Demirel "Bu iş olmaz" dedi. Melen, sonucu Çankaya'ya bildirdi. Bu kez Demirel Çankaya'ya çağrıldı. Sunay: "Durum vahim" dedi, Demirel "Olmaz" yanıtını verdi
ÇANKAYA SATRANCI / ERKİN USMAN
Menderes döneminin bakanlarından Rıfkı Salim Burçak da kitabında, Sıtkı Ulay'ın Başgil'e, "Adaylığınızı geri almanız lazımdır. Gürsel Paşa'dan başka adaylığa asla müsaade etmeyeceğiz" dediğini yazmıştı. Bütün bu gelişmelerin sonunda, Gürsel'e cumhurbaşkanlığı yolu ardına kadar açılmıştı. Bu, Türkiye Cumhuriyeti'nin gördüğü ilk "Çankaya Bunalımı" olmuştu. TBMM'nin ilk toplantısında Gürsel'in cumhurbaşkanlığı oylandı. 434 kabul oyuna karşılık 156 boş oy... Gürsel, artık Cumhurbaşkanıydı. Cemal Gürsel'den sonra Türkiye'de Sunay'lı yıllar başlıyordu. Zor yıllardı bu yıllar. Çünkü anarşi ve terörün azgınlaştığı dönemdir o dönem!
Demirel, Sunay döneminin nasıl başladığını Yavuz Donat'a şöyle anlatıyor:
"Sene 1966... Çankaya boşaldı. Adalet Partisi'nin 240 milletvekili vardı, 85 de senatörü. Yani, Adalet Partisi, kendi içinden birini seçebilecek, Çankaya'ya oturtacak durumdaydı. Bu mümkündü. Ama buna heves etmedik. Türkiye'nin o günkü şartlarında, çoğunluk partisinden birinin cumhurbaşkanı seçilmesi, ülkenin sorunlarını çözmeyecekti. Ülke, siyaseten parçalıydı. Irk, mezhep meselesi yoktu. Terör, siyasi İslam falan da yoktu. Ama başka şeyler vardı. 27 Mayıs öncesi yaşananlar, 27 Mayıs ve sonrası, Yassıada mahkemeleri, idamlar... Bunlar çok önemli." 1965 seçimleri sonucu, Demirel yüzde 53 oyla iktidardaydı. O günün şartlarını ve taleplerini değerlendirmek gerektiğini savundu.
1966 Cumhurbaşkanlığı seçiminde ana ilkelerinin "Siyasetle orduyu karşı karşıya getirmemek" olduğunu vurguladı ve ekledi: "Onun için Genelkurmay Başkanı Orgeneral Cevdet Sunay'ı cumhurbaşkanı yaptık. Ancak bir hususun altını çizmek lazım. Sunay, 1960 sonrasında, ordunun siyasetten çekilmesi konusunda önemli görevler yapmıştır. Getirdik... İsmet Paşa ile de... Yani ana muhalefetle beraberlik sağladık."
SUNAYLI YILLARIN SONU
MELEN ORDU'NUN ELÇİSİ GİBİ
23 Ocak günü Demirel'e Başbakan Ferit Melen'den bir randevu talebi geldi. Görüşme konutta olacaktı. Adalet Partisi lideri, davetin gerekçesini tahmin etmişti. Melen "Sunay'ın görev süresinin uzatılmasını" isteyecek; anlayışlı davranması gerektiğinin de altını çizecekti. Demirel tahmininde yanılmamıştı. Melen: "Sunay'ın görev süresini üç yıl uzatalım. Ordu'nun görüşü de bu" diyordu.
Demirel sordu:
"Ya sonra?"
Melen'in yanıtı şöyleydi:
"Üç yıl sonra da Gürler, Cumhurbaşkanı olsun..."
Melen, Genelkurmay Başkanı olacak Gürler'in üç yıl boyunca Türk Silahlı Kuvvetleri'ne çeki düzen vereceğini anlattı; Ordu'nun modernize edileceğini vurguladı ve bir daha tekrarladı:
"Bunlar Ordu'nun istekleridir."
