"Zirveye çıkmak için çıkıntı yapmak şart"

Bir Arıza'nın Anatomisi- ARIZA isimli kitabı 2 günde, 2 bin satan Ersever, normal insanlara seslendi: Biz artık rahat ve etiketlenmeden yaşamak istiyoruz. Arızalarımız sizin için bir sorun olabilir ama o bizim kimliğimiz, bizi biz yapan şeydir

CANAN DUZDOL
1980 doğumlu Sinem Ersever, 6 yıldır Londra'da yaşayan bir İzmirli. Kendi deyimiyle arızalığına yakışır bir biçimde çeşitli ve istikrarsız olan eğitimi arkeoloji ve antropolojiden, medya- TV'ye ve psikolojiye kadar uzanıyor. Hiç görmediği babası 26 yaşında feci bir kazada vefat edince, o da hayatını 26 yaşında sonlandıracakmışcasına yaşadı; henüz genç bir kızken ajans sahibi oldu ve seminerler verdi. 26 yaş sınırını geçtikten sonra yaşadığı her gün için hayattan bir gün çaldığını düşünüyor. İlginç hikayesine yakışır bir kitap yazan Sinem Ersever, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 30'unu kapsayan arızalı insanları bir uzman olarak değil de bir arızalı olarak inceledi ve ilginç verilerle dolu muzip, esprili ve kinaye dolu kitabını yazmaya başladı. "Bir Arıza'nın Anatomisi- Arıza" isimli kitabını yazarken 100'e yakın kaynak araştırdı ve 70'e yakın kaynaktan alıntı yaptı. Kendimden parçalar vererek yazdım dediği bu kitap 2 günde 2 bin adet sattı. Eğer siz de bir arıza olup olmadığınızı ya da arızalı insanlarla nasıl iletişim kurmanız gerektiğini merak ediyorsanız bu kitabı okumalısınız.

GERÇEKLİK ÖNEMLİ
- Arızalara olan bu ilginizin kaynağını merak ettim.

Küçüklüğümden beri hep birtakım lakaplarım oldu: dört göz, sırık, yeni gelen kız -çok sık okul değiştirdim- gibi. Sonra bu sıfatlar tek çatı altında toplandı: Arıza. Ama ben "Ben normalim ve bana böyle dedikleri için onlar anormal" diyordum. Bir de bunun kültürle alakalı olduğunu düşündüm ama Londra'ya gittim, yine aynı yakıştırma ve dedim ki bir terslik var galiba.
- Sizin ne tür arızalarınız var?
Ben arızaları ağır sıklet ve light arızalar olarak 2'ye ayırıyorum. Ben part time çalışan bir arıza olduğum için light sınıfındayım. Günde 1 öğün yerim. Bıraksanız gündüzleri uyuyup geceleri ayılırım, 6 ayda bir ev değiştiririm. Ağır sıkletler ise full time arızalardır. Onlar gerçekliklerini kaybedebilirler.
- Bazı ünlü isimler de bu sınıfa giriyor değil mi?
Evet, John Nash gibi Nobel ödüllü bir matematikçi, kendine uzaylılar tarafından mesajlar gönderildiğini ve dünyayı kurtarması gerektiğini düşünüyor. Aynı beyin, inanılmaz güzel ürünler de ortaya çıkarıyor. Ama arıza olma durumu yaptığınla değil; olduğunla, bakış açısınla ilgili. Ben nerede hayata ters baktığımı çok uzun süre bulamayınca "arıza" kavramının altını doldurmaya karar verdim.
FARKLI OLMAK YETMEZ
- Evet, arıza kelimesini biraz açalım..

Bu aslında argo bir kelime, tıbbi değil. Toplumda arıza deyince akla gelen ilk şey; bela ve potansiyel tehlike insanlar; 2'ncisi uçuk olanlar(Aysel Gürel tipi); 3'üncüsü de öyle olmadığı halde arıza sanılanlar. Ama arıza yapmakla, değil olmakla alakalıdır.
- Ama sonuçta yaptıklarımız da nasıl olduğumuzla alakalı değil midir?
Tabii ki ama her insan tuhaf tepkiler verebilir. Arıza hali tuhaf tepkilerin sürekliliğidir. Bunu şöyle özetliyorum: Her farklı insan arızalı olabilir de olmayabilir de, ama her arıza insan mutlaka farklı olur.
- Nedir bu arıza dediğimiz insanların özellikleri?
Aslında arızalar bir ırk gibi. Arıza olmak az seçilen yoldan gitmek, ezberi bozuk yaşamaktır. Ortak özellikleri: Çağrışım bozukluğu, istikrarsızlık, her şeyi uçlarda yaşamak ve aslında bir çeşit koliklik, nedensiz mod değişimi, bir tavan yapma, bir taban yapma. Biz çok hızlı geçişleri olan insanlarız ve birçok şeyi aynı anda düşünüyoruz ve bu duygu karmaşası içinde çok verimli olabiliyoruz. Zaten bela arızalar ve deha arızalar olarak bir ayrım yaptım.
- Biraz açabilir misiniz?
Arızalar kafalarındaki çoksesliliği kullanmayı bilirlerse oldukça verimli oluyorlar. Çağlardan beri çeşitli işkenceler görmüş bu insanların da toplumda kabul görmesinin yolu arızayı kullanabilmelerinden geçiyor, toplum onları öyle sahipleniyor. Ama eğer içinizdeki arızayla didişirseniz aynı noktada kalır ve bela arızalar dediğimiz gruba girersiniz.
- Bu arıza durumunun burçlarla herhangi bir ilişkisini kurdunuz mu?
Evet, ama bu bir sonraki kitabımın konusu. Şimdilik amacım bu arıza kavramını toplumda oturtmak.
- Şehir hayatıyla bir ilgisi var mı?
Mutlaka var. Çünkü ciddi maaşlar alıp, kredi kartları borç dolu insanlarla dolu şehirler. Dengesiz ekonomik yapımız var ama para saçmayı seviyoruz. Bu dengesizlik, şehir hayatı, yaşam koşulları daha fazla arıza verdirebiliyor insana.
HER GÜNE BİR ARIZA
- Kitabı yazarken nelerden faydalandınız?

