Sevgilisi onu terk etmiş o da öfkesini şiir yazarak çıkarıyor ve "Seni poşete koyup çöpe atacağım" diyor , sonra bu da şarkı oluyor. Tatsız şeyler, şiire yakışan cümleler değil bunlar...

ÖZKAN BİNOL
Mahvettiniz beni Kenan Bey. Gözüm Boğaz'da, kulağım sesinizde. Mahvettiniz beni. Bu şiirlerle duygulanmamak imkansız... Siz "İki çift gözüz biz" derken kalp gözünüzden iki damla yaş akmaması imkansız, imkansız. Farkında mısınız? Her şiirle yavaş yavaş hüznü davet etmişsiniz hayatımıza... Bu şairler ölümsüz, bu şiirler birer başyapıt. Teşekkürler Turkuvaz Kitap. Bu kadar güzel bir Kitap- CD elime geçmemişti uzun zamandır. Beni bu hafta bu kitap-CD mahvetti (!)
Hayatınız bir şiir olsa bunu nasıl tarif ederdiniz?
Kelime olarak bize iyi şeyler çağrıştırıyor ama şiirin de iyisi var kötüsü var. Bu yüzden bu soruya hemen cevap verilecek gibi değil. Çöl gibi diyelim, bazen kurak bazen vahalı ya da Bejan Matur'un "Çöl" şiirinde söylediği gibi "Kullarım birbirlerini boğmadan koyun koyuna beraber olmayı düşünebildikleri bir dünya". Çöl ama içinde başka bir derya deniz var, bizim kültürümüzde de çok yeri olan bir metafor. Mesela tasavvuf kültüründe Leyla ile Mecnun'da çöl çok geniş kapsamlıdır. Mecnun Leyla'dan ayrıldıktan sonra yedi yılda hakikati çölde öğrenir. Çöl kitabımda da pek çok şairin bu metaforu kullandığını göreceksiniz. O yüzden çölün bir metafor olarak hayatımda ne olduğunu ha demeyle söyleyemem.
- Şiir okunmuyor, şiir kitapları satmıyor tartışmaları oldu. Tam bu ortamda çok güzel bir kitap-CD çıkardınız. Bu onlara bir cevap mı?
Asla öyle bir iddia taşımadım ama şiir çok yazılan, hayatın içinde varmış gibi duran ama şarkı sözü kalitesiyle sınırlı olan bir şey bizim hayatımızda. Yani ifade edemeyeceğiniz duygularla öyle bir an olduğunda ancak bazı dizelerle kendimizi ifade edebiliyoruz. Özellikle aşksa bizim içimizdeki o sıkıntıyı var eden. Fakat bu ifade ne kadar şiir ne kadar değil biraz tartışılır. Çünkü şiir biraz zor bir alandır. Alegorilerle, metaforlarla, kelimelerle oynayarak bizi başka yerlere taşıyarak, daha derin manalara götürmeye çalışarak bizdeki şiir anlayışı burada koptu. Gerçek şiirden koptu, yüksek sanat kaliteli şiirler daha sıradanlaştı popüler olanlar gündeme geldi. Hatta hayatı belirler oldu. Mesela sevgilisi onu terk etmiş o da ona öfkeli terk etmenin öfkesini şiir yazarak çıkarıyor ve "Seni poşete koyup çöpe atacağım gibi" sözler yazılıyor ve sonra bu da şarkı oluyor. Tatsız şeyler, şiire yakışan cümleler değil bunlar. Bu ifade edilebilir ama daha farklı daha derindir bunu anlatmanın yolu. İlla şiirle anlatılacaksa duygular insana yakışır bir şekilde yazılıp anlatılmalı.
- ÇÖL adında bir şiir antolojisi hazırladınız. İçinde sizin seçtiğiniz şiirler ve bazı şiirleri de yorumladığınız bir CD bulunuyor. Bu kitap- CD fikri nasıl doğdu?
İlknur Özdemir'in fikriydi. Kendisi sevdiğim bir editör ve çevirmen. Hatta bir dönem Turkuvaz Kitap'ta yönetici olarak çalışmıştı. İlknur Hanım söylüyorsa bunda bir hikmet vardır diye düşündüm. Şiiri yazanla okuyan arasındaki o çok kapalı iki kişiyi ilgilendiren bir alan olduğunu bildiğim için başta biraz tereddüt etmedim değil. O alana üçüncü bir kişinin girmesi, "Ben bunu beğeniyorum sen de beğen gibi" bir dayatmamı, ben bu şiiri şöyle söyledim gibi tercihlerde sıkıntı yaratır mı diye düşündüm. Ama sonra aynı mantıkla bunu da yendim.
- Şairleri ve şiirleri nasıl seçtiniz?
Doğruyu söylemek gerekirse o çok kolay olmadı. Etrafıma biraz sordum herkesin şiir tarzı farklı farklıydı. Kimi şu tarz şiir, kimi bu tarz şair seviyor. Bende hazırlayacağımız kitap mümkün olduğu kadar çok okuyucuya ulaşsın istedim. Yani hareket noktam bu oldu. Yeni şairleri çok tanımıyordum, orada bir sıkıntım oldu. Eskiden şiirle içli dışlıyken 5- 10 senedir çok da yakın değildim. Bu nedenle "Birhan Keskin", "Bejan Matur" un şiirlerinde kalmıştım. Belki oralarda haksızlık etmiş olabilirim genç şairlere, lütfen beni bağışlasınlar, kusur varsa benimdir.
- Biraz da kitabın içindeki sürpriz CD'den bahsedelim. Aslında bu sizi sevenlerin yıllardır beklediği bir çalışmaydı.
