İzmir'in CHP'ye değil Türkiye'ye borcu var

İzmir'de sergilenen beceriksizliğin benzerine bugüne kadar hiçbir yerde rastlanmadı. Ben beceriksizleri ise çok kolayca teşhis ederim.

" İzmir, bırakın dünyayı, Türkiye'den soyutlanmış durumda. Mazisinden başka övünülecek hiçbir şey bırakılmadı İzmir'de"
"Kocaoğlu, her başı sıkıştığında Atatürk'e sarılıyor ve yarattığı düşman algısı ile başarısızlığını örtmeye çalışıyor. Ben seçimlerden umutluyum"
"İzmir'in Barselona'yı kıskandıracak bir potansiyeli var. İzmir içine kapanık ve olduğu yerde sayacak bir kent değil. Bu kent gururla 'İzmirliyim' diyebilecek insanları yetiştirmekle yükümlü."

AK Parti İzmir Büyükşehir Adayı Binali Yıldırım, yerel seçime 1 hafta kala Yeni Asır Genel Yayın Yönetmeni Şebnem Bursalı'nın sorularını yanıtladı.
* Yerel seçime 1 hafta kaldı. Projelerinizi açıkladınız, belediyeye eleştirilerinizi yaptınız. Sizce İzmir'de seçmenin bilmesi gereken her şey konuşuldu mu?
Bence henüz hiçbir şeyi konuşamadık. Türkiye yerel seçim öncesinde öyle bir türbülansa sokuldu ki, yerel seçim tamamen gündem dışı kaldı. Zaten İzmir'de de CHP yerel seçimi konuşmaya hiç yanaşmadı. Bizim eleştirilerimize de cevap vermedi. Açıkladıkları projeler de "bizim de projemiz var" demekten öte bir anlam taşımıyor.
* Ne farkı var Kocaoğlu'nun projelerinin sizin projelerinizden?
Biz, bir yılı aşkın süre boyunca, farklı alanlardan çok sayıda uzmanla İzmir'in problemlerinin analizini yaptık. İzmir'i hak ettiği yere getirmek için zaruri görünen projeleri çıkardık. 1414 proje öyle ortaya çıktı. İddia ediyorum, bizim proje ekibimizin sahip olduğu perspektif, İzmir hakkında ürettikleri bilgi, yıllardır belediyeyi ellerinde tutan kadroların elinde yok. CHP'nin yaptığı ise "Aman Binali Yıldırım'ın projeleri İzmirliler tarafından çok benimsendi, acele bize de biraz proje" telaşıyla geliştirilmiş şeyler. Mesela CHP'nin önümüzdeki dönem için vaat ettiği metro hatları, belediyenin bugüne kadarki metro yapma hızı hesaba katılırsa, yanlış hesaplamadıysam 300 yıl filan gerektiriyor. Gaziemir'de yaptıkları üç tane basit alt geçidi yapma hızları hesaba katılırsa, Alsancak'ta yapacaklarını söyledikleri köprülü kavşak düzenlemesi 8-10 yıl boyunca İzmir'i felç edebilir. Kazara seçim kazanıp vaatlerini gerçekleştirmeye teşebbüs etseler, İzmirliler "aman kalsın" diyebilirler. Metro inşaatının da, alt geçit inşaatının da, İzmir'i nasıl felç ettiğini hatırlayın.
"Beceriksizleri tanırım"
* İyi ama, bu tür projeler çevrede hayatı zorlaştırmadan gerçekleştirilemez ki...
Niye gerçekleştirilemesin? Bakın Ankara'ya, İstanbul'a... İzmir'de yapılan birkaç kilometrelik metronun kaç misli, onlarca köprülü kavşak, onlarca alt geçit, kilometrelerce tünel, çevrede hayatı felç etmeden, kıyaslanamayacak kadar kısa sürede tamamlanıyor. Ankara'da kırk günde tamamlanan bir alt geçidin benzeri, İzmir'de, bir buçuk yılda bitirilemedi. İzmir'de sergilenen beceriksizliğin benzerine bugüne kadar hiçbir yerde rastlanmadı. İnsanları kadınlar ve erkekler diye, sağcılar ve solcular diye, dindarlar ve dindar olmayanlar diye ikiye bölebilirsiniz. Ben ise becerikliler ve beceriksizler diye bölmeyi tercih ederim. Beceriksizleri ise çok kolayca teşhis ederim.
* Nasıl?
Eğer bir insan evindeki musluk arızalandığında onu tamir etmekten veya ettirmekten acizken vatanı kurtarmaya soyunuyorsa, basit bir işletmeyi yönetemezken kendisini özgürlüklerin garantisi olarak göstermeye kalkıyorsa, o beceriksizdir.
* Ne alakası var? İnsanların büyük ülküleri olması kötü bir şey mi?
Büyük ülkülerin peşinden gitmek elbette iyi, hoş bir şey. Ama büyük ülküleri beceriksizliği örtecek bir şal gibi kullanmak, en başta o ülkülere haksızlık. Siz arızalanmış bir teleferiği yıllarca hizmete açmaktan aciz olacaksınız, sonra da vatandaşa dönüp "kusuruma bakmayın, bu tarafta çok daha büyük bir işle meşgulüm" diyeceksiniz... Bu olmaz. Beceriksizlerin bir ortak özelliği daha var. Böyle büyük ülküler, genellikle, büyük düşmanlar gerektirir. Büyük, çok büyük düşmanlar olmalı, tarif edilemeyecek kadar büyük düşmanlar olmalı ki, beceriksizliğinizin bir mazereti olsun. "Tamam yenildim ama, nasıl bir güce karşı dövüştüğümü tahmin bile edemezsiniz" diye kendinizi mazur gösterebilesiniz. Maşallah, İzmir'de CHP'nin bu konuda da sıkıntısı yok. İzmir'de öyle bir hava oluşturmuşlar ki, herkes düşman. İzmir'in dört yanı düşmanla sarılmış. Mevcut yönetimin İzmir'e yaptığı en büyük kötülük, aslında bu. İzmir'i, Türkiye'nin dünyaya en açık şehrini, içine kapanık bir kasabaya çevirdiler. Beceriksizler bununla da kalmaz. Ayrıca büyük bir kabalığın içinde bile olsalar, nasıl olduğunu bilmem ama birbirlerini beş dakikada bulurlar. Muazzam bir dayanışma içine girerler. Bu sayede, beceriklilerle ancak baş edebilirler. İzmir'de, benzerine az rastlanır bir beceriksizler ittifakı, İzmir'i, bırakın dünyayı, Türkiye'den soyutlamış durumda. Mazisinden başka övünülecek hiçbir bırakılmadı İzmir'de.

