Fantastik dünya yaratıyorum

KUKLA tasarımcısı Ayten Huzur Öğütçü, “Kendinize bir dünya ve içinde yaşayacak varlıklar yaratıyorsunuz. Ve bu dünyada yeşil kediler, mavi köpekler, keman çalan kurbağalar, uçan insanlar olabiliyor... Bu çok fantastik, grotesk ve eğlenceli bir dünya...” diye konuştu.

Sahnelerimizin en sevimli, en canlı, en yaramaz, en nazlı ama bir o kadar da olağanüstü yaratıcılık gerektiren tasarımlarına imza atıyor sevgili Ayten Huzur Öğütçü... Engin bir hayal gücünün ürünü olan ve sahnede yapabileceklerini kimsenin hayal bile edemeyeceği birbirinden renkli kuklalar tasarlıyor yıllardır... Usta elleriyle Türk tiyatrosunun en büyük eksiğini kapatmanın yanı sıra, mezun olduğu Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü'nde öğrenciler yetiştirmeye devam ediyor. Biz de bu hafta, Ayten Öğütçü ile hayatındaki en güzel yol arkadaşları olan kuklaları hakkında her şeyi konuştuk.
KEMAN ÇALAN KURBAĞA
Seni kukla tasarımcılığına yönelten ne oldu? Neden tiyatronun bu alanını tercih ettin?
Sanırım ilk çıkış noktam çocukluk bağlarım oldu. Ben Bulgaristan doğumluyum, dolayısıyla kukla gösterileri çocukluğumda önemli yer tutardı.
Üniversitede sahne tasarımı okurken, daha birinci sınıfta kendimi kukla yaparken buldum. Kukla tiyatrosunda normal tiyatronun aksine oyuncunuzu siz şekillendiriyorsunuz. Görünümü ve yapabileceklerinin kapasitesi tamamen tasarımcının hayal gücüne bağlı. Kendinize bir dünya ve içinde yaşayacak varlıklar yaratıyorsunuz. Ve bu dünyada yeşil kediler, mavi köpekler, keman çalan kurbağalar, uçan insanlar olabiliyor...
Anlayacağınız çok fantastik, grotesk ve eğlenceli bir dünya yaratıyorsunuz kendinize.


