'Başucumda Müzik' CD'yle geri dönüyor

Kürşat Başar adına çıkacak albümde, yazarın sevdiği eski Türk şarkıları Büke'nin düzenlemeleriyle yer alacak. CD'ye ünlü sanatçılar İlhan Şeşen, Sezen Aksu ve Yeşim Salkım da sesleriyle renk katacak
BÜLENT GÜRLÜK
Biri İzmir'den çıkıp müziğiyle dünya çapında bir kariyere ulaşmayı başarmış piyanist ve besteci, Burçin Büke...
Diğeri gazeteci, televizyoncu ve edebiyatçı kimliğiyle gönüllere taht kurmuş bir yazar, Kürşat Başar...
İkisini bir araya getiren çekim gücü ise yıllara dayanan dostlukları ve hayatlarını adadıkları müzik.
Artık bu ikilinin, 'Bir yazarla piyanistin buluşması' konseptiyle sahneye çıktıklarını, konserler verdiklerini duymayanınız kalmamıştır.
Ama duymadıklarınız, bilmedikleriniz ve şimdi öğrenecekleriniz de var...
Ünlü piyaniste saksofonuyla eşlik eden Kürşat Başar, Burçin'in bestecilik kariyerini süsleyen 'Gözbebeğim' albümüne destek verdi.
Burçin ise Kürşat Başar'ın müzikteki yükselişine en büyük itici güç ve moral kaynağı olmayı sürdürüyor.
Ve Kürşat Başar, yayınlandığında geniş kitleleri peşinden sürükleyen romanı 'Başucumda Müzik'le geri dönüyor. Ama bu kez, sevdiği şarkıların yer aldığı ve içinde Sezen Aksu, İlhan Şeşen, Yeşim Salkım gibi ünlü isimlerin de solist olarak renk kattığı bir albümle...
İşte ikilinin birlikte çalışma ve yeni projelere yelken açma hikayesi...
- Tanışmanız ve birlikte çalmaya başlamanız nasıl ortaya çıktı?
B.B: Kürşat'ın programına birkaç kez konuk olarak katıldım. Bu sırada onun ciddi biçimde saksofon çaldığını öğrendim ve bu ilgimi çekti. Kürşat ünlü bir yazar, televizyoncu. Ama caz ve klasik Batı müziği dinlemeyi çok seviyor, aynı zamanda müzikle uğraşması onu daha ilgi çekici kılıyor.
- Yani ünlü bir yazarın ayrıca müzik kimliği olması, saksofon çalması aklında bir ışık yaktı.
B.B: Aynen. Ben şimdi ne yapıyorum? Konserlerimde klasikleri yorumluyorum, kendi bestelerimi çalıyorum. Bu da belli bir kesimin hoşuna gidiyor. Ama popüler kültür olmadığı için müziğimizin alıcısı belli. Bizim amacımız da konser salonlarını doldurmak. Çünkü en iyi piyanisti de dinleseniz bin kişilik salonda 300-350 kişi ancak var. İşte bir yazarla müzisyenin buluşması bu açıdan müziğimize ilgi ve hareket getirdi.
- Peki birlikte sahneye çıkma profesyonelliğini nasıl kazandınız?
B.B: Biz bir konsere çıkalım, insanların ilgisini çekelim, indiğimiz zaman da işimiz bitsin demedik. Bir yıldar her gün Kürşat'la prova yapıyoruz. Bunun dışında sürekli deneysel bir çaba içindeyiz. Neyi çalalım, neyi çalmayalım, hangi parça dinleyicinin daha çok hoşuna gider... Veya Şu parçayı çalalım ama yeni bir düzenleme yapalım, gidişini değiştirelim...
- Hangi tarz müziğe ağırlık veriyorsunuz?
B.B: Caz müziğine de kendi şarkı ve türkülerimize de... Mesela Yalçın Tura'nın 'Hasretinden Yandı Gönlüm' parçasını herkes biliyor, seviyor... Ama bizim formatımızla dinleyince çok daha değişik bir müzik ortaya çıkıyor.
K.B: Bizi farklı kılan bu parçaları aynı haliyle değil kendimizden bir şeyler katarak yorumlamak. Asıl ilgi çeken tarafımız bu.
- Kürşat Başar'ın saksofoncu olarak sahneye çıkması o anda izleyiciyi nasıl etkiliyor?
B.B: İşin güzel yanı orada. Herkes onu bir yazar olarak görürken, o sahneye çıkıyor ve saksofon çalmaya başlıyor. Zaten heyecan, merak ve konseptin çarpıcı kısmı da onun sahneye çıkmasıyla başlıyor.
