Mali bir ibadet olan zekat, İslam'ın beş temel esasından biridir. Akıllı, ergenlik çağına ulaşmış, hür, borcundan ve temel ihtiyaçlarından başka nisap miktarı mala sahip olan her müslümana, bu malın üzerinden bir yıl geçtiği takdirde zekat vermesi farzdır. Fitre ise, Ramazan bayramına erişen, temel ihtiyaçlarından başka nisap miktarı mala sahip olup, bu malın üzerinden bir yıl geçmesi şartı aranmaksızın her Müslümanın kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu aile fertleri için vermesi gereken vacip bir sadakadır.
ARINMA VESİLESİ
Ayet-i kerimede yüce Allah (c.c) şöyle buyuruyor: "Onların mallarından, onları kendisiyle arındıracağın ve temizleyeceğin bir sadaka (zekat) al ve onlara dua et. Çünkü senin duan onlar için sükûnettir (Onların kalplerini yatıştırır.) Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir." (Tevbe/103). Bir hadis-i şerifte ise peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v); "Yarım hurma ile de olsa cehennemden korununuz" (Buhari Zekat 10.) buyurmaktadır.
Cenab-ı Hak bazı hikmetler gereği rızık konusunda insanları farklı yaratmıştır. Bazılarımız fakir bazılarımız da zengindir. Kerim kitabımızda;
"Biz dünya hayatında rızık bakımından bazınızı bazınıza üstün kıldık" (Nahl /71) buyrulmuştur.
GELİR DENGESİNİ SAĞLAR
Zekat farizası, gelir dağılımındaki bu farklılıkların çözümüne vesile olan, sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın gerçekleştirilmesi olayıdır.
Allah Teala Kerim kitabımızda şöyle buyuruyor: "Onlar, mallarında; isteyenler ve (isteyemeyip) mahrum kalanlar için belli bir hak bulunan kimselerdir." (Me'aric,24-25) Efendimiz (s.a.v) "Veren el alan elden üstündür" (Tirmizi,zekat,35,674.) buyurarak zekât ve sadaka konusunda ümmetini teşvik etmiş, bizzat kendisi de uygulayarak ümmetine örnek olmuştur. Zekât, malı bereketlendirir, ondaki zulmeti giderir ve arındırır. Zenginin malını kötü niyetli insanların şerrinden korur.
Toplumun fakirleşmesine ve devletin zayıflamasına engel olur. Dünya malına olan ihtirası siler. Hakikî mülk sahibini, yani Allah'ı hatırlatır. Zekat verecek kimsenin hür, müslüman, akıllı ve ergen olması, borçları dışında nisap miktarı mala sahip olması ve bu malın üzerinden bir yıllık zamanın geçmiş olması, zekat verilecek malın büyüyen, çoğalan ve gelir getiren cinsten olması, gerekir. Aynı zamanda zekat verirken niyette bulunulması gerekir.
SOSYAL DAYANIŞMA
Dinimizde sosyal yardımlaşma müesseselerinden biri de, hicretin ikinci yılında, ramazan orucunun farz olduğu sene, zekattan önce vacip kılınan sadaka-ı fıtırdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor: ' Duyduk duymadık demeyin! Sadaka-i fıtır her müslümana, erkek-kadın, hür-köle, küçük-büyük olsun vaciptir.' (Nesai zekat 50.) Fitrenin bayram namazından önce verilmesi ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını karşılamaları için en uygun olanıdır. Fitrede malın üzerinden bir yıl geçme şartı yoktur.
ÖNCELİK FAKİR AKRABA
Sadece kişinin bakmakla yükümlü olduğu kişilerin ihtiyaçlarını karşılayıp nisab miktarı mala sahip olması yeterlidir. Zekâtı önce akrabanın fakir olanlarına vermek efdaldir. Çünkü bunda hem zekât sevabı, hem de sıla-i rahim sevabı vardır. Zekât öncelikle malın bulunduğu yerdeki fakirlere verilmelidir. Bayramlarda akraba çocuklarına, fakir bir müjdeciye verilecek bahşişlerin zekât niyetiyle verilmesi de câizdir.
ZEKAT KİMLERE VERİLMELİDİR?
Bir kimse zekâtını, fakir olan kendi usûl ve fürûuna yani, babasına, dedesine, anasına, ninesine, oğul ve torunlarına veremez. Fakir olan hanıma da zekât düşmez. Damad kayınbabasına, kayınbaba damadına zekât verebilir. Aslî ihtiyaçlarından başka nisab miktarı bir mala sâhip olan kimseye, zengin sayılacağı için zekât verilmez. Çünkü zekâtın gaye ve hikmeti, fakire yardım ve onun ihtiyaçlarını gidermek, sıkıntılarını yok etmektir.
Bir kimse zekâtını zengin bir adamın küçük çocuğuna veremez. Çünkü bu çocuk babasının malıyla zengin sayılır. Fakat zengin bir kadının fakir ve yetim olan çocuğuna zekât düşer. Çünkü çocuğun nesebi, baba tarafından sabittir. Anasının servetiyle zengin sayılmaz.
Bir kimse zekâtını zengin bir şahsın fakir olan babasına veya fakir olan büyük oğluna veya kızına veya o şahsın fakir olan hanımına verebilir. Zira bunlar birbirlerinin servetiyle zengin sayılmazlar. Zekât gayr-i müslimlere verilmez. Çünkü bu, fakir müslümanların hakkıdır.