çabuk tüketen ve yitiren bir toplum olduk. Hiç kimse boşanmak için evlenmiyor. Ama şunu da söylemeden geçemeyeceğim, sanatçıyla evli olmak gerçekten zor. Anlayış çok önemli. Sanatçıların da hatası var. 'Ben sanatçıyım, buna katlanacaksın' deyip egoistçe davranmak, eş olduğunu tamamen unutmak da çok yanlış. Her şey saygı ve sevgide bitiyor. Ben bu yönden çok şanslıyım. Eşimi de, işimi de çok seviyorum. Bence her iki tarafa da çok görev düşüyor. Eşim sağ olsun bana her konuda destek oluyor. Evliliğimiz 3. yılını doldurdu, onu çok seviyorum.