Zeytinciliği bir yaşam biçimi olarak tanımlayan Bozkurt, kaliteli ürünün ancak bilgiyle mümkün olabileceğini söyledi. Bozkurt, "Zeytinle uğraşmak sadece yağ üretmek değildir. Bu işin toprağına, yaprağına, sineğine kadar her detayına hâkim olmanız gerekir. Zeytin, bilmeyene meyve vermez" ifadelerini kullandı.
'SUSMAZ AMA KÜSER'
Zeytin üretiminde en sık yapılan hatalara da değinen Bozkurt, özellikle budama, sulama ve gübreleme konularında üreticilerin dikkatli olması gerektiğini belirtti. "Zeytin ağacı susmaz ama küser. Hatalı bakımda kendine gelmesi beş yılı bulur. Bilgiyi bilenin ağzından dinlemek gerekir" diyerek üreticileri uyardı. Zeytin sineğiyle mücadelede kimyasal ilaç kullanımının doğaya ve ürüne zarar verdiğini söyleyen Bozkurt, biyolojik mücadeleye dikkat çekti. Özellikle incir ağaçlarının doğal bir çözüm sunduğunu ifade eden Bozkurt, "Toprak sana ne veriyorsa, sen de ona aynı dürüstlükle karşılık vermelisin" dedi. Bozkurt, işletmeyi kızı Hatice Nuriye Bozkurt Yeşilkaya'ya devrettiğini belirterek, kadın emeğinin zeytincilikteki önemine değindi. Bozkurt, "Bugün burada ben konuşuyorum ama sahada çalışan evlatlarım var. Bu işin geleceği artık onların ellerinde" diye konuştu. Ayvalık tipi natürel sızma zeytinyağının uluslararası yarışmalarda ödüller kazandığını söyleyen Bozkurt, yerli üretimin dünyada tanındığını kaydetti. "Emek boşa çıkmaz. Zeytine saygı duyarsan, o da seni dünyaya tanıtır. Marka olmak istiyorsan öncelikli olarak toprakla konuşmayı öğrenmelisin" ifadelerini kullandı.
92 ÇEŞİT BULUNUYOR
Türkiye'de tescillenmiş zeytin çeşidi sayısının 92 olduğunu belirten Bozkurt, zeytin üretim alanlarının da oldukça gelişmiş olduğunu söyledi. Zeytinin sadece yağı ya da meyvesiyle değil, odunundan sabununa kadar birçok farklı ürünle değerlendirilmesi gerektiğini ifade ederek şu bilgileri paylaştı: "Zeytinden onlarca ürün elde edilebilir: Odunu, meyvesi, yağı, reçeli, lokumu, sabunu... Bu çok yönlü ürün iyi değerlendirilmelidir. Türkiye'nin birçok bölgesinde zeytin yetişebilir ama her bölgenin iklim ve toprak yapısı iyi analiz edilmelidir."

'TIPKI BİR KADIN GİBİ'
Bozkurt, zeytin ağacını bir kadına benzeterek şunları söyledi: "Zeytin ağacını bir kadın gibi düşünmek gerekir. Nasıl ki bir kadın 9 ay 10 gün sonra doğum yapıyorsa, zeytin de aynı süre sonunda meyvesini verir. Aslında insan gibi davranır; doğurgandır. Bu yüzden ona şiddet uygulanmamalı, yani sopayla vurulmamalıdır. Zeytin hasadı mutlaka elle yapılmalıdır. Aksi halde meyve vermez."
SOPAYLA İLE HASAT EDİLMEMELİ
Zeytinin sağlık açısından önemine de değinen Bozkurt,"Kur'an-ı Kerim'de zeytin ve hurmadan toplam beş farklı yerde bahsedilir. Eğer bir kişi altı zeytin ve bir hurma tüketirse, bu karışım bağırsak sağlığı açısından oldukça faydalıdır." Zeytin hasadında sopa kullanılmasının ağaçlara ciddi zarar verdiğini söyleyen Bozkurt, bu yöntemin zeytin ağaçlarını strese soktuğunu, filizlerin kırılmasına ve ağaçların verimsizleşmesine neden olduğunu belirtti. Ayrıca oluşan yaralardan kırağı, soğuk ve mikropların ağaca zarar verdiğini ifade etti. Son olarak zeytin sineği sorununa da değinen Bozkurt, bu zararlıya karşı sadece kimyasal ilaçlama ile değil, biyolojik yöntemlerle de mücadele edilebileceğini söyledi. Bu amaçla geçmişte olduğu gibi zeytinliklere birkaç incir ağacı dikilmesini önererek, doğal yöntemlerle üretimin sürdürülebilir hale getirilebileceğini vurguladı.

