‘Edebiyat yarışması hayatımı değiştirdi’

Bir edebiyat yarışmasını kazanınca yazmaya başlayan Ece Altınkaya’nın üç kitabı var

NİHAN YARKENT İNCE

Bu dünyanın en güzel duygusudur aşk. Uğruna çekilen acılar, uğruna yaşanan mutluluklardır onu çekici kılan. Öyle bir şeydir ki aşk, mezara kadar size eşlik eder, hatta ötesine. Aşkı yazmak bence dünyanın en zor işidir.
BİRÇOK HAYRANI VAR
Değil diyorsanız, hadi yazın o zaman derim. Ne kadar aşkı yazan çok olursa dünya o kadar güzel olur. İzmirli Ece Altınkaya, işte bunu yapan bir isim.
Gülperi ve Ateş'in aşklarını tam üç kitaplık bir seride topladı.
İzmir Kitap Fuarı'nda buluştuk. Sevgili Ece'yi röportaj yaptığım diğer yazarlardan ayıran çok önemli bir özelliği var. Onunla birlikte büyüdük, çocukluk arkadaşım, dostum. Şimdi o aşkın yeni fenomeni. Aşkı yazma işine ilk olarak forumlarda başladı, ardından kağıda döktü. İki çocuk annesi ve eşini deli gibi seven bir kadının kaleminden çıkan şiir tadındaki aşk kokan kitaplar, kadınlar kadar erkek okurların da dikkatini çekti. Üç kitap öyle bir ilgi gördü ki Ece Altınkaya'nın pop star gibi fanları oluştu. Biz de İzmir Kitap Fuarı'ndaki imza gününde buluştuk. Serinin dördüncü kitabı da yolda. 1990'lı yıllarda hani internetin, cep telefonun, özel televizyonların piyasaya henüz yeni yeni çıktığı dönemde başlayan hikayeyi ve aşkı konuştuk.
ÜRETME İHTİYACI
Sevgili Ece, üç kitap. Ben hangi ara nasıl yazdığını biliyorum ama okurlar için soralım. İlk kitap Gençlik Hatırası. Nasıl oldu bu iş?
Seni yazmaya iten neydi?
Biliyorsun, edebiyata hep düşkündüm. Ufak tefek şeyler yazıyordum ama onlar hep şiir tadındaydı. Kaleme sarılmam ise 7 yıl önceye dayanıyor.
Evlenmiştim ve oğlum dünyaya gelmişti. Ben uzun süre iş hayatındaydım ama bebeğim için evde kalmayı tercih etmiştim.
Üç yaşına girdiği dönemde ben de içimde bir şeyler üretme ihtiyacı hissediyordum.
İlk kitabımın doğum sancısı böyle başladı.
Peki Gençlik Hatırası'nın doğumu nasıl oldu?
Gülperi ve Ateş'in aşk hikayesinin bölümlerini yazıyordum ve bunları başkalarıyla paylaşmak istedim. Bir gün internette dolaşırken bir edebiyat forumuyla karşılaştım.
Forumun ana menüsünde "Yazdığınız hikayeyle yarışmamıza katılmak istermisiniz?" diye yazıyordu. Yazdığım hikayeyi bir arkadaşımın da beni desteklemesiyle o foruma yolladım. Heyecanlı bekleyişin ardından forumun editöründen maili aldım. Hikayem yarışma için kabul edilmişti. Daha sonra yapılan değerlendirmeler sonucunda kitabım birinci seçilip yayımlanmaya hak kazandı.
BİR SERİ ROMAN
Diğer iki romanın isimleri neler?
Bunlar birbirini tamamlayan bir seri; Hatıralar serisi. İlk kitap Gençlik Hatırası, sonra Acıtan Peri Masalları geliyor.
Yeni çıkan kitapsa, Yalan Gerçek Aşk-Kış. Aslında seri üç kitaptan oluşacaktı ancak son kitap biraz uzun olduğu için onu ikiye bölmek zorunda kaldım.
Son kitabın kalan kısmına da Yalan Gerçek Aşk -Yaz adını verdim.
Neyi anlatıyor bu seri?
Serinin konusu bir kadının hikayesi diyebilirim. Kitapta, doksanların sonundan günümüze uzanan, kahramanları Gülperi ve Ateş olan ve imkansıza yakın bir aşkı anlatıyorum. Gülperi adındaki genç kızın hayat içinde kendini bulma ve kadın olarak bu hayatta var olma çabasını anlattığım bir hikaye.
Ana konuyu imkansıza yakın bir aşk diye tarif ettin, sence imkansız aşk var mı?
Tabiki var. Aşık Veysel'in dediği gibi seversin kavuşamazsın; aşk olur. Eğer bir aşk varsa mutlaka içinde bir takım imkansızlıklar da vardır.
İZMİR'DE AŞK BAŞKA
Gençlik Hatırası İzmir'de başlayıp İstanbul'da devam ediyor. Neden İzmir?
Aşk İzmir'de ayrı yaşanıyor. Bunu sadece ben söylemiyorum, zamanında Victor Hugo bile böyle söylemiş.
Erkek okurların da gelen tepkiler nasıl?
Aşk konusu da tabiki ilk kadınların ilgi alanına giriyor. Ancak şunu diyebilirim ben erkek okurları olan da bir yazarım ve bunu çok mutlu ediyor.
Özellikle yurtdışından birçok erkek okurumun güzel yorumlarını alıyorum.

ÇOCUKLARI YATIRINCA YAZDIM

Sizin aşkınızın iki de meyvesi var. Dünyanın en zor işidir annelik. Sen bu zorluğa karşın hayatına 3 roman sığdırdın, bir sonraki de yolda. Nasıl zaman buluyorsun?
Haklısın çocuklarla ilgilenmek zaten apayrı bir iş. 24 saat ve hiç tatili olmayan karşılıksız bir olgu. O yüzden yazmayı tutkuyla sevmeyen biri bunu yapamazdı diye düşünüyorum. Çocuklar yatınca sabahladığım da oluyor, gün doğmadan kalkıp bilgisayar başına geçtiğim de oluyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.