‘Gözümle değil kalbimle fotoğraf çekiyorum’

Savaşın ortasında doğan ve mülteci olarak ülkesini terk eden Lam Duc Hien, “Onları uzun uzun dinliyorum, kaydediyorum, kaydettiklerimi içime sindirene kadar dinliyorum. Ondan sonra ‘şurada bir fotoğraf çekebilir miyim?’ diye çağırıp bir ya da iki kare çekiyorum, onları yormadan, üzmeden” diye konuştu

NİHAN YARKENT İNCE

Ünlü Fransız Fotoğrafçı Lam Duc Hien, hayatını savaşların içinde geçirdi.
İki kez ölümden döndü.
Kadrajında acılar olan Hien'in ikinci kez ölümden döndüğü Irak'taki olayda 50 kişi hayatını kaybetti.
Bunun üzerine içinde yaşadığı korkuyu yenmek için terapi yolunu seçti. En güzel terapinin ise doğduğu topraklar olduğuna karar verdi. Nehirlerin Anası olarak anılan Mekong Nehri'nin kıyısında yer alan Laos'un başkenti Pakse'ye döndü. Tam 10 yıl boyunca, 6 ülkeden geçen 4 bin 300 kilometrelik Mekong Nehri'ni baştan aşağıyla tüm habitatıyla fotoğrafladı.
Ortaya çıkan eserler ise "Nehirlerin Anası-Mekong" adıyla İzmir Fransız Kültür Merkezi'nde sergilenmeye başladı. Dünyanın en saygın fotoğraf ödülleri olan Word Press Photo ve Leica ödüllü Hien ile sergide buluştuk ve Mekong ile başlayan terapi sürecinin nereye ulaşacağını konuştuk. Hien, yine savaş bölgelerine dönecek ve 25 yıl önce fotoğrafladığı insanların izini sürecek.
Amacı savaşın bu insanlar üzerinde bıraktığı derin izleri herkese yeniden göstermek.


Mekong kıyısında doğup Fransa'ya uzanan yolculuğunuzun hikayesi nedir?
Mekong kıyısında yer alan Pakse'de doğdum. 5 yaşımda büyükannem ve büyükbabamların yanında yaşamaya başladım ve 12 yaşına geldiğimde, koloni savaşlarıyla kasıp kavrulan ülkemden kaçmak zorunda kaldım. Mekong nehrinin bir tekneyle geceleyin geçerek yeni bir hayata yolculuğum başladı.
MESLEKTE 30 YIL
Fotoğraf ile tanışmanız nasıl oldu?
Mülteci kamplarında geçen iki yılın ardından 1977 yılında gerçek bir öğrenme arzusu ile Fransa'ya gittim ve plastik sanat dalında güzel sanatlar diplomasını aldım.
Kişisel projelerimin dışında basın ya da STK'ların istekleri doğrultusunda dünyanın dört bir yanında, duyarlı ve toplumsal olaylara adanmış bir biçimde fotoğraf çalışmalarına başladım. Romanya, Rusya, Bosna, Çeçenistan, Ruanda, Güney Sudan ve bilhassa 25 yıldan bu yana tümünü arşınladım Irak'ta, savaşların insanlar üzerindeki etkilerine tanıklık ettim. Meslekte 30 yılım doldu.
Fotoğrafları çekerken insanlarla nasıl iletişim kuruyorsunuz?
Ben bir savaş ülkesinde doğdum ve çocukluğumu bir savaş ülkesinde geçirdim, mülteci olarak ülkeyi terk ettim. Bu duyguları çok iyi biliyorum, anlıyorum ve onlarla da bu yüzden iyi anlaşabildiğimi düşünüyorum.
Zaten herhangi birinin fotoğrafını çekmek istediğimde, önce onlarla bir süre vakit geçiriyorum ve sohbet ediyorum. Fotoğraflarımı kadrajdan bakarak ya da gözlerimle çekmiyorum. Bu kareler ortaya kulaklarımla, duygularımla ve kalbimle çıkıyor. Onları uzun uzun dinliyorum, kaydediyorum, kaydettiklerimi içime sindirene kadar tekrar tekrar dinliyorum.
Ondan sonra şurada bir fotoğraf çekebilir miyim diye çağırıp bir ya da iki kare çekiyorum, onları yormadan, üzmeden.