Sence Sahne Sanatları'nda 'kukla tasarımı' bölümüne ihtiyaç yok mu?
Bu soruya 'var' ile 'yok' diye cevap vermek arasındayım. Aslında yalnızca 'kukla tasarımı' eğitiminin tek başına yeterli olmadığını düşünüyorum. Yaptığınız kuklayı oynatacak oyuncu ve yönetmen bulamadığınız müddetçe kukla bir köşede süs eşyası olarak kalır. Oysa kukla oynatıcılığı normal oyunculuktan farklıdır. Oyuncu tüm bedenini ve mimikleri kullanırken, kuklacı çoğunlukla el ve kol kaslarını kullanılır ve oyuncudan kendini nötrleştirerek kuklanın gerisinde kalması beklenir.
Ayrıca profesyonel anlamda eğitimini vermeye başladığınızda buradan mezun gençleri istihdam etmek zorundasınız. Ki bu bence Türkiye'deki temel problemlerden biri. İstanbul'da Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Dekorları ve Kostümü Bölümü'nde yıllardır kukla tasarımı eğitimi veriliyor.
Ancak oradan mezun olmuş ve bugün kukla tiyatrosu yapan kişi sayısı neredeyse yok denecek kadar az.
20 YILLIK DEĞİŞİM
Sen bu alanda kendini nasıl geliştirdin?
Ben bu alanda tamamen kişisel merakımla kendimi geliştirdiğimi söyleyebilirim.
O yıllarda İzmir'de Uluslararası Kukla ve Gölge Oyunu Birliği'nin düzenlediği bir festival vardı. Nerdeyse tüm oyunları izler, katılan ekiplerle tanışarak onlardan ne öğrenebilirsem öğrenmeye çalışırdım. Daha sonra İstanbul ve Bursa'da yapılan kukla festivallerini takip etmeye ve yurt dışından getirttiğim kitaplarla kendimi geliştirmeye çalıştım.
Ama ne kadar okur ya da videolardan izlerseniz izleyin, uygulama yapmadan gelişemiyorsunuz. Ben de yıllar içinde ürettikçe geliştim. 20 yıl önce ile şimdi yaptığım kuklalar arasında uçurum var.
AYRILMAK ÇOK ZOR
Yaptığın kuklalara herkes bayılıyor.
Peki senin onlarla aranda nasıl bir ilişki var?
Çok teşekkür ederim! Bu söylediğin en büyük motivasyonum aslında. Aramızdaki ilişki benim açımdan biraz sancılı.
Aynen bir annenin çocuğunu büyütmesi gibi. Kuklayı tamamlayana kadar çok zaman uykusuz kalıyorum. Çocuğunu en iyi ve doğru şekilde yetiştirmeye çalışan ebeveynler gibi ben de kuklam için en iyi malzemeyi ve en doğru mekanizmaları seçmeye çalışıyorum. İnsan içine karışınca beni utandırmayacak mükemmellikte bir işçilik çıksın istiyorum. Ama eninde sonunda evden uçup gidiyorlar... Ve ancak başları belaya girince beni arıyorlar...
Yapığım kuklaların bir tamir ihtiyacı olmadığı müddetçe onları bir daha göremiyorum ne yazık ki... İlk zamanlar yaptıklarımdan ayrılmak çok daha zor oluyordu. Artık her biten kukladan bir şeyler öğrendiğimi fark ederek ve sonraki kuklada daha da iyisini yapacağımı kendime söyleyerek teselli buluyorum. Yine de haftalar boyunca onunla konuştuğunuz, istediğiniz gibi hareket etmeyince kızdığınız, başını okşayıp, kimi zaman yanağına öpücük kondurduğunuz ve tamamlandığında da sıkıca sarıldığınız birinden ayrılmak çok kolay olmuyor.
ÇOK FAZLA TEKNİK VAR
Genelde kendi yaratıcılığını sergilemek için mi, yoksa kukla tiyatrolarından teklif alarak mı üretiyorsun?
Son yıllarda genellikle tiyatro oyunlarında kullanılmak üzere kuklalar yapıyorum. Yönetmenin yaratmaya çalıştığı atmosferi dinleyerek ve oyunun gereksinimlerini göz önünde bulundurarak yola çıkıyorum. Gerisi tamamen benim yaratıcılığım. Önemli olan ortak noktada buluşmak.
Kaç çeşit kukla tekniği var? Sen hangi tarzda çalışıyorsun?
Aslında uygulayıcı sayısı kadar çok teknik var diyebilirim.
Çünkü her kuklacının kendine özgü bir tekniği var. Bunlar kullandığınız malzemeye göre değişebiliyor; ipli kukla, sopalı kukla, el kuklası ve eldiven kuklası, oynatıcının tüm bedenini kaplayan beden kuklası gibi. Bir de oynatıldıkları yere göre gruplandırılanlar var:
Gölge perdesinde oynatılan; gölge kuklası, Uzakdoğu'da geleneksel bir tür olan ve su havuzlarında oynatılan su kuklası gibi... Ben biraz maymun iştahlıyım. Genellikle tek bir teknikle çalışmıyorum.
Her şeyi denemek, kendimi sınamak istiyorum.
Dolayısıyla bugüne kadar pek çok teknikle kukla yaptım.
SERGİ ALANIM SAHNE
Şimdiye dek tasarımlarınla sergi açtın mı ya da böyle bir düşüncen var mı?
Uzun yıllardır kuklalarımla yurt içinde ve yurt dışında karma sergilere katılıyorum.
Bu yılın başında da 12 kuklamın yer aldığı bir sergi düzenledik.
Bu bir ilkti. Genellikle kuklayı bitirince oyuncuya teslim ediyorum. Bu yüzden elimde sergilenmeye değer çok az iş kalıyor. Benim için en önemli sergi alanı tiyatro sahneleri oluyor.
DEV KUKLA HAYALİ
Bundan sonraki hedeflerin ve hayallerin nedir?
Son iki üç yıldan bu yana yurt dışından gelen güzel projelerden teklifler aldım ve uygulamalar yaptım. Benzer projelerin Türkiye'den de gelerek devam etmesi en büyük dileğim. Yetişkinlere yönelik bir kukla oyununda görev almak istiyorum mesela. Yine yıllardan beri, yurt dışındaki karnavallarda ve büyük sportif müsabakaların açılış törenlerinde görmeye alışık olduğumuz ve hayranlıkla seyrettiğimiz dev kuklalardan yapmak istiyorum ama bir türlü fırsat ve imkân olmadı. Umarım bundan sonra fırsat olur. Ama öncelikli olarak, kısa vadedeki en önemli dileğim bir an önce herkesin sağlığına kavuşması, ekonomik olarak rahatlaması ve tiyatroların tekrar tam kapasite ile seyirciyle buluşması.


Bülent GÜRLÜK

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.