Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 34 gündür yaşam mücaddelesi veren Aydın Menderes, 65 yaşında hayata gözlerini yumdu. Menderes'in cenazesi yarın babası Adnan Menderes'in İstanbul Topkapı'daki anıt mezarına defnedilecek
Eski Başbakanlardan merhum Adnan Menderes'in oğlu Aydın Menderes, akciğer iltihabı teşhisiyle 34 gündür yaşam mücadelesi verdiği Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Aynı zamanda Yeni Asır yazarı olan Menderes, 65 yaşında hayata gözlerini yumdu. Aydın Menderes için bugün ikindi namazından sonra Ankara Hacı Bayram Camii'nde tören düzenlenecek. Asıl cenaze töreni ise İstanbul'da olacak. Fatih Camii'nde yarın öğle namazına müteakip kılınacak cenaze namazına Başbakan Tayyip Erdoğan da katılacak. Menderes, İstanbul Topkapı'da bulunan babası Adnan Menderes'in anıt mezarına defnedilecek. Menderes'in ölümünden önce, "Beni halkın arasında uğurlayın" dediği ve bu nedenle Meclis'te herhangi bir tören yapılmayacağı öğrenildi. Yakınları, Menderes'in son sözünün "Bana dua edin" olduğunu aktardı. Menderes'in ölüm nedeninin bağışıklık sistemindeki sorunlar olduğu öğrenildi.
HAS BEY'İN KIYMETLİ OĞLU / ZAFER ŞAHİN 'Boğazımdan geçen lokma Ege toprağından geliyor'
65 yıllık bir hayata kaç trajedi sığar? Söz konusu olan Aydın Menderes olunca insan bu soruya cevap vermekte zorlanıyor. Ege'nin 'Has Beyi' Adnan Menderes'in küçük oğlu Aydın Menderes'in 1946 yılında Ankara'da başlayan hayat serüveninde trajediler maalesef hiç eksik olmadı. Normal bir insanın baş etmesi mümkün olmayan sayısız acıları göğüslemek, haksızlığın ve zulmün her türlüsüne karşı koymak onun hayatının olmazsa olmazlarıydı.
Canından çok sevdiği babasının darağacında idama gidişine tanıklık ettiğinde henüz 15'indeydi. Yassıada'da ailesinin maruz kaldığı bin bir hakaret ve aşağılanmalara rağmen hiç eğilmedi.
Menderes ailesinin üzerine kara bir bulut gibi çöken felaketlerden o da nasibini aldı. O talihsiz kaza kendisini tekerlekli sandalyeye mahkum etmese, Türkiye babasından sonra Menderes soyadını taşıyan ikinci bir başbakanla tanışacaktı. Ama olmadı..
Aydın Bey ile uzun sohbetler etme fırsatını yakalayan herkes gibi ben de kendisinin nasıl bir vizyona sahip olduğuna, yüreğinin Türkiye için nasıl heyecanla attığına şahit oldum. Ege'ye, Aydın'a olan sevgisi bambaşkaydı.
"Boğazımdan geçen her lokma Ege'nin topraklarından geliyor" derdi. Memleketine olan özlemini anlatırken yüzünde beliren o ifadeyi asla unutamam. Türkiye'nin sayılı entelektüellerinden biriydi, gönül adamıydı, zarifti, beyefendiydi.
Aydın Menderes ve saygıdeğer eşi Ümran Menderes Hanımefendi ile bundan tam 2 yıl önce Çayyolu'ndaki evlerinde uzun bir söyleşi gerçekleştirmiştik. Kitaplara, filmlere konu olan fırtınalı bir hayattan kendi payına düşenleri tüm içtenliği ile anlatmıştı. O röportajdan daha önce yayınlanmamış bölümleri kaleme almak maalesef bugüne kısmetmiş. Fikir adamı, siyasetçi Aydın Menderes'i anlatacağımız yazı dizisine hayat arkadaşı Ümran Menderes'le Yeni Asır'a verdikleri o çok özel röportajla başlıyoruz. Türkiye büyük bir değerini yitirdi. Hepimizin başı sağolsun
* Memleketinizi, Çakırbeyli'yi özlüyor musunuz?
Son yıllarda az gittim ama ben Ege'nin, o bereketli topraklarının çocuğuyum. Boğazımızdan geçen lokma Aydın'daki topraklarımızdan gelen gelirdendir. Orada olmasam da Aydın, Aydın'daki dostlar ve memleketimin güzel, yiğit insanları hep aklımdadır. Aramızdaki gönül bağı hiç kopmadı. Ama araya giren bazı sebepler, bizim istediğimiz yerlere istediğimiz kadar gidip kalmamızı engelliyor. Egenin her tarafını çok sevmekle beraber, Aydın'ı, orada toprakları, Çakırbeyli ve civarını ben ve eşim çok özlüyoruz.
* Size o günleri hatırlatmak istemem ama 27 Mayıs 1960 darbesi olduğunda neredeydiniz, ne yapıyordunuz?
