Sezar'ın Cleopatra için Mısır'dan getirttiğine inanılan muhteşem kuma sahip Cleopatra Plajı, sizi çağırıyor..
İLKER ÇOBAN(HABER MERKEZİ)
Tatil için 5 yıldır üst üste Muğla'yı tercih etmeme rağmen bir kaç sezon arayla gitmekten bıkmadığım ve her gittiğimde aynı heyecanı duyduğum Sedir Adası, bana göre ölmeden herkesin görmesi gereken yerlerden biri.
Muğla'dan 43 kilometre sonra ve Marmaris'e 14 kilometre kala Sedir Adası ve Çamlı köyü tabelası ile sağa ayrılan yol, insanı kent hayatından tamamen koparıyor. Dar ama asfalt olan Çamlı köyü yolu, otomobilin camını açıp oksijeni içine çekmeniz için zorluyor. Yaklaşık 2 kilometre sonra sizi Kadir Başoğlan'ın yarattığı, tüm Türkiye'de doğal kahvaltısı ile meşhur Çınar Restoran karşılıyor. Tok bile olsanız, orada bir bardak çay içmelisiniz.
Kadir Bey, her zamanki gibi başında kasketi ile müşterilerini selamlıyor. Birbirinden değişik ulu ağaçlar, şırıl şırıl akan su ve etrafta gezinen ördek ve tavuklar, bambaşka bir aleme çekiyor insanı. Hele bir de kahvaltı etmeyi seçerseniz, kesinlikle pişman olmazsınız.
DENİZİN FARKLI TONLARI
Sedir Adası'na gidebilmek için Çınar'dan sonra 2 kilometrelik daha karayolu katetmeniz gerekiyor. 2 kilometre sonra Çamlı köyünün güleryüzlü ve iyi kalpli insanlarının işletmesini yaptığı iskeleye geliyorsunuz. Buradaki tahta iskeleden ortalama 20'şer kişilik 4'er metre uzunluğundaki teknelere binilmesinin ardından Sedir Adası yolculuğu başlıyor. Bu arada tekneleri Çamlı köyünün erkekleri, eşleriyle birlikte çalıştırıyor. Yani kadınlar, eşlerine tekne seferlerinde destek oluyor ve miçoluk yapıyor.
Bu arada yaklaşık 15 dakika boyunca denizin farklı tonlarını görebilmenin mümkün olduğu muhteşem koylar sizi selamlıyor. Koylar da demirlemiş birbirinden güzel tekne ve yatlar da, fotoğraf karelerini zenginleştiriyor.
YİNE TAHTA İSKELER
Ve nihayet, muhteşem Sedir Adası'na ulaşılıyor. Yine tahta iskele ve yine betonsuz bir kıyı. Tekneden indikten hemen sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından koruma altına alınan adanın giriş noktasına varıyorsunuz. Bakanlığın Döner Sermaye İşletmeleri Müdürlüğü (DÖSİM)'ne bağlı elemanları, gişede giriş ücretlerini tahsil ediyor. Müzekart'ı olanlar ve 17 yaş altı kişiler ücretsiz girerken, adaya girişte kişi başı 10 lira ödeniyor. Yanları ahşap direkler ve urganlarla süslü kısa bir beton yolda yürüdükten sonra göz kamaştıran Kleopatra Plajı'na ulaşılıyor.
Geçmiş yıllarda gördüğüm Kleopatra Plajı'ndan daha farklı bir yer beni karşılıyor. Daha önce açık olan kumsalının urganlar ve ahşap direklerle tamamen kapatıldığını görüyorum. Üzülmedim, aksine korunduğu için sevindim. Kumsalın yakınına gelenler, denizin içinden o kumu zaten tırtıklıyor ve peeling yapıyor. Bu arada plajın arka kısmına soğuk ya da sıcak aradığınızı bulabileceğiniz, modern bir kafeterya yapılmış. Bu çok iyi olmuş.
MİTOLOJİK HİKAYE
Gelelim Kleopatra Plajı'nın hikayesine... Binlerce sene önce Kleopatra ve Antonius Sezar'ın bu adada büyük bir aşk yaşadığına inanılır. Efsaneye göre, kendisiyle evlenmeyi kabul eden Kleopatra'ya bu coşkusunun hediyesini vermek isteyen Mısır Kralı Antonius, adaya Mısır'dan 60 büyük gemiyle çapları 1 milimetreden daha küçük ve her tanesi aynı büyüklükte olan kumları getirtti. Yalnızca Dünya'nın iki yerinde varolduğu bilinen bu özel kumun diğer özellikleri de ateşte yanıyor, sodalı suda kendiliğinden çoğalıyor ve büyüteç altında incelendiğinde hareket ediyor olmasıdır. Karbonatlı çamurun bir çekirdek etrafında birikmesiyle oluşan kumların denize kattığı eşsiz güzellikteki renk de, Ada'nın görülmeye değer olan diğer özelliklerinden biridir. Kumların bir benzerinin de Kızıldeniz'de olduğu bilinmektedir.
GÜVENLİK TAKİPTE
Dünyada iki yerde olduğu iddia edilen Kleopatra Plajı'nın eşsiz güzellikteki kumu, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından görevlendirilmiş özel güvenlik görevlisi tarafından korunuyor. Merdivenle inilen plajda denize girip çıkan herkesin her iki tarafta bulunan duşlar vasıtasıyla vücudunda kum kalmaması için duş alması gerekiyor. Ayrıca güvenlik görevlisi, korumaya alınan kumsala girenleri, düdük çalarak uyarıyor ve kumsaldan çıkmalarını sağlıyor. Bu arada bu plajda yüzmenin keyfini ise kelimelerle tarif etmek gerçekten imkansız..
TARİHİ KALINTILAR
Zeytin ağaçlarıyla kaplı Sedir Adası'nda doğal güzelliklerin yanı sıra Helenistik ve Roma dönemlerine ait antik tiyatro, agora ve antik liman kalıntıları da bulunuyor. Adada bulunan ve M.Ö. 1000'li yıllara dayandığı sanılan Dor, Pers ve Romalılar'dan kalma tarihi eserler ile antik tiyatro da ziyaretçilerin ilgisini çeken diğer etkenler arasında yer alıyor.
