HAKAN KAPTAN'IN SEYİR DEFTERİ - HAKAN ATİS
Yelken yapmak dışarıdan göründüğü kadar kolay değildir. Özen, dikkat ve sabır ister. Yelkenler rüzgarı yani havayı döndürür.
Teknelerin sualtı formu, salma ve dümen palası gibi diğer parçaları da suyu döndürür. Her iki akışkan da döndüğünde sonuç hareket olur. Rüzgarın yelkenlerle ve suyun da su altındaki parçalar yardımıyla döndürülmesi ve ortaya çıkan kuvvetlerin dengelenmesi yelkenciliğin temelidir. Yelkencilik açılarla kertelerin ilişkisinin önemli olduğu bir geometri sporudur. Rüzgarı göremezsiniz ancak teknenize yaptığı açıyı sürekli kestirmek zorundasınız.
45 derecelik açı orsa, 50 derece dar apaz, 90 derece apaz, 120- 170 derece geniş apaz ve 170-180 derece ise pupa seyri olarak adlandırılır.
İŞARETLERİN ÖNEMİ
Rüzgarı görmesek de her yanımız onun yönünü gösteren birçok işaretle doludur. Bunların en bilineni rüzgar yönünde hareket eden, yani rüzgarı arkadan alan dalgalardır. Diğer rüzgar göstergeleri arasında demirli tekneler ve rüzgar gülleri sayılabilir. Bunlar rüzgara dönüktür. Ayrıca bayraklar, bacalardan çıkan dumanlar ve bulutlar rüzgarın yönünü gösterir.
Ancak bunlar rüzgar yönünde hareket eder. Günümüzde teknelerde direk tepesinde bulunan rüzgar gülleri ve elektronik aygıtlarda denizcilere kolaylık sağlamaktadır.
Öte yandan radyo ve televizyonlarda yayınlanan hava raporları da önemli bir kaynaktır. Lakin doğanın hareketliliği ve değişkenliği her zaman dikkate alınmalı ve sadece bu raporlarla yetinilmemelidir.
Usta denizcilerin bazıları seyirlerden önce saçlarını uzatır. Denize açılmadan önce de kısacık kestirir ve rüzgarı enselerinde hissederek yön tayininde bulunur. Başka yöntemler uygulayanlarda var.
TEKNELERİN DİLİ
Yaygın yöntemlerden biri de dümen veya yeke tutarken teknenin yatmasından rüzgarın şiddetinin kestirilebilmesidir. Maviliklerde kuğu misali salınan yelkenlilerde rüzgarın nimetlerinden sonuna kadar yararlanılır.
Rüzgarı okuma yeteneği ise zamanla kazanılır ve oldukça sabır ister. Ustalaşmış bir çok denizci, rüzgarın armada ve yelkenlerde çıkardığı ıslığı ve sesi dinler. Trimi iyi yapılmamış bir yelken rüzgarda adeta bayrak gibi sallanır. Deneyimli kaptanlar sesleri dinleyerek dahi trimin doğru olup olmadığını anlayabilir. Rüzgara karşı yelken yapılabilmesinin sırrı şudur: Rüzgar yelkenle karşılaştığında bölünür.
Bir kısmı "rüzgarüstü" ön taraftan, bir kısmı da "rüzgaraltı" alt taraftan akıp geçer. Bu dinamik sürecin kendi içinde özen gösterilmesi gereken başka evreleri de var elbette.
BİLGİ KAYNAĞINA ULAŞMAK İÇİN
Sözün özü yelkencilik sadece bir yazıyla anlatılabilecek kadar kolay değildir. Uzun yıllar ve değişik meteorolojik koşullarda seyir tecrübesi gerektirir. Ustalardan yaşadıklarını dinlemek ve bol bol konuyla ilgili kitapları okumak önerebileceğim bir diğer husus. Denniz Conner ve Michael Levitt tarafından kaleme alınan Yelken Seyri isimli kitabı da öneriyorum.
Yazımda oldukça yararlandım. Bizlere ulaşmasında emeği geçenlere teşekkürlerimi sunuyorum. Sevgili deniz dostları, pruvalarınız neta, rüzgarlar kolayınıza olsun.
