‘Sineklerin içinde ameliyat yaptık’

Yeryüzü Doktorları ile Kakuma Mülteci Kampı’na giden Dr. Esra Saygılı, “Klimaların çalışmadığı, sinek dolu ameliyathanede, masada karışık duran ameliyat malzemelerine baktım ve nasıl yapacağıma dair düşündüm. Mecburduk, yaptık ve ilginçtir hiçbir sorun yaşamadık” dedi

Bazen durup baktığınızda kendi yaşantınız size ne kadar rutin ve sıkıcı geliyor değil mi? Sabah erkenden kalkıp işe gidiyorsunuz.
Haftanın 6 günü çalışıyorsunuz.
Okula götürmeniz gereken çocuklarınız, temizlemeniz gereken bir ev ve bakımıyla ilgilenmeniz gereken bir arabanız var.
Hastaneye gidip rutin kontrollerinizi yaptırmak istiyorsunuz ama sıra beklemeye tahammülünüz yok. Zaten tatile de çıkamadınız. Hep aynı şeyleri yapmaktan sıkıldınız. İş yerinde ego savaşları, kim önce geldi kim daha iyi yaptı... vs.vs...
Çok mutsuzsunuz. Şimdi gözlerinizi kapatın ve bunların hiçbirinin olmadığını düşünün. Neredesiniz? Beyaz kumlar üzerinde, palmiye ağaçlarının altında güneş ruhunuzu ısıtıyor...
Çünkü kimse, böyle bir durumda gözlerini kapatıp Afrika'nın en ücra köşesindeki bir mülteci kampında olduğunu hayal etmez. Bir evin gölgesinde, bir şiltenin üzerinde ailecek yaşam mücadelesi verdiğini düşlemez. Doktora gitmenin, bir evi temizlemenin, çocuğunu okula göndermenin hatta temiz bir suyla banyo yapmanın aslında ne kadar büyük bir lüks olduğunu çoğu kez tahmin bile edemeyiz.
1 HAFTADA 21 AMELİYAT
Bornova Türkan Özilhan Devlet Hastanesi'nin Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Esra Saygılı, Yeryüzü Doktorları ekibine katılarak Kenya'nın Kuzeyinde, Nairobi'den 720 km uzaklıktaki Turkana eyaletine gitti. Yıllardır uzman doktor yüzü görmeyen insanların dünyasına bir haftalığına konuk oldu. Türkiye'den giden 25 doktor ile birlikte yemeden, içmeden hatta uyumadan çalıştılar. Çünkü orada egolar, mutsuzluklar, memnuniyetsizlikler ve hatta stres, gerçek acı karşısında sinmişti.
İnsanlar yaşadıkları acılara rağmen gülümsüyorlardı. Yapılan yardımlar karşısında minnettarlardı. Belki bir bebek doğamadığı, bir anne doğuramadığı için ölmeyecekti... Gün, birlik olma, gün insanlığı hatırlama günüydü... Op. Dr. Esra Saygılı 'TİKA, yeryüzü doktorları ve diğer gönüllü sivil toplum kuruluşlarının işbirliği ile düzenlenen 'Kakuma Sağlık Haftası'nda altısı acil sezaryen olmak üzere 21 ameliyat ve günde 80 poliklinik muayenesi yaptı. Op. Dr. Saygılı ile yaşadığı bu eşsiz insanlık deneyimini konuştuk.


Kakuma'ya gidişiniz nasıl oldu?
Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı ya da kısaca TİKA, yurt dışı ofisleri aracılığıyla Türkiye'nin dış yardımlarını organize eden bir kurum. İçerdiği kurumlardan biri de Yeryüzü Doktorları...
Ben de Yeryüzü Doktorları ekibi gönüllüsü olarak o ekipteydim. Kakuma'ya bu şekilde gittim. Bu benim ilk projemdi.
Hazırlık olarak ne yaptınız?
İlk önce seyahat sağlığına gidiyorsunuz.
Size uluslararası geçerli aşı belgesi veriyorlar. Afrika koşulları zor ve salgın hastalıklar çok fazla olduğu için yanımıza dezenfektan malzemeler aldık. Sinek ilaçları vs. önemliydi.
SICAK SU İÇİN 1 SAAT
Bir gününüz nasıl geçiyordu?