SAVAŞIN ORTASINDA
Mekong Nehri projesi nasıl doğdu?
Savaş zamanlarında çalıştığım ülkelerde şartlar gerçekten çok zordu. Fotoğrafçılığa ilk Irak'ta başladım.
İki kez ölümün eşiğinden döndüm. İkinci seferde birkaç dakika ile kurtuldum. Bir yerde çay içiyordum, kalktıktan sonra bir saldırı oldu ve maalesef 50 kişi öldü. O yere geri döndüğümde bana servis yapan garsonun bacaklarının koptuğunu öğrendim. Kendime iki sefer şanstır ama bunun bir üçüncüsü olmaz dedim. İlk kez gerçekten korktum. O güne kadar yaptığım hiçbir işte korkmamıştım çünkü korkarsam bir daha o yolculuğa çıkmazdım. O olaydan sonra bu tehlikeleri işleri bırakacağım dedim ve bir terapi niteliği taşıyan Mekong'a geri döndüm. Mekong kelime anlamıyla nehirlerin anası demek ve orası beni her gittiğimde iyileştiriyor.
İzmir Fransız Kültür Merkezi'ndeki serginin gördüğü ilgiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Savaşlarda yan yana olduğum Türk fotoğrafçılar oldu. Basın fotoğrafçıları olarak hepimiz aynı şekilde çalışıyoruz. Amacımız tamamen objektif bir şekilde o duyguları ifade edebilmek.
Türkiye'de İstanbul, Ankara ve İzmir'de Fransız Kültür Merkezi'nin ev sahipliğinde eş zamanlı sergi açtık. İzmir'deki sergimizin konusu da Nehirlerin Anası-Mekong.
Büyük ilgi gördü, bu beni çok mutlu etti. Mekong'un güzelliğini benimle paylaştıkları için tüm sergi ziyaretçilerine teşekkür ederim.


4 BİN 300 KM, 6 ÜLKE VE MİLYONLARCA HAYAT
Mekong Nehri'ni efsanevi kılan özellikler nedir?
Qinghai'nin 5 bin metre yüksekliğindeki Himalaya dağlarından doğan Mekong, Tibet ve Yunna tepelerini aşar ve burada -çalkantılı nehir- anlamına gelen Lancang adını alır. Yolunun yarısında, Altın Üçgen denilen Çin, Birmanya ve Laos sınırını çizer. Ardından Tayland'a geçerek Mae Nam Kong - tüm suların anası- adını alır ve kendini Laos'un boğucu ormanlarına bırakır. Ardından verimli Kamboçya topraklarına, ardından Vietnam'a ulaşır.
Burada da Dokuz Ejderha- adını alarak 9 ana kola ayrılır. Pirinç tarlaları boyunca süzülür ve Çin Denizi'ne dökülür. 6 ülkeden geçiyor ve tam 4 bin 300 kilometre uzunluğundadır. Bambaşka bir hayat sunar. İşte fotoğraflarda bu hayatları anlatıyorum.
25 YIL ÖNCE TANIŞTIĞI İNSANLARI BULACAK
Yeni hedefiniz nedir?
Mekong'taki 10 yılın ardından tekrar Irak'a geri döndüm ve kendimi tüm travmalarımdan arınmış hissediyordum. Geçen hafta da Irak'taydım. Gitme sebebim 25 yıl önce fotoğraflarını çektiğim insanları bulmaktı, birçoğunu bulabildim. Şuan yazdığım kitaptaki amacım 25 yıl önceki bu insanların şimdiki halini göstermek ve bakışlarındaki değişimi yansıtabilmek.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.