İş yerlerinde enerji, hammadde, sarf malzemeleri ve lojistik gibi harcamalar kolayca hesaplanan maliyetler arasında yer almaktadır. Öte yandan insan kaynakları kritik bir maliyet unsurudur. Çalışan elemanlar verimlilik, deneyim ve motivasyona bağlı olarak birbirlerinden farklı bir performans göstermektedir. Öyle ki, insan kaynakları bir şirkete rekabet gücü kazandırabileceği gibi, iyi yönetilmezse, zarar etmesine de sebep olabilmektedir.
İş hayatı insanlara odaklıdır. Bir şirketin başarılı olabilmesi, o şirkette çalışan elemanların başarılı olmalarına bağlıdır. Bu nedenlerle iş yerlerinde elemanlar yeteneklerine en uygun olan ve yüksek katma değer yaratan işlerde çalıştırılmalıdır. Bir elemanın hangi görevde çalışacağına karar vermeden önce bir süre değişik işlerde çalıştırılması, yeteneklerinin ve başarılı olduğu alanların belirlenmesi yararlı olmaktadır.
Kendini Geliştiremeyen Bir Eleman
Şirketler çalıştıracakları elemanları doğal olarak kendi kriterlerine göre seçmektedir. Oysa iş arayan elemanların da çalışacakları şirketleri seçerken bir takım ön koşulları olmalıdır. Bu ön koşullar arasında çalışan elemanların kendilerini geliştirebilecekleri bir şirket arayışı yer almalıdır. Eğer bir kimse iş başvurusunda bulunduğu bir şirkette kendini geliştirecek bir ortam görmüyorsa çalışmak için o şirketi seçmemelidir. Kendini geliştiremeyen bir kimse çalıştığı şirkette başarılı olamamakta ve üst görevlere de gelememektedir.
Ayrıca peşin hükümlerle ve ön yargılarla başarılı bir şirket yönetimi gerçekleşememektedir. Peşin hüküm ve ön yargı müşteri memnuniyetini, esnek ve katılımcı yönetimi olumsuz yönde etkilemektedir. Oysa esnek ve katılımcı yönetim sistemi çalışan elemanların iş yapma ve kendi başlarına karar verme yeteneklerini artırmaktadır.
Küresel rekabet ortamında ülkeler çeşitli zorluklarla karşılaşmaktadır. Bir ülkede sanayi ve tarım kesiminde rekabet gücünün azalması potansiyel bir kriz belirtisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Rekabet gücü azaldıkça ithalat artmakta ve dış ödemeler dengesi açık vermektedir. Ayrıca ithalat artıkça işsizlik de artmaktadır. Kriz dönemlerinde gelecek kaygısı insanları tasarruf yapmaya ve harcamaları kısmaya zorlamaktadır. Bunun sonucunda sosyal yaşam kalitesi de ister istemez düşmektedir. Bu konu küresel bir sorun olarak önemini sürdürmektedir.
Bir şirketin bugünkü durumunun kalıcı olacağını düşünmek yanıltıcı olmaktadır. Şirketlerin performans grafikleri her an değişebilmektedir. Bu nedenle bir şirketin rekabet gücünün sık sık gözden geçirilmesi ve önlemler alınması zorunlu olmaktadır. Ayrıca aynı iş kolunda çalışan başarılı şirketlerle performans kıyaslamaları da yapılmalıdır.
Başarı Nasıl Ölçülmeli?
Hiçbir şirket kendi performansını ve başarısını sadece kendi verileriyle ölçmemelidir. Bu sağlıklı bir gösterge olmamaktadır. Bir başka deyişle bir şirketin performansı artıyor olabilir. Ancak bu durum tek başına bir şey ifade etmemektedir. Eğer aynı iş kolunda çalışan öteki şirketlerin performans artış değerleri bizim şirketimizden daha yüksek oranlarda gerçekleşiyorsa, bizim şirketimiz geriye gidiyor demektir. Bir başka deyişle, iş dünyasında göz doldurucu başarılara ulaşmak gün geçtikçe zorlaşmaktadır.