Denizciliğin temel koşulu saygı ve yardımlaşmadır.
Maviliklerde bencillik ve görgüsüzlük karada olduğundan çok daha fazla rahatsızlık verir. Yaz sezonu ile birlikte küçüklü büyüklü binlerce tekne adeta kış rehavetine meydan okur gibi keyifle maviliklerde salınıyor.
Bu durum elbette memnuniyet veriyor lakin önemli bir gerçeği de göz ardı etmemek gerekiyor. İstisnaları hariç gerçek anlamda denizci olmayı henüz başaramamış bir ülkeyiz. Koç Topluluğu Şeref Başkanı Sayın Rahmi M. Koç'un öncülüğünde kurulan TURMEPA gibi saygın sivil toplum kuruluşları toplumsal bilinçlenmeyi sağlamak için önemli çalışmalara imza atıyor elbette.
spor kulüpleri ve üniversiteler
Onları önemsiyor ve yürekten destekliyorum.
Aynı şekilde birçok üniversitemizde ve spor kulübünde yelken sporu başarılı şekilde yapılıyor.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın bu çerçevede sürdürdüğü sosyal faaliyetlerin de altını çizmek gerekiyor. Bütün bunlar fevkalade önemli. Üç tarafı denizlerle çevrili olan, coğrafi konumu gereği çok sayıda göl ve akarsuyu bulunan Türkiye, bu zenginliğinden yararlanamıyor maalesef. Bunu da vurgulamak lazım. Yurtdışı seyahatlerimde nerede bir tekne görsem hemen oraya koşuyorum. Yabancıların sadece kıyı kentlerinde değil göl ve nehirlerinde bile denizcilik adına oluşturdukları yaygın kültür insanı imrendiriyor. Mayıs ayında gerçekleştirdiğim Köln ve Frankfurt seyahatlerimde deyim yerinde ise hayran olduğum iki kare objektifime yansıdı.
ALMANYA'DAN ÖRNEKLER
İlki Köln'den geçerek Hollanda'da denize bağlanan Ren Nehri'nde, kentin ortasında oluşturulmuş marinaydı. Dakikalarca inceledim. O kadar temiz, titiz ve özenli oluşturulmuş ki saygı duymamak elde değil. Maalesef kıyılarımızın birçok noktasında güzelim yelkenlileri balıkçı barınaklarının insafına terk etmek mecburiyetinde kalıyoruz. Bu gerçeği yakından bilen bir kişi olarak Köln'de gördüğüm manzara karşısında üzülmedim desem yalan olur. Bu örneğin denizcilik adabıyla ne ilgisi var diye düşünebilirsiniz.
Açıklayayım... İster kendinizin olsun isterse konuk olarak davet edilin tekneye adım atmanın ilk şartı günlük ayakkabılarınızı çıkarmaktır. Hele tabanı renkli ve leke bırakabilecek ayakkabı giymişseniz pasarellanın başına gelince onlardan kurtulmanız gerekir. Köln'deki bağlama yerinde gördüğüm tekne sahipleri o hassasiyeti özenle sergiliyordu.
İşte denizciliğin ilk görgü kuralı budur. Halk deyişiyle pata küte tekneye çıkılmaz. Unutmayın ki bu kurala siz dikkat etmezseniz konuklarınız da es geçer.
İkaz etmek ayıp değil... Almanya'dan sizlerle paylaşacağım diğer örnek Frankfurt'ta Main Nehri kıyısında objektifime takıldı... Sabahın erken bir vakti olmasına rağmen gençler pek çok noktada kanolarını suya indiriyordu... Akarsularımızın halini düşününce hayıflandım doğrusu. İstisnasız her biri pontonların üstüne ayakkabıları ile değil dalgıçların bildiği ifadeyle kauçuk pabuçlarla çıkmıştı. Vurgulamaya çalıştığım denizcilik kültürü işte böyle bir şey. Fazla söze gerek yok.
YARAR I BİR ÇALIŞMA
İskandinav deniz kültürü de son derece önemlidir.
Yaşamının 35 yılını Danimarka'da geçiren ve birçok denizi dümen suyunda bırakan Tayfun Erkul'dan dinlediğim zaman açıkçası özeniyorum. Ülkemizin de müthiş bir deniz ve iç su potansiyeli var. Dilerim değerini anlarız... Danimarka'da konvansiyonel marin dergilerinin yanı sıra çizgi roman kıvamında satılan ve temel denizcilik bilgilerini içeren yayınlar da oldukça yaygın. İçerikleri kolayca anlaşılıyor.
Bu durum insana gel de denizci olma dedirtiyor.
ABD'de marin yayınlar konusunda adeta cennet. Öte yandan Türkiye'de de güzel gelişmeler oluyor. Örneğin geçtiğimiz haftalarda West Marina İstanbul tarafından faydalı bir çalışma yapıldı. Hem çocuklar hem de yetişkinler için çok güzel bir mini kitap yayınlandı.
Denizcilik bağlarından acil durumlara, temel rüzgar bilgilerinden teknede dengeye uzanan önemli bilgiler içeriyor. İlgi duyanlar (www.westistanbulmarina.com) adresinden edinebilir. Tavsiye ediyorum ve emeği geçenleri kutluyorum. Müsaadenizle konuyu toparlayayım...
Lütfen marinalarda veya alargada müzik dinlerken çevrenizi dikkate alın. Ses düzeyini rahatsızlık verici ölçüde açmayın. Demir atarken çevrenizdeki tekneleri de düşünün. Ayrıca bir kulağınız mutlaka telsizde olsun. Yakınlarınızda başka tekne varsa konuşurken ses tonunuza dahi dikkat edin. Siz sohbet ederken başkaları rahatsız olmasın. Konuk olduğunuz teknelerdeki kurallara da titizlikle uyun. Aksi halde teknede oluşacak karışıklık hem çekilmez olur hem de ciddi tehlikeler yaratabilir.
