Batı'nın kaybettiği bilim arzını, Türkiye kazanmalı

Prof. Dr. Barkan, özellikle Amerikan okullarının öğrenci kayıpları ve bütçe sorunlarına bağlı olarak kaybettikleri akademisyenlerin ülkemiz için önemli olduğunu belirtti


Hayatımızda çok önemli bir yer tutan üniversiteler, kariyerin belki de en önemli basamağı. Son yıllarda üniversite arzında bir artış yaşanıyor. Peki ülkemizdeki üniversiteler ne durumda? Bu hafta tüm bunları Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Barkan'la konuştuk. Prof. Dr. Barkan, Türk yükseköğretiminin uluslararası alanda tarihinin en fazla sonuç getiren dönemini yaşadığını belirterek ardı ardına yaşanan ekonomik ve siyasi krizlerin dünyada yükseköğretim pazarında bazı parametreleri değiştirdiğini anlattı. Barkan, "İkiz Kuleler vurulduğu dönemde Amerika'daki savunma refleksiyle Ortadoğu coğrafyasındaki ülkelerine gitmek durumunda bırakılan öğretim üyesi ve öğrenciler oldu. Sonra süreç hızlı bir şekilde bana göre Türkiye ve İzmir'in lehine gelişmeye başladı" dedi.
Krizlerin getirdiği daralmayla Kuzey, Orta Afrika, Ortadoğu ve Orta Asya gibi coğrafyalardan eskisi kadar batı üniversitelerine gidiş olmadığını anlatan Barkan, "Amerikan üniversitelerine ilgi ve taleplerde 5'te 2 oranında düşüş oldu. Tabii talep durmadı. Coğrafi açıdan daha yakın, kolay uyum sağlanabilecek, kalitenin daha hesaplı alınabildiği yerlere kaydı. Türkiye hem bu coğrafyaların tamamıyla, hem de batıyla da sınırdaş. Konumu ideal. Çatışma olmayan ve güçlü altyapısı olan bir ülke. Bu idrak edildiği oranda öğrenci geliyor" dedi.
Rekabet ve kalite
"Türkiye iç ve dış talebe cevap vererek bölgenin eğitim üssü olabilir mi?" diye sorduğumuz Barkan, "Dış talebi çekmek için uluslararası rakipler kadar kuvvetli olmalısınız. Onlardan daha iyi olduğunuzda öğrenciyi cezbedebilirsiniz. Pazar analizleri gösteriyor ki, 2017'den itibaren, 850 bin yeni giriş -iç pazar için- 850 bin başvuru, 850 bin kontenjan olacak ve sınava gerek kalmayacak. Talebin iç pazar itibariyle artmadığı, arzın arttığı bir yerde rekabet üniversite kalitesi açısından artıyor. Böylece öğrenci ve öğretim üyesinin değeri de artıyor" dedi.
Üniversite sayısındaki artışın kaliteyi beraberinde getireceğini de sözlerine ekleyen Barkan, "Batı üniversitelerinin öğrenci kaybı, onları bütçe olarak daralttı. Bilim insanlarını kaybetmeye başladılar. Bu insanların talep neredeyse oraya gideriz demeleri, Türkiye'ye avantaj sağladı. Rekabetin kuvvetlendiği, kalitenin uluslararası standartla boy ölçüştüğü bir dönemde batının kaybettiği bilim arzını, Türkiye yakaladığı oranda ülkemizin eli kuvvetleniyor" dedi.
İçeride ve uluslararası camiada kazanılan her değerin algılanarak Türkiye'ye yönelik talebin artmasına katkı sağladığını belirten Barkan, "Amerika'daki üniversiteleri tercih etmeyip Yaşar Üniversitesi'ne gelen Amerikalı öğrenciler var" dedi. Barkan, akreditasyon açısından da sorun yaşamadıklarını belirterek şöyle konuştu: "Kaliteliyim' diyor ve uluslararası camiada rekabet etmek istiyorsanız bunun belgelenmesi lazım. Akreditasyonlar bu konuda bir belirleyici."
Türkiye'deki üniversitelerin evrensel bilime olan katkısının artması için güçlü bilim adamlarıyla kadroların desteklenmesinin şart olduğunun altını çizen Barkan, "Batının kaybettiği değerleri kazanmayı öngörebilen ve öngöremeyenler var. Rekabette ipin koptuğu nokta bu" dedi ve ekledi: "İzmir'in bu konuda farklı bir ayrıcalığı var. Bu algı yaygınlaştırılabildiği oranda İzmir'deki üniversiteler Türk üniversitelerinin lider temsilcileri olarak ön plana çıkacak."
Üniversite kenti
İzmir'in potansiyeline de dikkat çeken Barkan, "İzmir üniversiteleriyle, bilim turizmiyle, bilim ekonomisiyle, yani aklıyla ekonomik hayatını zenginleştirebilecek bir kent olmaya doğru gidiyor. Kentteki 9 olan üniversite sayısı belki 2015'e çıkacak. Şu an yaklaşık 160 bin öğrenci 9 üniversitede öğrenim görüyor. Bunlar ikiye, üçe çıktığında, her yükseköğretim öğrencisinin 3 aileyi beslediğini düşünürsek 500 bin öğrencinin olduğu yerde 1.5 milyon insan hayatını üniversiteyle kazanacak. Şu an öğrencilerin sadece yüzde 8'ine yurt sağlayabiliyoruz. Sayı 500 bine çıktığında konaklama ihtiyacı olacak. Aile yanında konaklama öğrenciler için çok cazip ve güvenli. İzmir'i emekliler kenti diye negatif eleştirir, bu durum artı değere dönüşecek. Anlattığımız dönüşüm bu" dedi.
