Güvencesiz istihdam istihdam değildir

Odaman, "Herkese iyi ücretten ziyade, bugünkü durumda öncelikle 'herkese iş' gerekiyor. Ancak elbette sigortalı bir iş. Bugün en temel sorunun kayıtdışı sektör olduğu kanısındayım" şeklinde konuştu

SELİN GÜLER
Günümüz şartlarında iş bulabilmek günden güne zorlaşıyor. İşsizlik rakamlarında ve geçim sıkıntısı yaşayan insanların sayısında büyük bir artış söz konusu. Kayıtdışılığın da oldukça yaygın olduğu ülkemizdeki iş yapış kültürü ve iş güvencesi hakkında görüşlerini aldığımız Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serkan Odaman, "İşgücencesi esasen belli niteliklere sahip işçilerin işten çıkarılmalarını zorlaştıran bir sistem" dedi ve ekledi: "Batılı ülkelerde bazı ufak nüanslarla da olsa görülen ve ILO'nun da dayattığı bir kurallar zinciri. Son derece iyi niyetle oluşturulan bu sistem kanımca ne işverene ne de işçilere yaradı. İlk günlerin acemiliğini üzerlerinden atan işverenler işe iade davalarını kaybettiklerinde genellikle işçiyi işe davet ediyorlar. Teorik olarak davanın 4 ayda sonuçlanacağı öngörülse de, böyle bir şey fiilen söz konusu olmadığından, uzun süren yargılama esnasında işçiler bir başka iş buluyorlar ve davayı kazandıklarında işveren işe çağırınca gelemiyorlar. Böylece bu davadan elde edebilecekleri tüm imkanları kaybediyorlar."
5 aylık sözleşme
Odaman, 30 işçi sınırından itibaren iş güvencesi hükümleri uygulandığı için işverenlerin 29 işçi sınırında kaldıklarını ve isteseler bile büyümediklerini belirterek şöyle konuştu: "Ya da 6 ay sınırına ulaşmamak için 5 aylık sözleşmeler yaparak sürekli eleman değiştiriyorlar. Bu durum ise hem işverenlerin yeni istihdam yaratmalarını engelliyor, hem de çalışanların da ancak 5 aylık sözleşmelerle iş bulabilmelerini beraberinde getiriyor. Netice itibariyle, iş güvencesi hükümlerinin bu haliyle istihdam önünde ciddi bir engel olduğu kanısındayım."
Türkiye'de gerçek bir iş güvencesi olmadığını, yargılamanın çok uzun sürmesinin iş güvencesi hükümlerini anlamsız kıldığını anlatan Odaman, "İşçi, davasını kazansa da amacına kolay kolay ulaşamıyor. Bu arada olan da, istihdam yaratmak isteyen işverene oluyor. Yani mevcut uygulamayla işçiye avantaj sağlanmadığı gibi, işverenin de istihdam yaratma hevesi kırılıyor" dedi.
Sosyal güvence
"Güvencesiz istihdam istihdam değildir" diyen Odaman, burada iş güvencesini değil sosyal güvenceyi kastettiğini belirterek, "Benim dileğim elbette ülkemdeki herkesin insanca yaşayabilecek bir gelir seviyesine sahip olmasıdır. Ben büyük bir idealizmle akademisyenliğe başladım, hala öyle devam ediyorum, ancak ayaklarım da yere basıyor. Bu nedenle, herkese iyi ücretten ziyade, bugünkü durum karşısında öncelikle 'herkese iş' noktasındayım, ancak elbette sigortalı bir işten bahsediyorum. Ben bugün güzel ülkemin en temel sorununun kayıt dışı sektör olduğu kanısındayım. Bu problem halledilse, çok başka şeyler konuşuyor olacağız" diye konuştu.
Odaman, taşeronluğun işverenler için ucuz işgücü anlamına geldiğini belirterek, "İyi olanları tenzih ederek söylemek gerekirse, çoğu zaman tam bir hukuksuzluk yaşanıyor taşeronlukta. Tuzla'da yaşananlarla bu durum iyice açığa çıktı. İş kazaları ve ölümler sonrasında taşeronlukla ilgili bir yönetmelik çıkarıldı ve taşeronla çalışmak iyice zorlaştırıldı. Zorlaştırıldı da, uygulamada bir şey değişti mi? Hayır. Kendini sorgulayan ve çaba harcayan, yine kayıtlı işçi çalıştıran dürüst ve büyük işverenler oldu" dedi.
Çarenin taşeronluğu yasal yolla engellemek olmadığını söyleyen Odaman şöyle konuştu: "Su akar yolunu bulur. Taşeronluğu kullanamayan işverenler fasonculuğa başladılar. Fason ne demek? Asgari ücretin altında ücret demek, sigortasızlık demek, güvencesizlik demek... Oysa taşeronlukta, taşeron kaçsa bile kapı gibi asıl işveren duruyor, işçi gider ve alamadığı hakkını asıl firmadan alır. Bu nedenle, yasak işe yaramadı. Yapılması gereken ise kayıtlı işçi çalıştıran işyerlerinin denetim anlamında üzerine gitmek değil, tam tersine bu usulsüzlüklerin üzerine giderek gereken cezaları vermektir."
Türkiye'deki iş yapış kültürünü hukuki açıdan değerlendiren Odaman, işverenlerin büyük engellerle karşı karşıya olduklarını söyleyerek şöyle konutu: "Ben bazen kendi kendime soruyorum. Bunca sermayesi varken, neden üretmekte ısrar ederler, al-sat yapmazlar? Ama biraz yakından tanıyınca anlayabiliyorum, üretmekten ve satmaktan zevk alıyorlar, gözleri parlıyor."
Devletin ekonomiden elini çektiği ve özelleştirilecek bir şey kalmadığı günümüzde işverenlerin zedelenmemesi gerektiğini anlatan Odaman, iyiyle kötüyü iyi ayırt etmek ve yeni istihdam alanları yaratmaları için cesaretlendirmek gerektiğini belirtti.
İşçilerin de ciddi sıkıntılar yaşadıklarını belirten Odaman, "Ülkenin genel durumundan önemli ölçüde etkileniyorlar. Ama birçok yerde onca az paraya rağmen işçilerin "Allah razı olsun" dediklerini duyuyorum. Ne denebilir ki, bu da benim güzel ülkemin güzel insanı işte" dedi.
Rekabet ortamı
Türk işverenlerin zeki, işçilerinse çalışkan olduğunu da sözlerine ekleyen Odaman, "Bakın, bu ülke işvereni heyecanlı, zeki, yaratıcı ve hırslı. İşçisi ise son derece çalışkan. Kimse aksini düşünmesin. Yeter ki bu iki kesim hayatından biraz daha fazla memnun olsun. İşçi yaşam standardını biraz daha yükseltebilsin, işveren daha rahat rekabet edebilecek ortamı bulabilsin. Devletin bahsettiğim ortamın yaratılmasına ciddi destek olması gerekiyor, her adım attığında öncelikle bu iki kesime fazlasıyla danışması gerekiyor. Zira bu işçiyle ve işverenle üreteceğiz, kazanacağız ve büyüyeceğiz. Türkiye daha güzele gidecektir, bunu fazlasıyla hak ediyoruz" dedi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.