Eğer şiirden ödün vermiyorsak, bu şiirler okura ulaşsın diye bir maksat var. Kitabın da böyle bir amacı var. Neticede bu şiirlerden bazılarını okusak kitap okuyucusuna daha kolay ulaşır daha cazip gelebilir diye düşündük ve bunu yaptık. Benimde teşvikim oldu, ilk yaptığım albümden sonra pek çok kereler o albümün tekrarını isteyenlerle karşılaşmıştım. Tam bu kitabı hazırlarken aklımda yoktu aslında şiir okumak. Otoparkta bir hanımla rastladım ve o eski CD'yi çıkardı ve bana "Lütfen bir tane daha yapar mısınız?" dedi. Bazı insanlar tarafından arzu edilen bir şeydi yeni bir şiir CD'si. Bir de denedim açıkçası. Neyi koyarız koymayız derken şiirin müzikle yakınlığı ne kadardır o da çok şahsi bir şey. "Öğüt" diye bir şiir var. Şiir ve müzik söz şarkı hep birbirinin içine geçmiş sevilen klasik bir parça. Öyle uzun boylu değil de sözü şiirsel bir edayla söyleyebilir miyiz diye düşünerek yola çıktım CD'yi hazırlarken.
- Çok değerli müzisyenler destek vermiş, kim olduklarını sizden öğrenebilir miyiz?
Eksik olmasınlar, bir tek telefonla Funda Arar, İzel, Zara, Ghada Ragab gelip hemen destek verdiler. Ragab'ın gruba katılımı ilginç oldu. Kendisi Mısırlı tanınan bir şarkıcı ve TRT için Türkiye'ye davet edilmiş. Ben hep öteden beri okumak istiyordum "Çöl" şiirini. Ragab da Mısırlı ve çöl ikliminden. Acaba onun gırtlak nağmesi şiirin altyapısında nasıl olur diye düşündük. Stüdyoya girdi okudu ve bir kaç şiirde vokal olarak yer aldı. Aranjör arkadaşımızın başka bir şarkıcıya okutmak istediği bir şarkı vardı. Onu da okumasını rica etti Ragab'dan. Biraz Türkçesi farklı oldu ama müzik orada önemli olan. Ragab okurken İzel de oradaydı ve "Müthiş bir ses, tüylerim diken diken oldu" dedi.
Onun vatanı kalptir - Şiirsiz bir hayat nasıl olurdu?
Şiir ya da sanat olmasaydı hayat kupkuru olurdu. Hayatı adalete, özgürlüğe, masumiyete taşıyan şey şiirdir, sanattır. Şiir olmasaydı kupkuru bir şey olurdu hayat. Nazım Hikmet, "Dünyanın geleceği için karar verecekler şairler olsaydı dünya bugünkü gibi olmazdı" der. Doğru söylemiş iyi ki şairler var. Özellikle ülkemizde şiirin çok derin ve köklü geçmişi bulunuyor. Tabii ki Anadolu coğrafyasındaki kültürlerinde bunda çok katkısını unutmamalı. Yani pek çok kültür beraber, iç içe. Buradaki kültür zenginliği şiir gibi, müzik gibi sanat alanlarında en çok kendini belli ediyor. Tiyatro, sinema dediğimiz zaman daha bir batıya özenme var. Şiir de pek bu olmuyor, çünkü bir kültür taşıyıcısı olarak şiirde geçmişten bugüne dil kardeşliği, kültür kardeşliği var. Kültürlerle iç içe büyümenin avantajı var. Edip Cansever'le Ahmet Arif çok farklı şiirler yazan iki şair gibi görünüyor ama birbirlerinin yakın olduğunu da hissedebiliyoruz. Ece Ayhan'la ne bileyim Bejan Matur'un dilini düşünün. Türkçe ve Kürtçeyi bilen şairler daha farklı yazıyor. Metaforları bile başka oluyor. İşte bu daha Anadolu gibi geliyor bana. Demek ki kültürlerin bir aradalığının avantajı bu. Kazım Koyuncu olmasaydı biz o Karadeniz türküsünü bilmeyecektik. Çok kültürlülük bizi, kültürümüzü zengin kılan bir şey. Türkiye'deki şiirin kalitesinde de bu yatıyor.
- Favori şairiniz kim?
Şairler mi şiirler mi inanın onu bilmiyorum. Ahmet Haşim'i okuduğunuzda sanki hep aynı şeyi söylüyormuş gibi gelir. Aslında öylesine bir imge uyandırıyor ki insanların zihninde etkilenmemek imkansız. Birhan Keskin, Gülten Akın dizeleriyle sizi başka yerlere taşıyor. Lale Müldür baktığınız zaman hepsinden farklı bir kalem. İşte bu farklılıklar hem şiirin formuna hem de temasına değişik lezzetler ve tatlar getiriyor. Bu yüzden şu şairi daha çok seviyorum diyemiyorum.
Bülbül
Bir gamlı hazanın seherinde
Israra ne hacet yine bülbül?
Bil, kalbimizin bahçelerinde
Can verdi senin söylediğin gül!
Savrulmada gül şimdi havada
Gün doğmada bir başka ziyada
Ahmet Haşim
- Hangi coğrafyanın şiirini daha çok tercih ediyorsunuz?
Böyle bir tercih yapmak bence çok zor. Bana çok yakın gelen şairleri okuduğum zaman mesela İranlı Furuğ Fehruzad diyelim bana o zaman o coğrafya daha yakın geliyor. Bir İspanya'dan, bir Güney Amerika'dan, bir Ortadoğu'dan... Hangi şiiri, hangi şairi okuyorsam o coğrafyayı tercih etmiş oluyorum. Bence şiirin vatanı yok, kalptir şiirin vatanı.