Ben araştırmama Türk Dil Kurumu'nun sözlüğünden başladım. Sonra psikiyatriye geçiş yaptım ve orada aylarca kayboldum. 365 çeşit; yani her güne bir arıza düşecek kadar akıl rahatsızlığı olduğunu öğrendim. Sonra baktım ki ben de bu hastalıklardan 3'üne 5'ine uyuyorum. Sonra okudukça annem obsesif, akıl hocam kompülsif, bir başkası paranoyak çıkıyor; derken herkeste benzer parçalar buldum. Normal kim dedim, safkan var mı?
- Bulabildiniz mi?
O kitaplarda hiç anlatılmıyor; herhalde akıl hastalarından arta kalanlar. Mesela sanat ve iş dünyasında büyük işler yapmış insanların hepsinde bir arıza var. Baktım ki yetenekli ve normal insan var ama üstün yetenekli ve normal insan yok.
- Hangi ünlülerde arızalar buldunuz?
Ben bir anket yaptım arıza deyince akla gelen isimleri sordum: Okan Bayülgen, Deniz Akkaya, Kamer Genç, futbolcu Sergen Yalçın, Nejat İşler tabii ki Aysel Gürel, Yıldız Tilbe, Hayko Cepkin, Ayşe Arman, Teoman gibi isimler söylendi. Arızalığı kanıtlanmış uluslararası arızalar ise Tolstoy, Newton, Julius Sezar, Ernest Hemingway, Mozart, Kurt Cobain, Nietzsche, Madam Curie, Salvador Dali, Virginia Wolf, Sokrates, Dostoyevski ve Leonardo Da Vinci gibi alanlarında usta isimleri sayabiliriz.
GAZETECİLER BİRİNCİ
- En çok arıza yapan meslek ayrımı yaptınız mı?

Evet, gazeteciler başta geliyor. 2. sırada ise ilginç bir şekilde psikiyatrlar. Uğraşa uğraşa sıyırıyorlar herhalde.
- Normallere söylemek istediğiniz bir şeyler var mı buradan?
Normal insanlara şunu söylemek istiyorum: Bir arızayı sevmek bir kirpiyi sevmek gibidir ama önemli olan yaklaşım. Amerikalı karikatürist Scott Adams'ın da dediği gibi "Mühendislere göre bozulmayan insan, henüz yeterince özelliğe sahip olamamış insandır. Ve yine İngiliz Yazar J.G. Ballard'ın dediği gibi "Normal bir dünyada özgür olmanın tek yolu deliliktir." O yüzden biz artık rahat ve etiketlenmeden yaşamak istiyoruz. Arızalarımız sizin için bir sorun olabilir ama o bizim kimliğimiz, bizi biz yapan şeydir. Ne mutlu arızayım diyene.
İlham dediğimiz şey aslında bir arıza süreci
Anlattıklarınıza bakılırsa arızalarımız, aslında faydalanılabilirse yaratıcılığı besliyor..
Evet, arızasız ilham olmuyor. İlham kanatlı bir melek değil, onun bir elinde sopa bir elinde havuç var. Havucu kapmak için çok sopa yemeniz gerekiyor. Araştırmalara göre ilham aslında bir arıza süreci, beyinde yaşanan bir kaos. Onu beyne girmiş bir anarşist gibi düşünün. Geçmişi alıyor, geleceğe bulaştırıyor, fotoğrafları karıştırıyor, ortalığı altüst ediyor. Ama değişik fikirlerin ortaya çıkma nedeni de bu kaos aslında. Beyin bir süre sonra kendini toparlıyor ve ortaya güzel bir şey çıkarıyor. O kişi de çıldırmanın eşiğinden dönüyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.