Oraya gittikten sonra çok yoğun bir temponun içine giriyorsunuz. Birleşmiş Milletler Mülteci Ajansı'nın kampında kalıyorsunuz. Akşam 10 ile sabah 6 arası sıcak suyunuz olmuyor. Sabah 6 gibi uyanıyoruz, duş alıp hazırlanıyoruz. 7'de kahvaltıya gidiyoruz. Kahvaltı yaptıktan sonra 2 tane farklı hastaneye dağılıp başlıyoruz çalışmaya. Hastanede hem poliklinik yaptım hem de hastaları ameliyat ettim. İki hizmeti beraber yürüttüm.
Sabah 8'den akşam 9'a kadar yaklaşık günde 12-13 saatlik bir çalışma tempomuz vardı. Sonra akşam yemeğini yiyorduk ve sıcak suya 1 saat kalıyordu. Ertesi gün de aynı tempoyla devam ediyorduk.
Ama kendimi hiç yorgun hissetmedim.
BÜYÜK BİR ŞANS
Ne gibi zorluklar yaşadınız?

Hava çok sıcaktı, 30-35 dereceydi.
Tek bir ameliyatta sular seller gibi terliyorduk.
Ameliyathanede klimalar düzgün çalışmıyor, her yer sinek kaynıyordu.
Ellerindeki ameliyat malzemelerine baktığımda nasıl yapacağıma dair düşündüm.
Çünkü karışık bir şekilde bir sürü malzemesi koca bir tepsinin içerisinde size veriliyor ve ameliyatı malzemeleri buradan seçip yapmanız gerekiyor.
Bizim ülkemizde her ameliyatın farklı seti gerekli olan malzemeleriyle birlikte hazır ediliyor. Ancak Türkiye'de bu şartlarda ameliyat yapamam diyeceğiniz ameliyatları gayet güzel bir şekilde yapıyorsunuz.
Sorun çıkmadı mı peki?
Çok ilginç bir şekilde hastayla ilgili sorun çıkmıyor. Koter çalışmıyor ama hastanın da kanaması olmuyor. Hastanın şartları, ameliyathanenin şartları, yattıkları yerdeki şartlar, beslenmesi, bütün şartlar olumsuz ama hastalarımız çok iyi. Hiç bir hastamda sorun çıkmadı bu büyük bir şanstı.
DAYANIŞMA ORTAMI
Neler öğrendiniz bu deneyimden?

Orada aldığım acil sezaryenler burada bile beni yoracak sezaryenlerdi. Ama gördüm ki Afrika'da ve zor şartlar altında bile başardık. Hastaların ve bebeklerin hepsi hayatta ve bu çok güzel bir duygu. Meslek hayatımda en iyi deneyimdi.
Tek kadın doğum uzmanısın ve sana yardım edecek başka uzmanı yok.
Aç, susuz kalıyoruz, son günlere doğru bizim de artık dayanma gücümüz azalmaya başladı. Ama öyle güzeldi ki herkes farklı bir şehirde farklı bir hastanede çalışıyor ve orada bir ekip kuruyor.
İlk defa orada tanışıyoruz. Ama herkesin amacı 'kısa sürede ne kadar çok hastaya ne kadar fayda sağlayabilirim'. Herkes aynı amaçla gittiği zaman bir anda işler öyle güzel ilerliyor ki. Her şey devre dışı kimin ameliyatının önce alındığı veya hangi masada alındığının bir önemi yok.
Ben ameliyata giriyorum. benim arkadaşım benim zorlandığımı gördüğünde bana yardıma geliyor. Herkes çözüm odaklı çalıştı. Çok güzeldi ve çok güzel bir dayanışma ortamı olduğu için kendimi hiç yalnız hissetmedim.
'İYİ Kİ GİTMİŞİM' DEDİM
Orada kendi hayatınıza şükrettiniz mi?

