Yaşadığı Şeref öyündeki cenaze yıkama ve kefenleme kursuna katılan 17 yaşındaki Bahtiyar Kahvecioğlu, "Büyük bir sevap işleyeceğiz. Bilerek ve isteyerek bu mesleği yapmak insana huzur veriyor" dedi
MUSTAFA SUİÇMEZ
Yatağan ilçesinde iki yıl önce Şeref köyüne taşınan ve ailevi sebeplerden dolayı çok sevdiği kuaförlük mesleği için öğrenim gördüğü meslek lisesini bırakan 17 yaşındaki Bahtiyar Kahvecioğlu, Muğla'nın en genç bayan cenaze yıkayıcısı oldu. Kahvecioğlu ailesi, Şeref köyündeki mütevazı evlerinin kapısını Yeni Asır'a açtı.
Baba Fuat Kahvecioğlu, köy meydanında bulunan kahvehanesini işletmesinin yanı sıra günlük yevmiye işlerine giderek de ailesinin geçimine katkı sağlıyor.
HER İŞİ YAPIYOR
Ailesinin geçim mücadelesine katılan Bahtiyar Kahvecioğlu, her işe koşuyor. Babasının kahvesinde çay ocağına geçen Bahtiyar, evin bahçesinde de odun kırıyor. Ev işlerinde annesine yardım ederken, Yatağan 23 Nisan İlköğretim Okulu 7. sınıfta okuyan 14 yaşındaki kardeşi Aziz'in ödevlerini yapmasına da destek oluyor. Bahtiyar, her işi yapmak istediğini söylüyor ama öyle bir işi var ki, onun yaşındaki pek çok genç, mesleğinin adından bile söz edilmesini bile istemez. "Bu dünyada ölüden değil, diriden korkacaksın" diyerek söze başlayan Bahtiyar Kahvecioğlu, bize bu yaşta neden böyle bir mesleği tercih ettiğini anlattı.
- Okula gitmiyorsun, gün boyu neler yapıyorsun?
Boş oturmayı pek sevmem. Yapacak bir şey yoksa, babamın kahvehanesine gider çay ocağına geçip çok güzel çay demlerim ve servis yaparım. Evde olduğum zamanlar ev işlerinde anneme yardım eder, bahçede odun kırarım. Kardeşimin ödevlerini yapmasında yardımcı olur, boş zamanlarımda kitap okur ve müzik dinlerim. Gezmeyi de çok severim. İlköğretimi Yatağan'da okudum. 2008 yılında ailevi problemlerimizden dolayı meslek lisesindeki eğitimimi yarıda bırakmak zorunda kaldım. Ama en kısa zamanda okulumu da tamamlayacağım.
- Hayalindeki meslek neydi?
Meslek lisesinde kuaförlük okuyordum. İyi bir bayan kuaförü olmak ve kendi işyerimi açmayı hayal ediyordum. Şu anda bu zor gibi görünüyor ama bir gün mutlaka okuyup, diploma aldıktan sonra, kendi işyerimi açacağım.
SON İYİLİK
- Cenaze yıkamacı olmak nereden çıktı peki?
Bu tam bir tesadüf oldu. Bir gün köyümüzün imamı Mesut Yavaşoğlu, Yatağan Halk Eğitimi Merkezi ve Müftülük işbirliğiyle köyde cenaze yıkama ve kefenleme kursu açılacağını ilan etti. Babam da bana, 'Kızım böyle bir kursa gitmek ister misin?' diye sordu. Ben de neden olmasın sonuçta büyük bir sevap işleyeceğiz diyerek kabul ettim. Bilerek ve isteyerek bu mesleği yapmak insana huzur veriyor. Çünkü bir insana karşı son iyiliği yapıyorsunuz.
- Kurs'ta neler hissettin?
Önceleri zorlandım. Ama korkmadım. Korkulacak bir şey yok. Sevap için yapıyoruz bu işi. Hocamız Mesut Yavaşoğlu'nun yardımıyla bir cenaze yıkaması için neler varsa uygulamalı olarak gördük. Aslında musalla taşında bu işi yapmak çok farklı bir duygu, Allah katına çıkacakları siz hazırlıyorsunuz.
- Kursta neler öğrendiniz biraz bahseder misin?
Köyümüzde bir ay süren kurs sonunda, ölüm gerçeği, temizlik, abdest, gusül, cenaze yıkama, kefenleme, defin, cenaze namazı, dua, telkin, taziye, ıskat salat gibi konular öğrendik.
İNSANİ GÖREV - Cenaze yıkadın mı?
Hayır, hiç cenaze yıkamadım. Ama yıkamak isteyenlerin yanında bulunmak istemiştim. Dinimiz gereği, kimsenin bulunmaması gerekiyormuş. Bunu kursta öğrendim. Artık bu işi belgeli olarak yapacağım. Zaten şu anda köyün yaşlıları yapıyor. Belki biraz daha zaman var bu işi yapmak için. Çünkü kimse yapmıyorsa bizim üzerimize dini ve insani görev olarak bu işi yapmak düşer.
- Konuşmanızın ilk başında 'ölüden değil de, diriden korkmalısınız' diye bir ifade kullandın, neden?
Bu dünyada en huzurlu ve güvenilir yer mezarlıklardır. Bu hayatta ölüden kime zarar gelmiş. Ölü masumdur, zararsızdır. Ama diri öyle değildir. Kime nasıl bir zarar vereceği de hiç belli olmaz. O yüzden ben ölülerden hiçbir zaman korkmadım.
"Bu bir hayır işi" - Bu meslekten maddi anlamda beklentin var mı?
Ben bu işi para kazanmak için değil, sevap kazanmak için yapıyorum. Eğer hayırlı bir işe kalkıştıysak onu parayla ölçmemiz doğru olmaz. Ama bir cenaze yıkamaya gittiğimizde cenaze sahibi bize gönlünden ne koparıp verirse, kabul ederiz. Vermezse hayır duasını alır, cenazesi için mekanı cennet olsun deriz. Sonuçta bu bir hayır işi.