Ben o tarihte İstanbul'da yatılı öğrenciydim. Sınavlara hazırlanmak için annemle Ankara'ya dönmüştük. O gece annem 'Aydın kalk, ihtilal oluyormuş' diyerek beni uyandırdı. O sırada bazı telefon görüşmeleri gerçekleşti. Bir süre sonra telefonlar kesildi. "Cumhurbaşkanlığı Köşkü'ne gidelim, oradan daha iyi haber alabiliriz" dedik. O gece nöbetçi olan garsonumuz rahmetli Osman Karahan da vardı, babamın tabancasını yanına aldı. Biz önde, o arkamızda yola düştük. Her tarafta asker vardı. Köşk'e geldik. Rahmetli Reşide Hanımefendi, Nilüfer Gürsoy Hanımefendi ve çocukları üst katta oturuyorlardı. Biz de onların yanına oturduk. Hiç kimsenin birşeyden haberi yoktu.
* Babanızla son görüştünüz anı hatırlıyor musunuz?
Çok net hatırlıyorum. Eskişehir'e gideceği gün sabah erken kalkmış, çıkarken babamı görmüş, elini öpmüştüm. O da başımı okşamıştı. Böylece kendisini yolcu etmiştim.
* Ümran Hanım, bu büyük aşkın başladığı günlere dönelim. Nasıl tanıştınız Aydın Bey'le?
1979 yılıydı. Adalet Partisi Genel Merkezi'nde tanıştık. Ben işten çıktıktan sonra bir davetiye bırakmak için partiye gitmiştim. Yanımda Barlas Küntay Bey de vardı. Barlas Bey bir genel başkan yardımcısına uğrayacağını söyleyip benden beklememi istedi. O sırada asansörün kapısı açıldı ve Aydın Beyle karşılaştık. Birbirimizi ilk o zaman gördük. Aydın Bey bana 'Buyurun bir çay içelim' dedi. Reddedemedim. Ben sıkı bir DP taraftarı olduğum için Menderes ailesine karşı büyük bir sevgi ve hayranlık besliyordum. Tabi çok heyecanlandım bu davetten. 'Sizi tanıdığıma sevindim' dedi Aydın Bey. Sonra telefon numaralarımı istedi. Anlamadım ilk başta neden istediğini. Herhalde çalıştığım bakanlıkta bir işi var diye düşündüm. İş telefonumu verdim. Sonra ev telefonumu da istedi. Aradan epey bir zaman geçti. Aydın Bey beni evden aradı. Telefonu maalesef şimdi aramızda olmayan rahmetli oğlum açmıştı. 'Anne Aydın Menderes arıyor' diye seslendi. Ahizeyi elime aldım. Aydın Bey karşımdaydı. Bana 'Görüşebilir miyiz' dedi. Hay hay efendim dedim. Tanışma hikayemiz böyle başladı.
Tanışıklık ne zaman aşka dönüştü?
Görüşmeye başladık. Ancak aylarca sadece politika üzerine konuştuk. Yaklaşık 6 ay sonraydı galiba. Aydın Bey birdenbire 'Gördüğüm ilk andan itibaren seni düşünüyorum' dedi. Şaşırdım. Hatta çok korktuğumu söyleyebilirim. Benim için büyük bir şeref ve gururdu. Ama korkuyordum. İki çocuğum vardı. Yeniden evlenmek istemiyordum. İki yıl sürdü bu durum. 1981 yılında evlilik teklifi geldi, o zamandan beri birlikteyiz. * Aydın Bey'in en sevdiğiniz özelliği nedir?
Çok farklıdır. Anlayışlıdır, olgundur, kibardır, entelektüeldir, güvenilirdir. Hangi birini sayayım. O kadar çok özelliği var ki.
* Ya sizin için Aydın Bey. Ümran Hanım'ın sizi en çok etkileyen özellikleri hangileridir?
Öncelikle ben eşimi çok sevdim. Bunu söyleyerek başlayayım. O bana Allah'ın bir lütfudur. Kazadan sonra hep beraber görüntü vermemiz yanıltıcı olmasın; biz kazadan önce de hiç ayrılmazdık. Her dakika beraberdik. Yurt içi gezilerinde, Ankara'da, yurtdışında hiç ayrılmadık. Siyaset günlerimde hep onu yanımda istedim. -Mevcudiyetine ihtiyacım var- dedim. Hatta partide ona bir oda tahsis ettim. Ama benim için çok önemli olan; bir yerde beni de aştığını düşündüğüm özelliği ailemle ilgilidir. Beni Adnan Menderes'in oğlu olarak büyük bir vakar ile, olgunlukla taşımıştır. O paha biçilmez bir şeydir. Onun yanında insanları birbirlerine bağlayan pek çok özellik vardır. Ama bu benim için fevkalade ayrı olan şey; kendi bahtımın açıklığıdır. Hep Allah'a şükrettim. İlk günden beri onu bana verdiği için. Kadınlarımızın bir annemi, bir de Ümran'ı tanımasını isterdim. Türk kadınının vefakar, cefakar bir örneğidir.
Ümran Menderes: (Gözleri doluyor) Beni çok duygulandırdınız Aydın Bey.
YARIN: YASSIADA GÜNLERİ
