Ünlü sanatçı, "Miami'de yanımıza bir grup gelip, imza istedi. 'Şaka herhalde' dedim. Israr edince sorduk 'neden' diye. 'Onun Richard Gere olduğunu biliyoruz, atlatmayın' dediler. İkna edemeyince verdik imzayı" diyor
BESİM KAZADO
Bugünkü konuğum, benim çok sevip çok saydığım sanatının her zaman zirvesinde olmuş bir hanımefendi. Çok ilginçtir ki size New York'tan yazdığım bu dönemde hazır burada yaptığım güzel bir söyleşi varken, bir içgüdü ile geçen hafta Kıbrıs'ta yaptığım bu söyleşiyi aktarmak istedim. New York'tan, Kıbrıs'ta yapılmış bir güzel görüşmeyi İzmir'e sunmak. Ne mutluyum ki Perran Kutman ile sizin için görüştüm.
CENNETLİK KAYNANA
Yıllar önce arkadaşım modacı Sadık Kızılağaç'la Osmanbey'deki Ümit Tiyatrosu'na çok sevdiğimiz Nisa Serezli'nin "Cennetlik Kaynana" oyununa gitmiştik. Bir sürü sahne kaynana adayı, birbirinin ardından sahne alıyordu. Hepsi çok güzel performansta idi, ama bir tanesi vardı ki inanın gülmekten katılmış, hatta nefessiz kalmıştık. İnanın evimize de çok yakın olduğu için saatini belirlemiştik, gün aşırı o tiyatroya gidip bu 2 dakikalık sahneyi seyredip, aynı coşku ile katılıyorduk gülmekten. Perran Kutman'dı bu sanatçı.
ÖZEL BİR SANATÇI
İlk defa bu oyunda tanıştık Perran hanım'la. Yıllar geçti. Caddebostan Gala Kulüp'te yaşgünümü kutluyordum, epey kalabalık bir arkadaş grubu ile. Mujdat Gezen-Perran Kutman Show vardı sahnede. Müjdat Gezen eli ile saatini gösteriyordu, Perran Kutman'a "What time iş it, hadi madem İngilizim diyorsun, bil bakalım?" diyordu. "Onu bilmeyecek ne var, my name iş Mary Mercury" deyince yer yerinden kopuyordu. "Peki neden adın Mary?" diyordu Müjdat, "Sabahat Oduncu adıyla pavyonda çalışacak değiliz herhalde" diyordu Perran... Sonradan TV dizilerinde hayran hayran seyrettim onu, tanışmak şansı Cratos Premium Kıbrıs'mış...
KARDEŞE KARDEŞ - Yaşantındaki en ilginç olay hangisi sevgili Perran?
- Çok ilginç olaya şahit oldum, tüm sanat hayatım boyunca, ailem ve dostlarım haricinde, özeller beni çekmediği için kendimden misaller vereyim. Benim bir kız kardeşim var. İkimiz de iki erkek kardeşle evliyiz. Çok mutlu ve çok candan iki aile oluştu.
- Bilmiyordum bu özel durumu, harika. Başka ilginç bir şey?
- Sigara... Hayatımdan uzaklaştırmak istediğim tek şeydi. Eşimin kardeşi doktordur. Zatürre olmuştum. Kendisinin görev yaptığı hastaneye gittim. Uzun bir muayeneden sonra, beni tedavi altına alacaklarını, yalnız benim durumumun biraz farklı olacağını, çünkü sigaradan dolayı hastaneye gelenlerin ikinci derece tedavi gördüklerini yani 2. vatandaş gibi sayıldıklarını söyledi. Öncelik sigara kullanmayanlarda imiş. O gün bu gün sigaranın adını ağzıma bile almadım.
KENDİM SEÇTİM - Oynadığınız rollere kendi katkılarınız olur mu?
- Olmaz mı? Hem oyun hem de kostümde kendime göre özel tiplemeler icat ederim. Mesele senin o çok beğendiğin 'Cennetlik kaynana' da 2 dakikalık o rol için tiyatro kostümleri deposuna gittim. Bol bir pardesü buldum çünkü rol sahibi fakir ama gösteri yapmak isteyen mutlak o gün için bir kostüm bulan, eski bir ayakkabı, çanta ve çantada kırık bir şemsiyesi olan, hani otobüsle her yere gidebilen biri idi. Hele bulduğum tankçı beresini bilmediği için lastiğini önden takıyordu. Bütün bunlara dikkat etmek bana başka bir çalışma zevki veriyor.
- Hiç keşkeniz oldu mu?