Barkan, "Üniversiteyi besleyecek nüfusu içeriden üretmemiz mümkün değil. Üniversitelerin çarkının dönmesi için dışarıdan gelen potansiyelle kontenjanlarımızı doldurmak zorunda kalacağız. Tüm bu parametreler bir araya geldiğinde Türkiye bilim arzıyla ön plana çıkan bir ülke olacak" dedi.
Üniversite-sanayi işbirliğine de değinen Barkan, ihtiyacın saptanmasında üniversitelerin devreye girmesinin önemli olduğunu belirterek, "Sanayicilere 'Şöyle bir şeye ihtiyaç var' diyebiliyorsa bu bir bilim gücüdür. Sanayiciyi yargılamamak lazım. Bir ihtiyacı önünüze koyduğunuzda cevap veremiyorsanız sanayicinin yapacağı fazla bir şey yok. Bilim arzının artması, sanayicinin önünü açması ve yeni vizyonlar koyması lazım" dedi.
11 yaşındaki Yaşar Üniversitesi iktisadi idari bilimler, fen edebiyat, iletişim, hukuk, sanat ve tasarım, mühendislik ve mimarlık gibi fakülteleri, yabancı diller yüksekokulu ve meslek yüksekokulunu bünyesinde barındırıyor. "İngilizce eğitim dilimiz. Ayrıca öğrencilerimiz danışmanlarıyla ikinci dili seçmek zorunda" diyen Barkan, "Öğrenciler Fransızca, Almanca, İtalyanca, Japonca, Rusça, Yunanca, Portekizce, İspanyolca gibi dillerden birini seçiyor. 4863 öğrencimizin yüzde 84.6'sı İzmir ve çevresinde oturuyor. Öğrencilerin kendilerine gelecek yaratma açısından Yaşar Üniversitesi'ni çıkış kapısı olarak görmelerini istiyoruz. Buranın genç değerlerini alıp, yükseltip İzmir'e dönüştürmek durumundayız" dedi.
Günümüzde tek uzmanlık alanının yeterli olmadığını belirten Barkan, "Şu bölümde önplandayız demek doğru değil. Yaşar Üniversitesi'ni önplana çıkaracaksak, bölümlerarası ortak uzmanlık alanlarına yönelmek durumundayız. Bu analizlerimizde ortaya çıktı. Örneğin film tasarımı, radyo televizyon sinema ve müzik bölümü film müziğini üretmeli. Sadece iyi bir hukuk, iletişim uzmanı üreterek bunun başarma şansı kısıtlı" dedi.
Artık işveren çalışandan birkaç fonsksiyona birden vakıf, adeta İsviçre çakısı gibi olmasını bekliyor. Barkan, "Mühendisinn aynı zamanda iletişim becerisinin yüksek olması bekleniyor. Reklam metninin ürününüzü satıp satmayacağını anlamak zorundasınız. Yeni jenerasyon bu beklentilere yatkın. Bir çok dalla aynı anda derinlemesine ilgilenebiliyor" dedi.
Algılamak lazım
"Bir mühendise daha önce bir cıvata ver dediğiniz yerde, artık o cıvata yok. Sadece cıvata sıkmayı öğrettiyseniz yandınız. Bunları algılayıp talep edilebilecek bir şey yaparsanız bunu talep etmesi gerekene bildirirseniz, talep geliyor" diyen Barkan, "Kriz sonrası, önceden cazip olan 3500 meslek artık literatürde yok, ama önceden haberdar olunmayan 4500 yeni iş alanı çok cazip oldu. Bunu programlarınızın içine yerleştirdiğinizde değişime uyum sağlayabilen işgücünü üretiyorsunuz. Bu da kendini geliştiren bir öğretim kadrosuyla mümkün" dedi.
Geçtiğimiz yıl 70'e yakın endeksli yayınları olduğunu, bu sayının önümüzdeki yıl 100'ün üzerinde olacağını belirten Barkan, "2015'te ürettiğimiz akademik yayınlarla dünyanın en başarılı ilk 500 üniversitesi arasında yer alacağımızı öngörüyoruz" dedi.
Doktora derecesi alarak bilimadamı olmak için yurtdışına gönderilen yayınların onaylanması gerek. Türkiye'de bir bilimsel yayın endeksinin oluşmamasını şöyle değerlendiriyor Barkan: "Bu konuda bir çalışmanın olduğunu biliyorum. Yapılan sıralama aslında eleme için, sonuçlarıyla bir kitleyi etkilemek için. Yayınlar bunun kriterlerinden biri. Öğretim üyesi ve öğrenciler için bir ölçeklendirme yapıp cazibenizi belgelendirmek istiyorsanız uluslararası sıralamaya girmek zorundasınız. Türkiye bunu yapacak imkana sahip."
İstihdam kaygısı yok
Mezunların yüzde 80'den fazlasıyla kontak halinde olduklarını belirten Prof. Dr. Barkan, "Öğrencilerimizin önemli bir kısmı mezun olmadan alanlarında bir üretim sürecine girme şansına sahip. Bu konuda ayrıcalıklı bir özelliğimiz var. Bizi var eden Yaşar Grubu, DYO, Pınar başarılı öğrencilerimizle mezun olmadan staj ilişkilerinde çalışır. Bunun dışında ilgili sektörlere önemli katkılarımız olduğunu biliyoruz. İstihdamla ilgili bir kaygı yaşamıyoruz. Bunun nedeni, her yıl sektörle ilgili sistematik olarak araştırma yapmamız" dedi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.