Narin sanat: Jiu-jitsu

TRENDYSPOR/ OGÜN ÖZDEMİR

Jiu-jitsu dövüş sporlarının arasında gösterilse de hiçbir kırmızı çizgisi olmaması nedeniyle onlardan ayrılan bir savunma sanatıdır. Bugün sizlere bu değişik sporu tanıtacağım.
Jiu-Jitsu özellikle rakibi yakalama ve yerde mücadeleye odaklanan bir savaş sanatı, spor ve kişisel korunma yoludur. Jiu Jitsu anlam olarak 'narin sanat' (arte suave) manasına gelir.
Silah kullanılmadan yapılan savunma sporları arasındadır.
Jiu jitsu güç ile tekniklerin birleştirilerek uygulanan bir savunma yöntemidir.
Bir hedefe ulaşabilmek için sistemli, bilinçli teknik ve kuralların uygulanmasıdır.
A.Yoshitoki, jiu-jitsu için önemli olanın aşırı insan gücü değil, hareketlerin hızlı bir şekilde yapılması gerektiğini vurgulamıştır.
Yani az güç kullanarak hareketleri doğru bir şekilde uygulamaktır.
TEKNİK İLE
Jiu-jitsu savunma sanatının amacı rakibin vücudundaki yetersiz noktalara vuruşlar yaparak bertaraf etmek ve oluşabilecek tehlikeli olayları engellemektir.
Bunun için de teknik, kural ve yöntemleri hızlı ve usta bir biçimde sergilemek gerekir. Jiu-jitsu'nun kuralları diğer savunma sporlarında olduğu gibi kırmızı çizgiler ile çizilmiş kuralları yoktur. Bu durum jiu jitsu savunma alanında önemli bir yere sahip olduğunu, tümüyle spor veya müsabaka gibi alanlarda olmadığını gösterir. Yani jiu jitsu savunmada atak yapma ve kendini koruma gibi fonksiyonlardadır. Jiu jitsu, narin, hafif bir şekilde yapılan sanat tanımından yola çıkarsak insan vücudunun fiziksel yapısı doğrultusunda kaldıraç gücünün kuvvetlendirilmesi gibi ilkeleri bünyesinde barındırır.
Jiu jitsu savaş olaylarında, tehlikeli bir durum karşısında kişinin soğuk kanlı olmasını sağlayarak seçeceği teknikleri başarı ile gerçekleştirmesine imkan sağlar. Kendini korumanın vereceği güven ile daha rasyonel bakış açısını getirir.
Jiu jitsu metodunu ve felsefesini iyi öğrenen bir kişi müsabakalarda ve sorun karşısında başarı kolaylıkla kazanacaktır.
YUNANİSTAN VE ÇİN
Jiu-jitsu'nun ne zaman veya tam olarak nereden çıktığını söylemek çok güçtür. Birçok tarihçinin çabalarına ve Hindistan'daki Budist rahipleri işaret eden delillere rağmen savunma sanatının temel taşları Yunanistan, Çin ve Japonya'ya kadar gider.
Dolayısıyla jiu-jitsu'nun kaynağı bir kişiye, bir gruba ya da bir zaman dilimine atfedilemez.
Çünkü jiu-jitsu farklı tarihsel zamanlarda ve çeşitli kültürlerde sezgisel olarak ortaya çıkmış ve son olarak Brezilya'da geliştirilmiş bir savunma sanatıdır.
BAŞARILI ÖRNEKLER
Mitsuyo Maeda bu spor dalını geliştirirken, hocasının jiu-jitsu'ya kattığı yenilikleri kullandığı gibi bireysel savunma ve yerde dövüş tekniklerini de bu spora dahil etti. Count Koma ismiyle meşhur olan Maeda, jiu-jitsu'yu farklı kültürlere yaymak amacıyla yurt dışına gitti. Amerika ve Avrupa dahil olmak üzere birçok ülkeye seyahat ettikten sonra 1914'te Brezilya'nın kuzey eyaleti Belem do Para'ya yerleşen Maeda, bu bölgede bir Japon kolonisinin kurulmasına yardım etti. Maeda, burada hayatını kazanmak ve Japon kültürünü yaymak için dövüş becerilerini göstermek amacıyla gösteriler yapmaya başladı.
Brezilyalı Carlos Gracie jiu-jitsu'nun birinin hayatına getirebileceği akıl almaz yararları çok iyi biliyordu.
Ayrıca bu sanatın Brezilya'da milli bir spor olarak büyüyebilmesi için bir okula ihtiyaç olduğunun da bilincindeydi. Böyle devasa bir projenin tek başına yapılmasının imkansız olduğunun farkında olan Carlos, kardeşlerine jiu-jitsu öğretmeye başladı.
Böylece ilk Gracie Brezilya jiu-jitsu okulu 1925 yılında Rio de Janeiro'da kuruldu.