"İzmir geçmişte yaşıyor"
* "İzmir Türkiye'ye Lazım" sloganının kaynağı İzmir'in Türkiye'den soyutlandığını düşünmeniz mi?

Evet. İzmir olmadan Türkiye'nin eksik kaldığını, yarım kaldığını düşünüyorum. Ama İzmirlilerin pek de öyle düşünmediklerini, düşünseler de umursamadıklarını görüyorum. Neden umursamıyorlar? Çünkü İzmir içine kapanmış. Geçmişte yaşıyor. Geleceğe dair hiçbir inancı kalmamış. Bir zamanlar Türkiye'nin modern dünya ile temas noktası olan, ülkenin dünyaya en açık şehri bugün, bırakın dünyayı veya Avrupa'yı, Türkiye'ye bile küsmüş bir şehir.
* Size oy vermeyecek ortalama bir İzmirli de sizin bu tespitinize katılır. Ama sonra sorar; "AK Parti iktidarı varken geleceğe nasıl inancım olabilir, AK Parti'yi böyle destekleyen bir ülkeye nasıl küsmem?"
Peki, siz bana yardımcı olun o zaman. Anlatın, AK Parti İzmir'de neden böyle hasım gibi algılanıyor?
* Rolleri değiştik galiba. Ben soracaktım, siz cevaplayacaktınız. Siz soruyorsunuz, ben cevaplayayım: Bence İzmirliler AK Parti'yi kendilerine bir hasım gibi görmüyorlar, Cumhuriyet'e bir hasım gibi görüyorlar.
Bu, mensubu olduğum partiye büyük bir haksızlık. Ama İzmirlilerin böyle düşündüğünü bir an için kabul edeyim. İzmirliler öyle görüyorlarsa, öyle görüyorlardır. Yanlış görüyorlardır ve bu yanlış bizden kaynaklanıyordur. O konulara daha sonra gelelim. Ama önce şunu söyleyeyim; İzmir önemli bir şehir. Eğer bizden memnun değilse, bize, Türkiye'ye, dünyaya küsmeye hakkı yok. İzmir bu Cumhuriyet'in gözbebeği olan bir şehir. Hani bir babanın birkaç çocuğu vardır, kaynakları hepsini okutmaya yetmez. İçlerinden birini seçer onu okutur. Varını yoğunu ona harcar ki adam olsun, dar zamanda ailenin tamamının dertlerine derman olsun. İzmir öyle bir çocuk. İşlerin yolunda gitmediğini görüyorsa, onları yoluna koymak için inisiyatifi alması gerekir. Türkiye'nin önüne geçip, kendi doğru bildiği yönde peşinden sürüklemeye çalışması gerekir. Ama yapmıyor. Bu, Türkiye'ye, İzmir'e ve en başta da Cumhuriyete haksızlık.

