Ebeveyn olmak her zaman zordu ama şu anda iş biraz daha karmaşık. 'Dijital yerli' çocuklarımızın 'dijital göçmen' aileleri olarak çok zorlanıyoruz.
Çatışma büyük ama bir taraftan da daha fazla araştıran, çocukların psikolojisini daha fazla düşünen ebeveynler olarak bazen yönümüzü şaşırabiliyoruz.
Bu kadar bilgi bombardımanının arasında ne yapsak doğru değilmiş gibi geliyor. Benim de içinde boğulduğum bazı soruların cevaplarını almak için 3. Nesil Psikolojik Danışmanlık Merkezi kurucuları Dilara Işık ve Nazlı Şerifoğlu Kaya'nın kapısını çaldım.
Tıpkı ebeveynlikte olduğu gibi psikoterapinin de 3 nesli var. Onlar günümüz modern şartlarına daha uygun olan 3. nesil terapi yöntemini kendilerine yol edinmiş pırıl pırıl genç danışmanlar... Benim sorularımın pek çok anne babayı da ilgilendirdiğini biliyorum.
Bu yüzden yeni nesli anlamak, onlara yön gösterici olabilmek için doğru haritanın yerini sordum. Onlar da en içten şekilde cevapladı...
KONTROL KORKUSU
- Bir anne olarak sohbete son dönemde gençler arasında yaygınlaşan animeler konusundan başlamak istiyorum.
Bu konunun popüler kültürle alakalı olduğunu düşünüyorum. Her dönemin kendine özgü popüler konuları oluyor. Sosyal içerikli bütün muhabbetler bu popüler konular üzerinde dönmeye başlıyor. Ergenlik döneminde de sosyallik çok önemli olduğu için ortak bir şeyde birleşmek, ortak şeyi paylaşmak çok kıymetli.
Anime de şu an böyle. Tabii ki bunda medyanın da etkisi var.
- Ailelerin gözünü korkutuyor ama...
Bilmedikleri bir şey olduğu için.
Aslında her yaş grubuna göre anime var. Animelerin hala vurdulu kırdılı, canice dediğimiz şeyleri içeren konular olduğu sanılıyor. O yüzden biraz önyargı ile yaklaşıldığını düşünüyorum.
Aslında ebeveynlerdeki korkunun sebebi teknolojinin getirmiş olduğu kontrol edememe hali. En çok bu durum korku yaratıyor ailelerde.
YASAK ÇÖZÜM DEĞİL
- Peki ne yapacağız?
Tamamen yasaklamak bir çözüm değil. Şu an teknolojinin içinde var oldukları için direk elinden alınması başka problemlere de neden oluyor.
Çünkü çocukların artık paylaşımları tamamen teknoloji üzerine. Okuldaki sosyal ilişkiler ve arkadaşlık çok değerli olduğu için o konuşmalar ve paylaşımlar aslında sosyal beceriyi de artırıyor. Teknolojiden tamamen uzak bırakılan çocuk kendini eksik hissediyor. sosyalleşemiyor.
- Gerçekliğe ilgiyi nasıl artıracağız?
Z kuşağı dijital yerli, Z kuşağı dışındakiler ise dijital göçmen olarak tanımlanıyor. Yani onlar dijital dünyanın içine doğdular ve eskisini bilmiyorlar. Biz onların dünyasında göçmeniz. Uyum sağlamaya çalışıyoruz. Dolayısıyla çatışmalar başlıyor. Onların yerli olduklarını, bu dünyanın içine doğduklarını ailelerin kabul etmesi gerekiyor. Siz hiç anime izlemeyi denediniz mi?
- Evet Ruhların Kaçışı'nı izlemiştik mesela...
Aslında yasaklamak yerine birlikte izleme, birlikte oynama yoluna gitmek daha doğru. Onun ilgilendiği şeylerden haberdar olursanız ortak bir konu yakalayabilir ve iletişim kurabilirsiniz.
Mesela izlediği ya da okuduğu şeylerde ona şu soruları sorabilirsiniz... Hangi karakterle kendini özdeşleştiriyorsun?
Neden bunu izliyorsun? Sence burada ne vardı? İletişim arttığı zaman aslında hem aile rahatlayacaktır hem de çocuk.
DİNLEYİN VE DUYUN!
- Peki yeni nesil çocukları mutlu etmek niçin bu kadar zor?
Biz ebeveynliği, kendi anne babamızdan öğreniyoruz. Ya iyi öğreniyoruz ya da anne-baba olursam bunları asla yapmayacağım diye büyütüyoruz çocuğumuzu. O nokta, işte iplerin koptuğu nokta. Çünkü çok otoriter bir şekilde eğitilmişsek o kadar esnek oluyoruz ki, sınırları ve disiplini tamamen kaldırıyoruz ki bu ihmale giriyor.
Rahat ya da esnek büyütüldüysek de çok otoriter olabiliyoruz.
- Ne yapacağız?
Ve yine burada bence en önemli, en kıymetli şey iletişim. Yani denge. Gerçekten çocuğun ihtiyaçlarını dinlemek ve duymak. Modern hayat karmaşasında zaman çok hızlı ilerliyor ve bazen birbirimizi dinleyemeyebiliyoruz. Tam olarak neye ihtiyacımız var gerçekten duymuyoruz bence birbirimizi. Aileler de aslında çocuklarını gerçekten dinler ve duyarsa bence her şey daha kolay olacak. Bir de sınır koymak çok önemli.
Çünkü çocuğu yandan özgürleştiren bir şey. Yani çocuk sınır sever, çocuk sınırların içinde özgür olmayı sever aslında. Dolayısıyla hem disiplin bir yandan onun konfor alanında olmalı.
