GÜLENGÜL USLU
İzmir cemiyet hayatının tanınmış çiftlerinden Lale- Rami Berki'nin kızları Lara Berki, Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi mezunu, sanatla iç içe yaşayan genç bir kızımız. Mum dekorasyonuyla ilgili güzel çalışmalar sergileyen Lara Berki, içinde kapsül mumlar ve mum efektli led aydınlatmaların olduğu parafin kalıplar tasarlıyor. 'Çırakma' ismini verdiği bu objelerin her biri adeta bir sanat eseri. Yaşamını İstanbul'da sürdüren Lara Berki mesleğinde hızla ilerliyor. Yaptığı dizaynlar mekanlarda ışıl ışıl parlıyor..
- Lara seni tanıyalım?
İzmir Amerikan Kolleji'ndeki resim ve sanat tarihi derslerine karşı iyice artan ilgim geleceğimle ilgili yönlenmemde çok etkili oldu. Rengarenk boyalar, çeşitli kalem ve cetveller daha o yıllardan vazgeçilmezim olduklarını bana hissettirmişti... Bilkent Üniversitesi, GSF Grafik Tasarım Bölümü'nde almış olduğum eğitim ve de ardından Peyzaj Mimari ve Kentsel Tasarım Bölümü'nden mezun olmam ise beni bu sonsuz dünya ile bağladı.
- Şimdiye kadar yaptığın işler?
Ertuga Mimarlık ve sonrasında ise Zoom TPU'da, Acıbadem Proje Yönetimi bünyesinde peyzaj ve iç mimari projelerinde çalıştım. 2006 yılından sonra kendimi en özgür hissettiğim sanatsal çalışmalarıma daha profesyonelce odaklanma ihtiyacım doğdu. Açmış olduğum 3 kişisel resim, gaz-beton obje, el yapımı çanta sergilerimden sonra 2008'de hep çok sevdiğim mum ışığını parafin kılıflarla giydirmeye başladım. Bu parafin kılıflar; kimi zaman tuvalimin, kimi zaman ise biçimlendirdiğim bir gaz-beton veya ahşabın yerini aldı... Alevin doğal ışığına ve parafinin transparanlığına renk, doku ve oymalarla eşlik etmek çok keyifli. Özellikle de 3. boyutta bir duvar veya cam, ayna gibi malzemelerin efektlerinin yansıyarak bu ışığın hareketine katılımı ise bambaşka..
MUMDAN DAYANIKLI - Mum dekorasyonu işine nasıl başladın?
2004 senesinde Sheraton-Çeşme'de çok büyük mumlar gördüm. Üreticisini merak ettim ve tanıştım. Sarıaslan Mum'larının sahibi İsmet Bey'e yanında mum yapımını öğrenmeyi arzu ettiğimi söyledim. Ve Karabağlar'daki o mum atölyesinde yaz boyunca öğrendiklerim bana bu işle ilgili ilk kapıyı açmış oldu. Aslında araya giren mimari projelere rağmen o kapı beni orada hep beklemiş. Ki seneler sonra çok yakın bir arkadaşıma bu yarım kalan hayalimden bahsederken, bana Diva Mum'un sahibinin akrabası olduğunu ve tanıştırabileceğini söyledi. Hemen randevu aldım ve projelerimden bahsettim. İlk günden itibaren yarattığımız sinerji bizi buralara taşıdı.
- Yaptığın işten kapsamlı olarak bahsedermisin?
Aslında benim şu anda yaptığım mum değil. İçerisinde kapsül mum veya arzuya göre mum efektli led aydınlatmaların olduğu parafin kalıplara tasarımlar yapıyorum. Hatta mumdan ayırabilmek için yeni bir kelime gerekiyordu çünkü mum fitilli, yanarsa bitecek yada işlevsizce köşesinde oturacak. Artı transparanlığı da yok... Benim kullandığım ortası boş, dairesel, küresel veya kare parafin kalıplar. Sevgili Dilara Toros 'ÇIRAKMA' kelimesini önerdi. Aydın yöresine ait bu kelime 'içinde ateş yanan kap' anlamına geliyordu. Ardından benim için başka bir ikincil çağrışım yaptı; 'ÇIRAK ve' MA' kelimeleri bana 'Hayat yolunda hep çırak ol ve su gibi ak' diye fısıldadı ve böylece isim kesinleşti.
- Yarattığın bu çırakma'lar mekanlarda yalnızca aydınlatma anlamında mı yoksa dekoratif olarak mı kullanılıyor?