"CHP'ye borcu varmış gibi..."
* CHP'ye destek olarak yapıyor ya

CHP ne kadar Cumhuriyetçi, biz ne kadar Cumhuriyetçi'yiz tartışmasına girecek değilim. Meseleyi prensipler çerçevesinde tartışmaya çalışayım ki, kimse incinmesin. Cumhuriyet dediğiniz şey, her şeyden önce muasır medeniyetler seviyesini aşma iddiasıdır. Cumhuriyet ilk günden itibaren İzmir'i destekledi, çünkü İzmir o dönemin muasır medeniyetine en açık, onlarla en yoğun etkileşim halinde olan yerdi. İstanbul'dan bile öndeydi. Uzun süre de öyle kaldı. Sorum basit: Bugün öyle mi? İzmirliler sadece AK Parti'ye oy veren Konya'yı, Kayseri'yi düşman görmüyor ki, Avrupa'yı, Amerika'yı, İzmir dışında kim varsa herkesi düşman görüyor. İzmirli hemşerilerimin İzmir'in dışında gururla "İzmirliyim" demesinden ben de gurur duyuyorum. Ama korkarım birkaç nesil sonra İzmir'in o parlak geçmişini hatırlayan kimse kalmayacak. "İzmirliyim" derken öyle gurur duyamayacak İzmirliler.
* Bütün bunların "İzmir Türkiye'ye Lazım" sloganıyla ilgisi ne?
İzmir imtiyazlı tarihin eseri olarak, imtiyazlı bir coğrafyada yer almış olmasından kaynaklanan avantajlarla, gururla "İzmirliyim" diyebilecek insanları yetiştirmekle yükümlü. Türkiye'ye borcu var İzmir'in. Kendisine, tarihine, coğrafyasına borcu var. Ve İzmir, sanki CHP'ye borcu varmış gibi davranıyor. Bakın size bir tek misal vereyim; Mustafa Denizli bu şehirde yetişti. Futbolu bırakacağı yıla kadar İzmir'de kaldı. Nevi şahsına münhasır, kelimenin tam anlamıyla İzmirli biri öyle değil mi? İzmirli, yani kafasına koyduğu kadını almak için her şeyi göze alabilen biri. İstanbul kulüplerinde ikinci olmaktansa Altay'da kral olmayı tercih eden biri. Sezar'ın "Roma'da ikinci adam olmaktansa, bir köyde kral olmayı tercih ederim" dediği rivayet edilir. Sezar kadar iddialı biri Denizli. Sonrasında da gördük iddiasını. Malta'ya yenilmeyi alışkanlık haline getirmiş olan Türkiye'de, İngiltere'yi yenme ihtimalinin konuşulmaya başlamasını ona borçluyuz. Hayal edemezsek başaramayız. İngiltere'yi yenmeyi hayal etmeye Denizli ile başladık. Almanya gibi bir futbol ülkesinde takım çalıştırmaya gitti Denizli. Sonra da İran'a gitti. Dünyaya, dünyanın her yanına o kadar açık biri. Hep yapılmamışı yapmaya kalktı. Anlatmakla bitmez. Şimdi şu İzmir'e bakın bir. Bu ruh halinin içinde bir Mustafa Denizli daha yetişebilir mi?
"İzmir 1. dereceden afet bölgesi gibi"
* Kocaoğlu'na haksızlık yapıyor olamaz mısınız? Hiç mi bir şey yapılmadı bu şehre?