Belki o arayı çok kaçırıyoruz. "Ben çocuğumla arkadaş gibiyim" cümlesi mesela. Yanlış. Çünkü onun dışarıda zaten arkadaşları var. Evde ise anne babaya ihtiyaç duyuyor.
HELİKOPTER EBEVEYNLER
- Sorumluluk alma konusunda da sıkıntılar var!
Yaşına göre sorumluluk almaya alıştırmazsanız büyüdüğü zaman bir anda sorumluluk sahibi olmasını bekleyemezsiniz. Çocuk yerine getirmediği sorumluluğun sonuçları olduğunu bilmeli. Çocuklardaki mutsuzluğun en büyük tetikleyicilerinden biri bence sorumluluk almayı ve sonuçlarına katlanmayı öğrenmemeleri. Şu an toplumda helikopter ebeveyn denilen bir terim var. Çocuğun etrafında pervane olarak onu koruyayım derken aslında sorumluluk almasına engel oluyorlar.
- Bunu yapmadığınızda diğer ebeveynlerin eleştiri hatta baskısıyla karşılaşabiliyorsunuz.
Ebeveynliğin bir kitabı yok. Belli bir kanunlar dizisi de yok. Burada farklılığın kıymetli olduğunu düşünüyorum.
Herkesin bir öğrenme, çocuğuna da öğretme stili var. Ebeveynlik konusunda, size göre doğrusu bu, olurken başka birine göre yanlış da olabilir.
Bütün aileler yeterli olup olmadıklarını sorgular ama bu çok fazla olduğunda odak kendiniz olmaya başlar
ve ben iyi bir anne miyim diye düşünürken çocuğun duygusunu kaçırabilirsiniz.
Sonunda çocuk bir projeye anne başarısına döner. Onun ayrı bir birey olduğu gözden kaçar. Dolayısıyla o kaygının artmış hali helikopter ebeveyn oluyor. Yeterli miyim sorusunun cevabını kendine çok net veremeyen anneler dışarıya saldırgan hale geliyor.
Diğer ebeveynlere uyguladıkları baskının sebebi de sanırım bu.
PSİKOTERAPİDE 3. NESİL
- İsim olarak niçin 3. Nesil'i seçtiniz?
Psikoterapide üç farklı nesil var. Bu 3 tane farklı akımın ilkinde deneysel terapiler vardı, ikincisinde biraz daha biliş ortaya geldi. Ama şimdi artık üçüncü nesildeyiz. Üçüncü nesil terapilerde işin içine biraz sanat ve psikodrama gibi yöntemler de giriyor.
Daha güncel, modern hayata daha uygun terapi yöntemi. Belli bir yöntemi kişiye uygulamaktansa kişinin farklılığına uygun olan terapi yöntemi.
Kişiye uygulama odaklı yeni bir akım olduğu için, biz de o akımdan daha çok etkilendiğimiz için üçüncü nesil ismini seçtik.
Bir de atölyemiz var mesela onun ismi de amorf. Yani köşeleri, belli bir şekli olmayan anlamını taşıdığı için atölyeye de bu ismi verdik.
- Orada neler yapıyorsunuz?
Grup terapileri yapıyoruz. Daha çok sanat içerikli şeyler. Yine psikoterapiyle alakalı şeyler ama grup çalışmalarını Atölye Amorf bünyesinde yapıyoruz.
Farkındalık, etkileşim grubu gibi düşünebilirsiniz. Ortak insanlık halimizin getirdiği sorunlarda aslında yalnız değiliz mesajı veren ve yaşamsal farkındalık sağladığımız çalışmalar.
Çünkü kişi yalnız değilim, benimle aynı hisleri yaşayan başkaları da var farkındalığına ulaşmanın güzel bir iyileştirici gücü var.
FOBİLERE SANAL GERÇEKLİK TERAPİSİ
- Farklı uygulamalarınız var mı?
Şimdi sanal gerçeklik gözlüğü ile fobi tedavisine başlayacağız. Mesela sizin bir uçak fobiniz var. Gözlüğü takarak güvenli bir alanda terapistle beraber o duruma maruz kalarak fobilerin kaynağını bulmayı ve o korkuyu yenmeyi hedefliyoruz. Dünyada uygulanan bir yöntem İstanbul'da da uygulanıyor ama İzmir'de yapan çok az kişi var. Biz de yapmaya başlayacağız. Onun dışında her türlü terapi yöntemini uygulayabiliyoruz.
- Sadece fobi ağırlıklı mı bu VR terapi (Sanal Gerçeklik Terapisi)?
Genellikle evet fobiler üzerinde en büyük etkiyi sağlıyor. Özellikle sosyal fobiler konusunda çok güzel simülasyonlar geliştirdiler. Bu yöntemde aslında başına gelebilecek en korkulu ihtimalleri similasyonda gösteriyoruz ve kişi evet bunda korkulacak bir şey yokmuş noktasına geliyor. Tüm fobilerle ilgili çalışılabiliyor.
Uçak, kapalı alan, hayvanlar, dişçi, kan alma, sosyal fobiler vs...
- Ters tepme ihtimali var mı?
Hazırlığını yapıyoruz. Kişiyi hazırlamadan direkt maruz bırakarak gerçekleştirmiyoruz.
Terapi ile birlikte gidiyor.
Potansiyeli hazırsa o zaman maruz bırakmaya geçiyoruz. Sonrasında da fobinin altında yatan başka sebepler varsa çalışmaya oradan devam ediyoruz.
BURCU ILGIN