Çırakmalarım bana göre; gecenin loşluğunda titreşimi ve ışığının yansıdığı dokuya eşlik etmesiyle mekanınızın aurası. Gündüzleri ise dekorasyonunuzun renkli bir partneri. Hepsi tek ve el yapımı. Hepsi ünyeli. İyi bakıldığı takdirde size bir ömür eşlik edebilir.
- Şimdiye kadar hangi mekanlarlarda kullanıldı?
Yurtiçinde Beymen Home, Ica Home& Garden, Deno ve Megalov gibi mağazalara hazırlamış olduğum koleksiyonlarımın yanı sıra kişiye ve mimari projelere özel tasarlamış olduğum çırakmalarımın da ayrı bir yeri var. Mesela; Sevilen Şarapları'na 'Üzüm ve kadeh', Nermin Bezmen ve Aylin Şensoy'a 'Aşk', Fazıl Say'a ise sol anahtarının simetrisinden 'F&S' harflerini yakalayarak hazırladığım koleksiyonlar benim en heyecanlı çalışmalarımdandır. Kişiyi veya mekanları tanıyıp, dekorasyon tarzını yakalayıp en uygun paylaşımı sunmak çok ayrı bir yolculuk..
BAŞARI EKİP İŞİ - Başlarken bu kadar başarılı olacağını hayal etmişmiydin?
Başarı tek doyumsuzluğum. Atölyemde her yeni bir günaydın, yeni bir doku, yeni bir renk ve keşfedilmeyi bekleyen yeni karışımlar var. Ama başarı kesinlikle bir ekip işi ve farkındayım ki, kurumsal kimlik adına çok güzel tesadüf ve sinerjilerle emeklemeye başlamışız... Öyle bir tesadüf zinciri ki; Emre Çıkınoğlu'nun bir öğle yemeğinde bir anda peçeteye çizdiği logo' dan, Koray Erkaya'nın objektifinden web'e ve kataloğumuza kadar her şey tam içime sinecek şekilde beni yansıttı ve bu nedenle şanslı olduğumu düşünüyorum. Aile büyüklerimizden 'mum söndürücüsü de tasarlasanız veya 'uzun çırakma kibritleri yapsanız' gibi fikirleriyle aksesuarlarımız da oluştu. İşte böyle gelişti ve ilerliyor..
- Bundan sonraki hayallerinde neler var?
Benim hayallerim düşüncelerimle güzel bir flört yaşarsa gerçek olabiliyor ancak. En kısa dönem hayalim; Maison& Objet-Paris'te bu sezon markamızı daha büyük kitlelere tanıtarak, paylaşımcılarımızı arttırmak. Bildiğimiz kadarıyla bu tip parafin kalıpların üzerine bu tarz bir çalışma ilk. Ve özellikle Avrupa el yapımına çok değer verdiği için çok heyecanlıyım. Bir de, hem asaleti hem sportifliğiyle çok beğendiğim Armani Casa için özel koleksiyonlar hazırlamak ise sonraki hayalim.
"Ege burnumda tütüyor" - Yaşamak için neden İstanbul'u seçtin?
Hiç bilmiyorum. Önemli konularda hep ani kararlar veririm. Hayatın akışı. Bugün İstanbul, yarın İzmir veya Barcelona...
- İzmir'le ilgili düşüncelerin?
Sanırım ki ileride bir gün yaz kış Çeşme'de ve hatta tekne de yayacağım. İzmir'i hep çok özlüyorum. Ege burnumda tütüyor, dalga sesleri ise hep kulağımda. Buradaki dostluklarım hamurdan, çıkarsız ve dolayısıyla saf. Kimi zaman Tenis Klüp'teki ağaçlara, kimi zamansa Çeşme'deki phenix veya ardıçlara dalıyorum. Neler gördüler, neler duydular... Bizle sevindiler, duygulandılar... Bizden önce de vardılar ve inşallah hep de var olsunlar.. Ayrıca İzmir Kültür ve Sanat Vakfı'nın, sivil toplum örgütlerinin ve yerel yöneticilerin kent dokusu, mimari ve sanata karşı hassasiyetini yaşamak çok gururlandırıcı. Özellikle bu sene Çeşme Marina'da gördüklerim beni inanılmaz etkiledi. Çeşme'nin eski dokusu korunarak bu kadar mı bugün yaşatılır. Sabahıyla gecesiyle, yazıyla, kışıyla hep yaşanılacak bir atmosfer.