İzmir şu anda birinci dereceden afet bölgesi gibi bir yer. İzmirliler kabuklarına çekilip, dünya ile irtibatlarını kestikleri için başlarına gelen felaketin yeterince farkında değiller. Ama bu kadar içe kapandıkları halde, yine de belediyecilik açısından işlerin yolunda gitmediğini fark ediyorlar. CHP de zaten İzmirlilere ne kadar matah işler yaptığını anlatmaya hiç kalkmıyor. Anlatmaya kalksa kimseyi inandıramayacağını, kendisinin belediyecilik anlayışına kimseyi razı edemeyeceğini biliyor. Bu yüzden de oyunu belediyecilik alanının dışına çıkarmaya çalışıyor. Yok hayat tarzıydı, yok özgürlüklerdi...
* O halde siz oyunu belediyecilik alanına çekmeye çalışın.
Ben zaten baştan beri olması gereken yerde, belediyecilik alanında oynuyorum. Ama bir yandan Türkiye'nin gündemi buna müsaade etmiyor. Bir yandan da İzmir'de tuhaf bir denklem var. İzmir yıllardır CHP'yi sırtında taşıyor. Bu şartlar altında ne olacağını tahmin edersiniz? CHP'nin kendisini İzmir'e borçlu hissetmesi lazım. Bakıyorsunuz İzmirliler kendilerini CHP'ye borçlu hissediyor. CHP İzmir'in bu fedakığına bir biçimde cevap verecek diye bekliyorsunuz. Ama İzmir'in neredeyse bütün kanaat önderleri "Bu adamı istemiyoruz" diye Genel Merkez'in kapısını aşındırdığı halde, CHP kendisini İzmir'e değil, Sayın Kocaoğlu'na borçlu hissedip aday gösteriyor. Yetmiyor, daha önce CHP tarafından başarılı bulunan bir takım başkanları da, Sayın Kocaoğlu'nu kırmamak için aday göstermiyor. Bu şartlar altında Sayın Kocaoğlu'nun kendisini CHP'ye borçlu hissetmesi lazımken, CHP Kocaoğlu'na, artık neyin diyetidir bilmiyorum ama bir diyet ödüyor.
"Mesnetsiz korkuları yatıştırmaya çalışıyorum"
* Kocaoğlu İzmirlileri korkutuyor mu?

İzmir'de CHP başka hiçbir şey yapmıyor. Aday olduğumdan bugüne, sadece sebepsiz, mesnetsiz korkuları yatıştırmaya uğraşıyorum. Yok efendim belediye işçilerini işten çıkaracakmışım, minibüs hatlarını kaldıracakmışım, hayat tarzına müdahale edecekmişim...
* Etmeyecek misiniz?
Etmeyeceğim elbette. Şehrin iddiasını koruyamayan, hiçbir şeyi beceremediği gibi bunu da beceremeyen CHP, ben seçimi alırsam özgürlüklerin, hayat tarzının tehlikeye gireceği korkusunu yayarak kendi başarısızlığının, beceriksizliğinin sorgulanmasını önlüyor. Ben de soruyorum, İzmir'i içine kapatmış, dünyadan soyutlamış, bir derebeylik haline getirmiş olan CHP zihniyetinin Cumhuriyetçilikle ne alakası var?
* Ama İzmirliler korkuyor. Bunda sizin hiç mi kabahatiniz yok?
Eğer sahiden korkuyorlarsa, elbette bizim de kabahatimiz var. Ama şehrin hak ettiği hiçbir şeyi yapmayan, tekrar seçilebilmek için beceriksizliklerinin gündeme gelmemesini sağlamaktan başka hiç şansı olmayan beceriksizlerin çok daha büyük payı var. Az önce dediğim gibi, Cumhuriyetçiliğin kalesi olmak gibi büyük ülküler üretiyorlar, herkesin İzmir'e düşman olduğu duygusunu yayıyorlar, hepsi sırtını birbirine dayıyor ve hiçbir şey yapamamış olmalarını gündemden uzaklaştırmaya çalışıyorlar.
"Kimmiş Cumhuriyetçi"
* Sizin istediğiniz konulara gelelim. 1414 proje açıkladınız. 65 milyar gibi bir kaynak gerektiriyor galiba. Biraz çok değil mi?