Ben kendi hayatımın ne kadar iyi olduğunu, daha çok şükretmem gerektiğini düşünmek için gitmedim oraya. Zaten oradaki insanlardan daha iyi şartlarda doğup büyüyüp yaşadığımın farkında olarak gittim. Ben o hastaların bana ihtiyacı olduğunu, az sürede çok insana faydalı olmam gerektiğini düşünerek ve buna odaklanarak gittim. Kısa süreydi ama o kısa sürede maksimum sayıda kadın ve çocuğa faydam olmasını istedim.
Birkaç insanın yüzünü güldürdüm.
Bu yüzden ne mutlu bana iyi ki gitmişim.
'KORKTUM AMA BAŞARDIM'
Yolculuk nasıldı?
Ekip arkadaşlarım İstanbul'dan önce Nairobi'ye gittiler. Sonrasında bütün ekip için ayarlanmış özel uçakla Nairobi'den Kakuma'ya devam ettiler. Fakat benim İzmir uçuşum teknik arıza nedeniyle yapılamadı. Ben bu yolculuğu onlardan bir gün sonra tek başıma yapmak zorunda kaldım. Bu benim için iyi oldu. İlk önce Afrika'da tek başıma yolculuk yapabilecek miyim acaba diye korku hissettim. Ama kendi kendime "Benim oraya ulaşmam gerekiyor, karşıma sorunlar çıkabilir, çözeceğiz" dedim. Çünkü orada çok fazla hasta var ve sizi bekliyorlar. Sadece bir hafta Kadın Doğum Uzmanıyla görüşme imkanları olacak.
Söz verdiniz ve gitmeniz gerekiyor.
Başka alternatif düşünmüyorsunuz.
İzmir'den İstanbul'a gidip İstanbul'dan altı buçuk saatte Nairobi'ye gittim. Oradan küçük bir uçakla iki aktarma yaparak Kakuma'ya en yakın havaalanına indim. Oradan da araba yoluyla mülteci kampına vardım. 52 saat sürdü. Yorucuydu. Çok farklı bir coğrafya ama neler yapabileceğimi gördüm.


'SAMİMİYETIN DİLİ YOK!'
Neler hissettiniz oradaki yaşamı görünce?
Sürekli doktor gitmiyor. Yaklaşık 180 bin tane mülteci var. İlk başta Etiyopya gibi bölgelerden iç savaş nedeniyle göç etmiş insanlar bulunuyormuş. Fakat şuanda artık 70 farklı milletten insan olduğunu söylüyorlar o mülteci kampında.
Çöl gibi kurak bir ortamda insanlar temiz suya ulaşmak için kilometrelerce yürüyüp bir de o suları taşıyorlar. Yere bir şilte seriyorlar bir ağaç ya da hastanenin küçük binaları var onların gölgesinden faydalanıyorlar.
O şiltenin üzerinde 3 çocuklu bir aile yaşıyor mesela.
'Şuanda ben gerçekten yaşıyor muyum yoksa rüya mı görüyorum?' ikilemine düşüyorsunuz.
Yemek yok su yok. O şilte üzerinde bir aile nasıl yaşar diyorsunuz.
Sağlık hizmeti, eğitim yok.
Ama insanların yüzü gülüyor. Hastayla aynı dili konuşmuyorum, farklı coğrafyadan, farklı renklerden, farklı kültürlerdeniz ama ben onu gülümseyerek muayene ettim, o beni gülümseyerek karşıladı. İnanın bana bunlar yeterli.
Samimiyet böyle şey. Evrenseldir ve dili yoktur.
'KEŞKE YİNE GÖREV ÇIKSA'
Yine olsa gider misiniz?
Çalışma arkadaşlarımla iletişim halindeydik ve herkes "Biz orada ne kadar mutluyduk" dedi.
Tekrar keşke görev çıksa da biz yine gidip çalışsak. Ülkenize ve iyi şartlara döndüğünüz zaman bakıyorsunuz ki siz bunlara takılmasanız bile çevrenizdeki insanlar o kadar küçük şeyleri o kadar büyütüyorlar ki kimse çözüm odaklı çalışmıyor.

BURCU ILGIN

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.