Demirel, Başbakan Melen'i dinledi ve sonunda;
"Bitti mi?" diye sordu.
"Evet bitti..." yanıtı aldıktan sonra bir cümle ile konuyu bağladı:
"Söylediklerinizin gerçekleşmesi imkansızdır."
AP Genel Başkanı'ndan "hayır" cevabını alan Melen, doğruca Çankaya'nın yolunu tuttu.
ÇANKAYA'DAN DAVET GELİYOR
Cumhurbaşkanlığı seçimi bir bakıma Demirel'e ve dolayısıyla Adalet Partisi'ne endekslenmişti. Ve işte o hareketli günlerin birinde, Demirel'e bir çağrı daha geldi. Bu defaki adres değişikti. AP Genel Başkanı, Çankaya'ya çağrılıyordu. Davet sahibi de Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay... O Sunay'ı cumhurbaşkanı seçtiren de Demirel değil miydi? Sunay, "Durum vahim..." diye başladı ve devam etti: "Ortalık karışık. Son bir kez görev yapmak için liderlerle görüşmeler yapıyorum." Cüneyt Arcayürek, "Demokraside Üç Adam" isimli kitabında, gelişmelerin bundan sonraki kısmını şöyle anlatıyor:
KOMUTANLAR TOPLANIYOR
"Sunay beklenen hamleyi yaptı. (Komutanlar bana geldiler. Görev süremin uzatılmasını istediler. Ben komutanlara bu öneriyi tek bir şartla kabul edeceğimi söyledim. Bu isteği bütün partilerin kabul edip, isteğe rıza göstermesi halinde..) dedi. Demirel bir Buda heykeli kadar sakin ve renksiz dinliyordu. Sunay kuşkulu soruları silecek birkaç cümle daha söyledi.(Komutanlar tekrar geldiler. Madem ki sizin görev sürenizin uzatılmasında kararsızlık var, öyleyse Faruk Gürler Paşa cumhurbaşkanı olsun, dediler.) Faruk Gürler adının ortaya çıkması ile bir büyük hesaplaşmaya doğru ilk adım atılıyordu.
DEMİREL: MÜMKÜN DEĞİL
İki nokta önemliydi. Gürler'in cumhurbaşkanlığına adaylığı kesinlik kazanıyordu. Bu bir... İkincisi Ordu ile siyasal partiler arasındaki pazarlığı Sunay yürütecekti. Demirel: "Bizim Faruk Gürler'e oy vermemiz mümkün değil" dedi ve ekledi: "Zira, Genelkurmay Başkanlığını, cumhurbaşkanlığına giden yolun sondan bir önceki basamağı haline getirdiğimiz takdirde TBMM'nin yetkisi ortadan kalkacak, parlamento bir kenara itilmiş olacak. Öteki sakınca da bir o kadar önemli. Her yedi yılda bir cumhurbaşkanı seçimi yaklaştıkça, Genelkurmay Başkanı kim olacak sorunu ortaya çıkacak. Bu ise TSK'yı iki ya da üçe bölecek. Çünkü, Genelkurmay'a oturacak kişiye bir genelkurmay başkanı gözü ile değil, cumhurbaşkanı gözüyle bakılacak."
Oyunun sonu belli olmuştu. Kartlar açılmış, herkes yerini almıştı. Cumhurbaşkanı Sunay, "Gürler cumhurbaşkanı olsun" diye dayatıyor, Adalet Partisi Genel Başkanı Demirel ise "Olmaz..." diyordu. Bu 'olmaz'ın altında yatan gerçek, "Demirel'i yıkan 12 Mart Muhtırası'ndaki imzalardan birinin Faruk Gürler'e ait olmasıydı." Bu tablo bir bakıma 12 Mart'ın rövanşı da sayılabilirdi.
YARIN: Ecevit 'sancılı gelişmeler var' diyor