- Hayatımda yaptığım her şeyin arkasındayımdır. Doğrular da yanlışlar da hepsi yaşamımızı tamamlar düşüncesindeyim. Hiçbir zaman boynumu eğmedim. Taş kessem dimdik durdum. Ama bir tanesi var ki onu yapmamış olsa idim daha iyi olurdu yaşantım.
- Merak ettim?
- Sigara, biraz evvel bahsettiğim sigara. 'Şehnaz Tango' da Macide Tanır'ı örnek aldım. Sigaraya başladım. Bırakamadım. Hayatımda 10 yıllık bir zararım var.
- Ne kadar oldu bırakalı?
6 yılı devirdim.
- Oynadığınız diziler?
Perihan Abla, Kızlar Yurdu, Şehnaz Tango, Üzgünüm Leyla, Hayat Bilgisi, Deli Saraylı...
- En çok hangi rolü sevdiniz?
- Hepsine candan hazırlanmanız ve kendinize adapte ederek oynamanız gerekiyor. Bu yüzden sevmeden iyi oynayamazsınız rolünüzü. Ama mutlak biri desen Perihan Abla derim. Beni hiç zorlamadı. Kandemir Konduk bana yazdı bu rolü. Perran'dan yola çıktık. Eski İstanbul mahallesini gerçekleştirdik Umur Bugay ile. Her yandan kendi katkılarım da olduğu için çok rahat ve çok gönülden oynadım.
- Yazık ki o mahalle olayı devam etmedi.
- Öyle demeyelim, 'Bizimkiler' dizisinde mahalle apartmana taşındı.
- Tiyatroya nasıl başladınız?
- Konservatuvarda okuyordum. Gülriz Sururi ve Engin Cezzar da konservatuarda oldukları için, beni "Kurban" oyununda oynattılar. Hiç unutmam koroda idim. Kara çarşaflı kızlardan biriydim. Hiçbir yerim görünmüyordu. Anneannem beraber geldiği arkadaşlarına 'Torunum efendim' diyerek benimle gurur duyardı.
- Epeyce oyunda oynadınız mi?
Çok, Artiz Mektebi ile bitti.
- Beraber oynamayı hayal ettiğiniz sanatçılar?
- Al Pacino, Anthony Hopkins. Bir de yıllarca önce aşık derecesinde beğendiğim Yves Montand... Bir tek o gelirse seni terk ederim demiştim eşime... Şimdi, eşim 'Yves Montand vefat etti, kurtulduk sandım şimdi Anthony Hopkins çıktı başımıza' der.
- Türk sanatçılarından takdir ettiğiniz?
Uğur Yücel. Çok değerli bir oyuncu, çok ama...
- Yıllar sonra 'Deli Saraylı' projesini nasıl kabul ettiniz?
- Hepsi aynı. Ayrılacak karı kocalar, ortada kalan çocuklar. Hep aynı tarz. Bu hepsinden farklı idi.
İSTANBUL VE MİAMİ - En sevdiğiniz yer?
İstanbul, birde yılın yarısını otuduğum Miami.
- Neden Miami?
- Düşün ki 3 korumadan geçiyorsun, devamlı temizliği yapılıyor, her türlü hayat standardı kolaylıkların var, Ve bizim fiatların üçte birine geliyor yaşam standardın üstte kalmak şartı ile. Kışların da orada yaz oluşu ayrı bir iyiliği. Bülent-Nükhet Sosyal başta olmak üzere çok da Türk aile, arkadaşlarımız var.
- Belli ki Miami de eğlenceli geçiyor?
- Çok... Geçenlerde eşimin yanına bir grup geldi. İmza istiyorlar. Doğrusunu söylemek gerekirse şaşırdım şaka dedim. Israr ediyorlar, sorduk 'neden' diye... 'Lütfen atlatmayın, Richard Gere olduğunu biliyoruz' dediler.0 Baktık ikna edemiyoruz. İmzalar dağıtıldı.
- İleride bir okul veya onun gibi bir öğretim yeri açmayı düşünüyor musunuz?
- Var, Bunu pek anlatmam. Kartal'da Samandağ'da bir okulum var. 2400 öğrencisi var. Milli Eğitim'e teslim ettim. İki kere de mezun verdik bile. Perran Kutman Sarıtaş adı altında iyi öğrencilere burslarını da veriyorum.
- Şeref duydum bir kez daha size hayran olmaktan. Peki İzmir'e mesajınız var mı?
- İzmir, Türkiye'nin en güzel ve bildiğimiz gibi kalmayı başarmış şehridir. Her zaman ayrıcalığı olmuştur. Hem tüm büyük sayfiyelere merkez, hem de büyük bir kenttir. Her zaman, her şartta İzmir'e gelirim, hiç tereddüt etmeden.
