Son yıllarda insanlar sağlığı destekleyecek farklı yöntemlere daha fazla yönelmeye başladı. Bu arayışın bir parçası olarak, Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp (GETAT) uygulamaları dikkat çekiyor. Doğal yollarla iyileşmeye destek olmayı amaçlayan bu yöntemler, kişinin bedensel sağlığı kadar ruhuna ve genel yaşam dengesine de katkı sağlamayı hedefliyor. Akupunkturdan sülük tedavisine, aromaterapiden ozon uygulamasına kadar pek çok farklı yöntemi kapsayan GETAT, kimi zaman destekleyici, kimi zaman ise önleyici seçenekler sunuyor. Bu yöntemlerden biri de kupa tedavisi. Son dönemlerde yeniden gündeme gelen uygulamanın doğru koşullarda ve alanında uzman kişiler tarafından yapılması sağlık açısından büyük önem taşıyor. Ancak uzmanlar, merdiven altı ortamlarda yapılan bilinçsiz uygulamaların ciddi sorunlara yol açabileceğini vurguluyor. Peki, kupa tedavisi nasıl uygulanıyor? Hangi amaçlarla tercih ediliyor ve kimler tarafından yapılması gerekiyor? Merak edilen soruları Doç. Dr. Süleyman Ersoy yanıtladı.
HACAMAT OLARAK DA BİLİNİYOR
Halk arasında "hacamat" olarak da bilinen kupa tedavisinin yaklaşık 4 bin yıllık bir geçmişi var. Doç. Dr. Ersoy, Anadolu'da bu yöntemin çok yaygın kullanıldığını ifade ederek şöyle devam ediyor: "Mesela tıbbın babası olarak kabul edilen Hipokrat ve eski Roma hekimi Galen kendi pratiklerinde kupa tedavisini, hacamatı çok yaygın olarak kullanmışlar. İbn-i Sina da meşhur kitabı El-Kanun Fi't-Tıb'ta hacamattan, kupa tedavisinden çok detaylı şekilde bahsediyor." Eskiden cam bardaklarla yapılan işlem, günümüzde tek kullanımlık kupalarla uygulanıyor. Kupa tedavisinin nasıl yapıldığını Doç. Dr. Ersoy'dan öğreniyoruz: "Cilt üzerine vakum uyguluyoruz. Böylece ciltte kubbe oluşuyor. Eğer bu aşamada bırakırsak buna 'kuru kupa' diyoruz. Eğer oraya insizyon uygularsak, yani bisturiyle çok minimal kesiler atıp oradan kan da alırsak ikinci bir vakumu tatbik ediyoruz. Buna da 'yaş kupa' veya halk arasındaki ismiyle 'hacamat' ismini veriyoruz." Kupa tedavisinin koruyucu hekimlikte önemli bir yeri bulunuyor. Ancak bu uygulamanın ehil ellerde ve uygun koşullarda yapılmasının kritik olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Ersoy, kritik bir ayrıntıya dikkat çekiyor: "Bu tür merkezler Sağlık Bakanlığı'nın ilgili mevzuatı doğrultusunda, yine Sağlık Bakanlığı'ndan alınan izinlerle çalışılır. Şu an Türkiye'de geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarını ancak tıp fakültesi mezunu hekimler yapmaya yetkili. Hekim olmak da yetmiyor. Bununla ilgili yine Sağlık Bakanlığı'nın akredite ettiği eğitim merkezlerinden ilgili GETAT uygulaması konusunda eğitim alınması lazım."
DESTEKLEYİCİ OLABİLİR
Peki, kupa tedavisi hangi hastalıklarda tercih edilen bir yöntem? Doç. Dr. Ersoy soruya, "Mesela baş ağrılarında, kronik baş ağrılarında, migrenlerde hakikaten çok etkin. Çünkü günümüz tıbbında hastalar bazen mevcut tedavilerle sonuç alamıyorlar. Bu hastaları biz 3 seansta, bazen de 8-10 seansta uzun süre ağrılarından uzak yaşam kalitelerinin arttığı bir remisyon dönemine sokabiliyoruz. Bunun dışında boyun ağrılarında, sırt ağrılarında, bel ağrılarında kupa tedavisi çok etkin" yanıtını veriyor.

