
ERCAN AKGÜN
2001 yılında Can Ortabaş, Deniz Barçın, Bülent Akgerman ve Yavuz Karacasulu tarafından İzmir'in Urla ilçesinde kurulan ve "Artık sektörde biz de varız" diyen Urla Şarapçılık, özel bir davetle ürünlerini tanıttı. Urla'daki 350 dönümlük üzüm bağlarının içerisinde, 4 bin metrekare büyüklüğündeki üretim tesisinin bahçesinde gerçekleşen davete İstanbul, Ankara ve İzmir'in yanı sıra yurt dışından bin 200 civarında davetli katıldı. Urla Şarapçılık'ın ödüllü şaraplarının ikram edildiği davet, Sertab Erener ve Demir Demirkan konseriyle davetlilere unutulmaz bir gece yaşattı.
8 MİLYON EUROLUK YATIRIM
İçerisinde tarihi taş doku ve ileri teknolojiyi bir arada barındıran iki konuk odasının da bulunduğu tesiste misafirlere seslenen Yönetim Kurulu Başkanı Can Ortabaş, şaraplık iyi üzüm yetiştirmek için hayli elverişli olan Urla'nın hala hak ettiği yerde olmadığını söyledi. Ortabaş "Urla'nın uluslararası bir marka haline gelmesini arzu eden bir kuruluş olarak bu doğrultuda 8 milyon euroyu aşkın bir yatırımla dünyadaki en iyi teknolojilerden birine sahip şaraphaneyi kurduk. Kendi kontrolümüzdeki bağlarımızda geleneksel ve modern yaklaşımları harmanlayarak Klazomenai'nin kaybettiği itibarını geri kazandırma iddiasıyla yola çıktık" dedi. Gecede ikram edilen Vourla, Chardonnay, Serendias ve Symposium adlı şaraplar davetlilerden tam not alırken, gecenin sonunda misafirlerin damağında unutulmayacak lezzetler bıraktı. Keyifli bir atmosferin oluşturulduğu gecede sahneye çıkan Sertab Erener ve Demir Demirkan, şarkılarıyla eğlenceyi doruğa çıkardı.
Ay ışığında şarap serenadı..
Urla Şarapçılık Bağları, Serap Erener&Demir Demirkan konseriyle dostlarına kapılarını açtılar. Made In Urla markasını yaratarak şarapçılık sektöründe kısa sürede büyük adımlar atan, yurt dışında katıldıkları festivallerde ödüller alan Urla Şarapları'nın yaratıcıları Can Ortabaş, Bülent Akgerman ve Deniz Barçın'ın düzenlediği gecede İzmir ve İstanbul cemiyet hayatının tanınmış simaları ile yurtdışından gelen dostları vardı. 1000 kişinin hazır bulunduğu davetin organizasyonu; İzmir'in bir numarası Mon Jardin imzasını taşıyordu. Yemekler de Swissotel mutfak ekibi tarafından hazırlanmıştı. Enfes ve son derece şık bir mönüydü; somonlu, mozarellalı kanepeler, sardalyeli minik pizzalar, nefis parmesan dilimleri, volovan içinde minik bıldırcın butları vs...
Diyarbakır'daki terör saldırısı sonrası verdiğimiz 13 şehitimizin acısı yüreğimizi dağlarken, bu davete katılıp katılmamakta tüm arkadaşlarım gibi ben de tereddüt yaşadım... Eminim aynı sıkıntıyı sevgili Can Oratabaş ve ortakları da yaşamıştır. Ancak, o saatten sonra 1500 kişiye göre hazırlanan daveti iptal etmek kolay değildi. Açıkçası gece boyunca içimiz buruktu.
ÖZEL BİR ADAM
Can Ortabaş'ı yıllardır tanırım. Vizyonu son derece açık, girdiği her ortamda fark edilen, aurası yüksek bir insandır. Bu özelliklere bir de İzmirli olmanın sıcaklığı ve ayrıcalığı eklenince ortaya çok özel bir adam çıkıyor. Geçen yıl, Urla Şarapçılık bağlarında sevgili Can'la enfes bir röportaj yapmıştık. Hikayesini anlatırken gözleri parlıyor, Urla'yı Toskana benzeri bir destinasyona dönüştürmek için her şeyi göze aldığını anlatıyordu.
TOSCANA GİBİ
Ortakları Bülent Akgerman ve Deniz Barçın'la bu düşlerini yakın bir zaman dilimi içinde gerçekleştireceklerine inancım sonsuz. Konser öncesi dostlarına kısa bir konuşma yapan Can Ortabaş, "Hayalim Urla'yı dünyaya açmak. Türkiye'de olmayan şarap turizmini, Bordeaux'da, Toscana'da olduğu gibi Urla'da başlatmak. Biz bu işi sosyal ve bölgesel kalkınma projesi olarak görüyoruz. Tıpkı Fransa'nın Bordeaux, İtalya'nın Toscana şehirleri gibi şarap turizmi olsun. Butik oteller kurulsun. Bu bacasız sanayidir. 12 aya yayılan bir iştir. Urla'nın geçmişi, geleceği olsun. Benim hayalim burada 10-15 butik şarap üreticisinin, butik otellerin, restoranların olması" dedi.
Ay ışığının altında, üzüm bağlarının tam ortasındaydık. Sertap "Bahçede" isimli şarkısıyla geceye veda edereken, İzmir'de her geçen gün güzel şeyler olduğunu düşündüm. Şahane bir akşamda, içimde tarifi imkansız bir hüzünle şarkıyı mırıldanarak arabaya doğru yürüdüm...
Bir yaz gecesi, otururken bahçede ateş böceklerini seyre daldım
Dolunay gökte, yakamoz vurmuş dibe ateş böceklerini seyre daldım
Hanımeli kokusu karışmış yasemine
Ateş böceklerini seyre daldım
Kendime benzettim yanışlarını
Yönsüz yolsuz kanat çırpışlarını
Eğilmeden güneşe özgür kalışlarını
Bir mevsimlik hayat buluşlarını.
