İzmir gastronomide fark yaratan girişimcilere ev sahipliği yapıyor. Bu noktada Monreve Grup Yönetim Kurulu Başkanı Merve Arkas açık ara öne çıktı. Önce Alaçatı'da açtığı Montiano Alaçatı, sonra da Montiano Mistral sadece lezzetiyle değil, sanata dokunuşu, ambiyansı, sunumu ve İzmir'e kattığı değer ile gidilmesi gereken yerler listesinde ilk sıraya oturdu. Merve Arkas ile hayallerini konuştuk. - İsim nereden geliyor, nasıl başladı bu yolculuk? "Mon Reve" Fransızca'da "Benim hayalim" anlamında. Ben de bu grubu kurarak aslında bir hayalimi gerçekleştirmiş oldum. Yolculuk böyle başladı. Ardından "Montiano Alaçatı" ile gastronomideki zincirin ilk halkasını oluşturdum. Bu halka İzmir'de "Montiano Mistral" ile devam etti. - Hayallerinizi gerçek kılan neler var? Yıllar önce İzmir'e dönüp bir butik otelrestoran işletme hayalim vardı. Burası benim için butik otel zincirlerinin ilk halkasını hayata geçirdiğim yer oldu. Tüm iç dekorasyon detaylarını kendim tasarlayarak, bir hayalimi daha gerçek kıldım. Alaçatı'daki otelimizde dört farklı oda konsepti (Antre, Smyrna, Consensus, Meandros) ile Arkas Koleksiyonu'nun en seçkin eserlerini bir araya getirdim. Çıkış eserim Albert Aublet (1880) "Selene" yani "Ay Kadın" eseri oldu. Bu eser aynı zamanda markanın logosuna da ilham oldu. - Mutfaktan sunuma kadar olan süreçte, sizin dokunuşlarınızı anlatır mısınız? İtalya'nın eşsiz bağlarından ve birbirinden özel lezzetlerinden aldığım ilhamla başladık gastronomi yolculuğuna. Alaçatı'da ilk şubemizi mayıs ayında açtık. Eylül ayında ise yine İzmir'de Mistral gökdelenlerin altında yaptığımız büyük açılış ile ikinci şubemizi kendi mutfağımızın cateringini duyurduk. İzmir içinde aradığım restoranı yaratmaya çalıştım. Fine dining olması benim için önemliydi. Bir müşteri olarak restorana gittiğim zaman girişinden masa düzenine, yemeğinden tabağına, kaşığına, çatalına her detayına dikkat ediyorum. Ben de, bir restorana girdiğinde aynı dikkatle gözlem yapanlar için, İzmir'de görmek istediğim kalite ve lezzeti deneyimleyebilecekleri bir restoran hayata geçirdim. İnşaatın her detayına kadar konunun bilhassa içindeydim. - Montiano Mistral'in diğer İtalyan restoranlardan farkı nedir? İtalyan mutfağının Türkiye'de kabul gören lezzetlerini şık bir atmosferde misafirlerimizle buluşturduğumuz "ulaşılabilir" bir mekân. İtalyan restoranları İzmir'de çok gibi görünse de ulaşılabilir ve kaliteli lezzet deneyimi sunan, farklı dokuların olduğu bu mutfağın seçkin yemeklerini Ege kıyısına taşıyan restoranımız, diğer İtalyan restoranlarından farklı. Aynı zamanda lokasyon olarak Alaçatı'da da Mistral'de de merkezi yerlerdeyiz. Gastronomi tutkunlarına en iyi hizmeti verme hedefiyle ilerliyoruz. Menüdeki yemeklerimizin reçeteleri Şef Osman Sezener imzalı. - Aynı zamanda gastronomiyi sanatla birleştiren bir görsel şölen var. Bunun esin kaynağı nedir? Markanın kimliğinden gelen eğrisel formlar, dokular ve renkler, mekânın akışkan dinamiği ve kavisli geometrisi ile bütünleşiyor. Mimaride yeşil tonlarının huzur verici atmosferi, ahşap sıcaklığı ve turuncu rengin enerjisi öne çıkıyor. Bu hikâyeye çıkış noktam sevgili eşim Lucien Arkas'ın sanat koleksiyonudur. - Peki siz mutfakta nasılsınız? En çok hangi yemeği seversiniz? Yemek yapmayı inanılmaz severim. En çok severek yaptığım yemek geleneksel Türk yemeklerinin içinden zeytinyağlı çeşitleridir. Yemek hazırlamanın ötesinde şık bir sofra sunumuyla, kalabalık masalar ağırlamayı da çok seviyorum. - İzmirlileri bekleyen başka sürprizler de var mı? Hedeflerimden biri Monreve markasını dünya çapında duyurabilmek. İzmirliler için gelecek en yakın projem ise Lucien Arkas Bağları içerisinde yapımı devam eden bağ oteli Monreve Torbalı. Otel, bağlara bakan manzarası ile her biri doğal malzemelerle inşa edilmiş tekil yapılardan oluşuyor. Geri dönüştürülebilir ve çevre dostu malzemelerin kullanıldığı butik otelde konuklar aynı zamanda restoran, otel, spa ve spor salonundan yararlanabilecek.

"ÇOCUKLARI DA HAYALLERİNİN PEŞİNDEN KOŞMAYA TEŞVİK EDİYORUZ"
SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİNİZDEN BAHSEDER MİSİNİZ?
Hepimizi derinden üzen 2023 Kahramanmaraş depreminin ikinci gününde Monreve adına Hatay, Arsuz'da mobil mutfak kurduk. Mutfak yaklaşık 3 ay boyunca depremzedelere hizmet etti. Arkas gönüllüleri de bu süreçte mutfağımıza destek oldu. Sonrasında İskenderun'daki depremzedelerin geçici barınma ihtiyacını karşılamak üzere kurulan ve bin kişinin yerleştirildiği Arkas Yaşam Merkezi'nde, çocukların öğrenme ve sosyalleşme ihtiyaçlarına katkı sağlayacak Monreve Kütüphanesi'ni açtık. 3 bin 500 kitap ile kurduğumuz kütüphanede çocukların hayallerine tutunmasını, burada yeni hayaller kurarak onların peşinden gitmelerine olanak sağlamayı amaçladık. Hali hazırda hem kadın girişimcilerle, hem de çevre ve sürdürülebilirlik konularında kooperatiflerle üzerinde çalıştığımız projelerimiz var.

