"Sana Yazdım" adıyla, Türkiye'de ilk kez gerekleşen bir single çıkaran Ayşe Pulat, televizyonda talk şov yapmaya hazırlanıyor. "Okan Bayülgen'i tahtından edeceğim" diyen Pulat ekliyor: Şaka bir yana onu çok seviyorum, iyi ki var.
Yazar Yasemin Pulat, son günlerde çok farklı bir çalışmayla gündemde. 'Sana Yazdım' adını verdiği bir single çıkaran Pulat, alışılmışın dışında şarkı söylemiyor, kendi kaleme aldığı bir metni, metne özel bestelenen müziğin eşliğinde okuyor. İşte konu hakkındaki görüşleri...
- Geçenlerde bir single çıkardınız ama alışık olduğumuz single'lardan çok farklı bir çalışma bu. Nasıl olduğunu siz anlatır mısınız?
- Aslında ekimde piyasada olmak üzere bir albüm hazırlıyordum ama aynı zamanda kitap da yazdığım, köşe yazarlığı da yaptığım için birden bire insanlar 'Şarkı da mı söylüyor?' demesin diye yumuşak geçiş yapmaya karar verdim. Yazarlıkla müzisyenlik arası nasıl bir çalışma derken bu proje aklıma geldi. Bir düz yazım, bestelendi. Ben yazıyı okudum, Yıldıray Gürgen de benim okuduğumun üzerine film müziği gibi bir şey yaptı. Filmlerde sahneye göre, duyguya göre müzik yaparlar ya, Gürgen de benim okuduğum yazının duygusuna göre müzik yaptı. Ortaya enteresan bir şey çıktı.
ROMANTİK DEĞİLİM - Yani single'da şarkı söylemiyorsunuz?
- Söylemiyorum, şarkıyı Ekim'de söylüyor olacağım. Türkiye'de ilk kez yapılan bir çalışma bu ama dünyada örnekleri var. Mesela Doors, Leonard Cohen, Orson Welles yapmış benzer işleri. İnsanlar bunun ne olduğunu bilmediği için şiir zannediyorlar ama ben şair değilim, şiir yazacak kadar da romantik değilim.
- Bu metin neden bahsediyor peki?
- Aşktan. Aşkı hep yazıyordum, anlatıyordum ama ilk defa seslendirdim. Aşkın içinde olan her şeyin; kıskançlığın, tutkunun, kaybedişin, çaresizliğin olduğu bir metin bu. İnternette dört günde 100 bin tıklanma oranına ulaştı. Enteresan bir şekilde çok ilgi çekti.
- Nasıl bir ruh haliyle yazdınız o metni?
- Bir anda yazdım. Onun bir ruh hali yok aslında, bir anda bir şey hissediyorsun, açıyorsun bilgisayarı. Ben de bir anda bir şey hissettim, açtım bilgisayarı yazmaya başladım. Böyle ortaya çıktı. İsmi; 'Sana Yazdım'.
AŞKI YAZMAK KONUSUNDA YETENEKLİ - Kime yazdınız?
- Herkes soruyor "Kime yazdın?" diye, ben de herkese "Sana yazdım" diyorum. Çünkü herkes kendinden bir şey buluyor metinde. Sevgilime yazdım aslında... Çok duygusuz işlerin yapıldığı bir dönemde çok ilgi çekti. Bu kadar duygusuz işin arasında safi duygu içerdiği için insanlar hemen kabullendiler. Özellikle kadınlar çok sahip çıktı. Aşkı gerçekten iyi yazan bir yazar olduğumu düşünüyorum.
- Aşkı iyi yazmak için güçlü bir aşk mı yaşamak gerekiyor?
- Aşka açık olmak gerekiyor herhalde. Yani hesap yapmamak, planlamamak, düşünmemek gerekiyor. Aşkın içine mantık, hesap kitap koyduğun zaman olmuyor. Onu geldiği gibi yaşamalısın.
- "Aşk acıtmalıdır" gibi bir söz ettiğiniz. Neden böyle düşünüyorsunuz?
- Aşkın acısını da yaşamayı seviyorum demiş olabilirim. Zaten acıtmadığı zaman çok da aşk olmuyor. Acı da aşka dair bir şey bana göre. Bir yazar olduğum için benim acıya da, ayrılığa da, kavga gürültüye de ihtiyacım var. Bunlar benim en değerli malzemelerim aslında. Yemeğin tuzu biberi gibi şeyler benim için bu duygular.
O BİR ÇOKLU YETENEK - Size "Ne iş yapıyorsun?" diye sorduklarında ne yanıt veriyorsunuz?
- "Çoklu yeteneğim" diyorum. Tuval getirsen önüme resim çizebilirim. Yazı yazıyorum, köşe yazıyorum, şarkı yazarlığı yapıyorum, beste yapıyorum. Yarın öbür gün televizyonda da bir şeyler yapacağım. Çok televizyon kadınıyım ben aslında...
- Var mı öyle bir proje?
- Var, görüşmeleri devam ediyor. Belki bir gece şovu olacak. Aslında ya gece ya sabah yapacağım, yani gene ortası yok. Okan Bayülgen'i tahtından edeceğim (gülüyor). Şaka bir yana onu çok seviyorum, iyi ki var. "İyi ki doğmuş bu dünyaya" dediğim birkaç kişi var, o da onlardan biri.
- 'Zehirli Çikolata' adını verdiğiniz kitabınızı yazıyorsunuz. Nasıl bir kitap olacak?
- Kurgu barındıracak içinde. Bir fare kapanına, serçe parmağından yakalanan bir yazarın öyküsünü anlatacak. Sürekli kan kaybediyor, kan kaybettikçe de sinirden durmadan yazıyor, kanının son damlasına kadar yazıyor.
- Kendi yaşadıklarınızdan esinlendiniz mi bu sekizinci kitabınızı yazarken?
- Zaten hep kendimden yola çıkarım.
- O zaman fare kapanına yakalanmış gibi mi hissediyorsunuz kendinizi?
- Evet, doğrusu bir ara fare kapanına yakalanmış gibi hissetmiştim kendimi.
PİŞMAN DEĞİLİM
- Bir dönem müzisyen Aykut Gürel'le yaşadığınız ilişkiyle gündeme gelmiştiniz. O ilişkiden kalan bir pişmanlık var mı içinizde?
- Hiç pişmanlığım yok. İyi ki yaşamışım diyorum ama bu ilişkiyi konuşmaktan da artık çok sıkıldım doğrusu.
- Sonuçta bu ilişkinin bitiş aşaması bayağı bir gündem oluşturdu. Bu sorularla karşılaşmanız kaçınılmaz...
- Bir şarkı, 'yaşandı bitti saygısızca' der ya, bizimki de tam olarak öyle oldu.