Okurlarınız hayatizmir.com sitesinde projelerimizin ayrıntılarını bulabilirler. Veya akıllı telefonlarına indirecekleri uygulamayla da projelere erişebilirler. Proje kitapçığımızı veya sitemizi inceleyen herkes görecektir ki, İzmir'e yapmayı planladığımız her şey çok kolay. Tabii benim için çok kolay. Ben becerikli insanlarla çalışırım. Altına girdiğim her işi becerdim. Dünyayı, Türkiye'yi, Cumhuriyeti kurtaramadım tamam, ama iki kıtayı birleştirdim. Cumhuriyetçiliği kimseyle paylaşmaya yanaşmayan kesimlerin onlarca yıldır ihmal edilmesinden yakındıkları demiryollarında devrim yaptım. Bugün İzmir'de beni ve partimi Cumhuriyet düşmanı olmakla itham edenler, daha düne kadar, Onuncu Yıl Marşı'ndan "demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan" mısraını bağıra çağıra okuyor ve demiryollarına önem verilmesini istiyorlardı. Demiryolları alanında hayal bile edemeyecekleri işleri başlattım ve tamamladım. Kimseye hayatı zehir etmeden, kimse farkına bile varmadan tamamladım. Kimmiş Cumhuriyetçi?
"CHP, İzmir'de halkı dışlıyor"
* İzmir'de potansiyel var ve değerlendirilmiyor, öyle mi?

Tastamam öyle. Çünkü İzmir'de CHP herkesi düşman görüyor. Herkesi dışlıyor. Sadece yatırımcıyı değil, İzmirli vatandaşı da dışlıyor. Bana bu seçimi alabileceğimi düşündüren en önemli şeylerden biri, belediyeye işi düşen, belediyenin kapısından girmek zorunda kalmış olan herkesin "bu anlayıştan bir an önce kurtulmak lazım" diye dışarı çıkıyor olması. En basit hizmet talebiyle belediyeye gidin, başınıza neler geleceğini göreceksiniz. İzmir'de belediye herkesi düşman olarak görüyor ve herkesi düşman ilan ediyor. İzmir'in CHP'li milletvekilleri elbette şu seçim ortamında itiraf edemezler ama İzmir'de onlar bile düşman olarak görülüyor.
"Ben kendime kızıyorum"
* Kocaoğlu'na çok kızmış gibisiniz

Ne münasebet? Olur mu öyle şey. Ben kendime kızıyorum. Bir bakkalın bile bildiği en temel ekonomi ve işletmecilik kavramlarını anlatmaya çalışmak zoruma gidiyor. Seçim tartışmalarının bu seviyede yürümesi içimi acıtıyor.

"Ödemiş için 90 proje hazırladık"

AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, Ödemiş'te coşkulu bir kalabalığa hitap etti. Hükümet Konağı önünde toplanan binlerce kişinin alkışlarıyla kürsüye çıkan Yıldırım, Ödemiş için 90 projeleri olduğunu söyledi. Yıldırım'a devlet eski Bakanı Ekrem Pakdemirli'nin yanı sıra Ödemiş AK Parti İlçe Başkanı Ali Hadim ve Ödemiş Belediye Başkan adayı Mahmut Badem de destek verdi.
Geçen hafta Ödemiş'in 100 yıllık içme suyu ihtiyacını karşılayacak Rahmanlar Barajı'nın temelini attıklarını vurgulayan Yıldırım, "Bu hafta yine müjdelerle geldim. Ödemiş'e ve Küçük Menderes Havzası'na ne yapsak yakışır. Bugüne kadar devlete borcunu Ödemiş olan bu kentimize devlet olarak bizim de borcumuz var. Ama geçmişte siyasetçiler buradan para toplamışlar hizmet olarak bir şey getirmemişler. Onun için bu borçları ödemeye biz geldik" dedi.
Yıldırım, duble yollar, Ödemiş- Aydın tüneli, Ödemiş- Salihli, Ödemiş- Nazilli ve Kiraz- Alaşehir yolları ile Ödemiş'i çıkmaz sokak olmaktan kurtaracaklarını belirterek, "Ödemiş'e doğalgaz getireceğiz. Ödemiş'in Organize sanayi bölgesini ayağa kaldıracağız. İş ve aş imkanları sağlayacağız. Sütçülük ve hayvancılık canlanacak. Ödemiş'e geçen geldiğimde ekonomi üniversitesine bağlı bir fakülte söz verdik. Ödemiş'te 2 bin öğrenciyi istihdam edecek bu fakülte Ödemiş ekonomisine can katacak. Bu fakülte ile ilgili tüm işlemler tamam. Fakülteyi seçimlerden hemen sonra kuracağız, hayırlı olsun" diye konuştu.
NAZİF HARUPÇU

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.