GİZEMLİ ÜLKE MISIR / FATİH ŞENDİL
Dünyanın yedi harikasından günümüze kadar ulaşan tek eserin, Mısır'daki Keops Piramidi olduğunu öğreniyoruz. Kahire'de Nil Nehri'nin batısına düşen piramitlerin bulunduğu alanın, Giza Yaylası olarak adlandırıldığından bahsediyor rehberimiz.
Giza Yaylası'na adım attığımız andan itibaren sanki büyülü bir dünyaya girmiş gibi hissediyoruz kendimizi. Biz makinelerimizin deklanşörüne arka arkaya basarken, bir yandan da rehberimiz anlatmaya devam ediyor; Keops Piramidi'nin yanında biraz daha küçük olan iki piramidin Kefren ve Mikorinos piramitleri olduğunu öğreniyoruz. Ayrıca, içlerinde prenseslere ve firavunun en yakın yardımcılarına ait mumyaların bulunduğu beş piramit daha var.
Büyük Piramit de denen Keops Piramidi, M.Ö. 2800 yıllarına doğru hüküm süren Mısır'ın 4. Sülale devri hükümdarlarından Keops'un mezarıymış. İkinci büyük piramit, Keops'un kardeşi olan ve O öldükten sonra firavun olan Kefren'e aitmiş. Küçük piramit ise M.Ö. 2500'lü yıllarda hüküm süren Mikerinos'a...
Mısır piramitleri yeryüzündeki anıt-kabirlerin en eskileri ve en büyükleriymiş. Bunların en haşmetlisi olan Keops Piramidi dış görünüşü ile de "Dünyanın Birinci Harikası" olma niteliğine hak kazanmış.
Piramitler, firavunun mumyası ile hepsi birbirinden değerli eşsiz nitelikteki sanat eserlerini; kral, kraliçe, prens heykellerini de içlerinde saklıyordu ve bu eşsiz hazineleri saklamak için yapılmışlar.
Keops Piramidi'nin yüksekliği 138 metreymiş, ancak tepeden 10 metre kadar aşınmış. Bazıları 10-15 ton ağırlığında olan 2 milyon 300 bin adet blok taşın üst üste yığılmasıyla oluşturulmuş. Bir kenarı 227 metre olan dörtgen tabanı 50 bin 524 metrekarelik bir alanı kaplıyormuş. Piramidin iç ortasında, tepeden 100 metre kadar aşağıda ve tabandan 40 metre kadar yukarıda firavunun odası varmış. Firavunun mumyası, hazinesi ve özel eşyası bu odaya konmuş. Oda 10.5 metre uzunlukta, 5 metre genişlikte ve 6 metre yükseklikteymiş. Buraya 50 metrelik bir dehlizden giriliyormuş ve biri kraliçeye ait olan iki oda daha varmış.
Kefren Piramidi'nin taban kenarlarının uzunluğu 216 metre, yüksekliği 143 metreymiş.
Mikorinos adına yapılan 66 metre uzunluğundaki piramidin taban kenarlarının uzunluğu 109 metreymiş.
Tarihçi Herodot'a göre, ağır granit blokları, piramidin üst bölümlerine çıkarmak için 925 metre boyunda, 19 metre genişlikte bir rampa yapılmış. Sadece bu rampanın yapılması bile 10 yıl sürmüş. Bu muazzam mezar, üç ayda bir toplanan 100.000 esirin çalışmasıyla 30 yılda tamamlanmış. Daha sonra da Keops'un ve eşinin mumyalanmış cesetleri bu mezara yerleştirilmiş.
Giza Yaylası'na kadar gelip de dev piramidin hemen yanında bulunan Solar Boat Müzesi'ni gezmeden dönmek olur mu hiç? Müzenin önünde yüzlerce turist var. Elbette Mısırlılar, bu kalabalığı da paraya çevirmeyi ihmal etmemişler. Solar Boat Müze'nin giriş ücreti, piramitlere giriş ücretinin yarısı kadar. Girişte görevliler ziyaretçilere galoş veriyorlar. Ancak bu galoşlar bildiğimiz galoşlara pek benzemiyor. Bildiğiniz çuval bezinden yapılmış ve çıkışta iade ediyorsunuz. İçerdeki tarihi gemi gerçekten görülmeye değer. Parçaları 1954 yılında, Keops Piramidi'nin içinde bulunmuş. 1958 yılında uzun uğraşlar sonucu bir araya getirilmiş. Gerçek bir gemi halini alması ise 10 yıl kadar sürmüş. İçerideki bilgilerden teknenin boyunun 43.3 metre, genişliğinin ise 5.9 metre olduğunu öğreniyoruz.
Piramitlerle ilgili olarak sürekli güzelliklerden, bahsederken olumsuzlukları da anlatmadan geçemeyeceğim. Bir kere bölge inanılmaz derecede pis. Deve ve at pisliklerinin kokusundan neredeyse burnunuzun kemiği kırılır. Gördüğümüz kadarıyla Mısırlı dostlarımız temizlik konusunda pek de dikkatli değil.
Bir diğer husus ise seyyar satıcılar. Bir kez yapıştılar mı bırakmak bilmiyorlar. Bizim de Türk olduğumuzu öğrenince, kendilerinin Türkleri çok sevdiğini anlatmaya çalışıyorlar son derece sınırlı Türkçe kelime hazneleriyle. Sözün özü Mısırlılar bu tarihi mirasın pek de hakkını veremiyor.
Piramitler yöresinde develere binip fotoğraf çektiriyor ve son olarak hem piramitleri hem de sfenksleri aynı kareye sığdırabildiğimiz bir açıdan hatıra fotoğrafları çektirdikten sonra öğle sıcağında oralara veda ediyoruz.
Piramitlerle ilgili birkaç not
** Her biri 20 ton olan taşlardan inşa edilmiştir. Ve bu taşları temin edilebilecek en yakın mesafe yüzlerce kilometre uzakta.
** Bu taşların nasıl getirildiği bilinmiyor.
** Piramit kimin adına yapıldıysa, onun bulunduğu odaya, yılda iki defa güneş giriyormuş. (Doğduğu ve tahta çıktığı günler.)
** Mumyalarda radyoaktif madde bulunduğundan; mumyaları ilk bulan 12 bilim adamı kanserden ölmüş.
** Piramitlerin içerisinde ultra sound, radar, sonar gibi cihazlar çalışmıyor.
** Kirletilmiş suyu, birkaç gün "piramit"in içine bırakırsanız, suyu arıtılmış olarak buluyormuşsunuz.
** Piramitlerin içinde süt birkaç gün süreyle taze kalır ve daha sonra hiç bozulmadan yoğurt haline gelir.
** Bitkiler piramitin içinde daha çabuk büyür.
** Piramitin içine bırakılmış su, beş hafta bekletildikten sonra yüz losyonu olarak kullanılır.
** Çöp bidonu içindeki yemek artıkları hiç koku yaymadan piramitler içinde mumyalaşır
** Kesik, yanık, sıyrık gibi yaralar bir piramidin içinde daha çabuk iyileşme eğilimi gösterir.
** Piramitlerin bazı odalarının içinde ne olduğu hakkında bir bilgi yoktur. Araştırmacıların çoğu ya içinde kayboldu yada aynı yerde birkaç tur attılar fakat içlerini göremediler.
