Aile içindeki bireylerin hak ve sorumlulukları karşılıklı olmakla birlikte, evlatların ebeveyne karşı sorumluluklarını anlatan Müftü Fahri Tüfekçioğlu, şunları söyledi: "Yüce Rabbimiz Kuran ı Kerimde Lokman suresinin 14. ve 15. ayetlerinde şöyle buyuruyor: "İnsana da, anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi, onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. (işte onun için) insana şöyle emrettik: " bana ve anne babana şükret. Dönüş banadır.""Eğer, hakkında bilgi sahibi olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için seninle uğraşırlarsa, onlara itaat etme. Fakat dünyada onlarla iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonra dönüşünüz ancak banadır. Ben de size yapmakta olduğunuz şeyleri haber vereceğim." Yukarıdaki ayeti kerimelerde olduğu gibi Kur'an-ı Kerim'de pek çok yerde insanın annebabasına karşı görev ve sorumluluklarına dikkat çekilmektedir. Dolayısıyla onlara iyi davranmak, gönüllerini hoşnut edecek güzel söz söylemek, azarlamamak, onlara karşı tevazu göstermek ve hayır dua etmek de dinimizin emri ve en önemli insani görevdir.
AİLENİN TEMEL UNSURU
Ailenin temel unsuru anne-babadır. Onlar hayatı çocukları için yaşarlar. Yemez yedirir, giymez giydirir, kendi rahatlarından çok çocuklarının rahatını düşünür, kazandıklarını onlara harcarlar. Aile içindeki bireylerin hak ve sorumlulukları karşılıklı olmakla birlikte, evlatların ebeveyne karşı sorumluluklarını şöyle sıralayabiliriz. Öncelikle onlara karşı iyi davranmalı, sevgi ve saygıya dayalı, güzel geçinme yollarını bulmalıyız. Nitekim Peygamberimiz (SAV); "Kime iyilik yapayım?" Ya Rasulallah ? diye üç defa soran bir kişiye, her defasında, "annene" cevabını verirken, dördüncü defada, babana (Buhari ,Edep ,2 ) şeklinde verdiği cevabı unutmamalıyız. Bir başka hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (SAV): "Allah'ın rızası anne babanın rızasından geçer. Allah'ın memnuniyetsizliği de anne babanın memnuniyetsizliğinden geçer" (Tirmizi,Birr ,3) buyurarak bizleri uyarmaktadır. Anne babamız muhtaç durumda iseler onların ihtiyaçlarını karşılamamız, ahlaki olduğu kadar dinî ve hukuki bir sorumluktur. Bakara suresi 215. ayette ; "Sana (Allah yolunda) ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: "hayır olarak ne harcarsanız o, anne-baba, akraba, yetimler, fakirler ve yolda kalmışlar içindir. Hayır olarak ne yaparsanız, gerçekten Allah onu hakkıyla bilir" buyrulmaktadır. Onlarla konuşurken incitecek her türlü davranış ve ifadeden kaçınmalıyız. Zira ayeti kerimede: "sakın onlara 'öf' bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle" (İsra,17/ 23) buyrularak anne-babamıza nasıl davranmamız gerektiğinin yolları öğretilmektedir.
YAŞLILARA HÜRMET GÖSTERİN
Peygamber Efendimiz (SAV) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır; "Birbirlerini sevmede, birbirlerine acımada ve birbirlerine şefkat göstermede mü'minler bir vücut gibidir. Vücudun bir uzvu rahatsız olunca diğer uzuvları da ona ortak olurlar." (Müslim ,Birr,66) Yaşlılara hürmet konusu da bu çerçevede değerlendirilmesi gereken konulardan biridir. Her şeyden önce şunu ifade edelim ki; İslâmiyetin büyüklere saygı anlayışını halkımız "Büyüklere saygı küçüklere sevgi" şeklinde atasözü haline getirmiştir. Millet irfanımızın bu yaklaşımı, şüphesiz ayet ve hadislerden kaynaklanan bir yaklaşımdır. Nitekim Peygamber Efendimiz (SAV) de şöyle buyurmuşlardır. "Küçüklerine merhamet etmeyen ve büyüklerine saygı göstermeyen bizden değildir." (Tirmizi,Birr,75) Dünya hayatı geçicidir. Bugünün gençleri yarının büyükleri olacaklardır. Bugün gücü kuvveti yerinde olan, tuttuğunu koparan insanlardan bir kısmı belki ihtiyarlamadan dünya hayatına veda edecek. Ama bir kısmı da ihtiyarlayıp, daha önce bildiklerini unutur hale gelecek ve fiziki gücünü de kaybedecektir. İşte bu gerçekten hareketle Rasûlullah (SAV) gençlerin yaşlılara saygı göstermesi gerektiğini ve yaşlılara saygı gösteren gençlerin yaşlandıklarında saygı görecekleri gerçeğini şöyle ifade buyurmuştur: "Bir genç, yaşından dolayı bir ihtiyara hürmet ederse, Cenâb-ı Allah da ihtiyarlığında ona hürmet edecek kimseler nasib eder."(Tirmizi,Birr,75) İslâm ahlâkının yüce değerlerinden biri olan büyüklere saygıyı, hayatımıza hakim kılmak ve bu konuda çocuklarımıza iyi örnek olmak zorundayız. Şunu hiç bir zaman unutmayalım ki, büyüklere saygı göstermeyen insanlar, küçüklerden saygı göremezler. Bu kuralı hayatımızın her safhasında uygulayarak yaşatmak, İslâmî, insanî ve vicdanî bir görevdir.