- Peki Kürşat Başar'ın müziğe ilgisi nasıl başladı ve gelişti?
K.B: Ben çocukluğumdan beri çalıyorum. Piyanoyla başladım, gençliğimde davul çaldım. Sonra gazetecilik, yöneticilik, yazarlık ön plana geçince, müzikle hobi olarak uğraştım. Bu arada saksofona merak saldım, evde kendi kendime çalışıyordum. Ardından televizyon programlarına ara verdiğim bir dönem ortaya çıktı. Boş durmayı da hiç sevmediğim için kendimi müziğe verdim.
- Burçin'le çalma fikri nasıl gerçekleşti?
K.B: Burçin benim saksofon çaldığımı öğrenince ilgisini çekti. Beraber bir şeyler yapmayı teklif etti. Zaten ancak onun teklifiyle olurdu. Benim ona teklifte bulunmam doğru olmazdı. Sonuçta Burçin dünya çapında bir sanatçı.
- Kendinizi geliştirmeniz nasıl gerçekleşti?
K.B: Sağolsun Burçin müziğimin gelişmesi için büyük destek oldu. İnsanı çok rahatlatan bir müzisyen. O kadar usta ki, sen bir yanlış da yapsan onu toparlayacak güçte. Bu da beni çok motive etti. Her gün sabahtan akşama kadar birlikte çalıştık. Hala da sürekli çalışıyor ve provalar yapıyoruz.
- Ama artık konserler veriyorsunuz, sahne çalışmalarınız ne aşamada?
K.B: Şimdi bir caz grubumuz var. Kontrbasta Volkan Hürsever ve davulda Deniz Dündar'ın yer aldığı... 'Bir yazarla müzisyenin buluşması' kapsamında hem orada çalıyoruz hem de çıkarmayı düşündüğümüz bir albüm projesi üzerinde çalışıyoruz.
- Şimdiye dek nerelerde çaldınız?
B.B: İstanbul'da çok önemli salonlarda çaldık. Caz kulüplerinde de sahneye çıktık ama konser havasını hiç bozmadık. Kimi açılış ve lansmanlara da gittik. İlk dikkat çekişimiz ressam İsmail Acar'ın sergi açılışında oldu. İstanbul'un önde gelen isimlerinin katıldığı açılışta 15 dakika çaldık ve herkeste büyük bir hayranlık uyandı. Ayrıca Side Apollon Tapınağı'nda ve İzmir'de konserler verdik. Side'de bin 800 kişi gece yarısına dek sıkılmadan dinlediler bizi.
- Değişik bir kanalda yürümeyi, kariyeriniz açısından riskli bulmadınız mı?
K.B: Risk almadan heyecan katamazsınız hayatınıza. Yoksa ne diye durup dururken kendimizi sınava sokalım? Bu yaştan sonra sahneye çıkıp ondan bundan laf işitelim... Her sahneye çıkışımda büyük bir stres yaşıyorum, yeniden imtihana giriyorum. Ama bu tür riskler keyif ve başarı getiriyor.
- Kürşat Başar'ın müziğinde senin önemli payın var. Peki bir yazarla buluşmanın sana kattığı şeyler nedir?
B.B: Güzel sanatların her alanından beslenmeli bir sanatçı. Müzisyen kendi dünyasına kapanmamalı. Daha zengin bir ufku olmalı. Yoksa müziğim hep aynı kalır. Aynı şeyleri çalar dururum. Kürşat'ın edebiyatçılıktan gelen engin bir genel kültürü var. Beraberliğimizde ben de birçok boşluğumu onunla tamamlama fırsatı buluyorum. Ayrıca Kürşat Başar izleyici ağımızı da çok genişletti. Belki de hayatları boyunca konserimi izlemeyecek insanlar, Kürşat Başar için geldiklerinde beni ve müziğimi de tanıdılar. Böylece daha büyük kitleleri salonlara çekmiş oluyoruz.
K.B: Tabii bu işin ciddi ve saygı boyutunun ötesinde, yaptığınız iş bir eğlence. Yani biz çalışırken, farklı arayışlar içindeyken kendimiz de eğleniyoruz. Benim aklıma bir müzik geliyor, üzerinde 3 gün çalışıyoruz, sonra bunu yapmayalım deyip vazgeçiyoruz. Ama o süreç bizi eğlendiriyor. Biz bu işi keyifle yapmadıkça izleyiciye de zevk veremeyiz.

Romanda da müzik önemli bir unsurdu
- Çıkaracağınız albümü anlatır mısınız?
K.B: Bu albümü benim adıma yapıyoruz ve önümüzdeki yılın ilk aylarında çıkarmayı planlıyoruz. Benim büyük ilgi gören romanım 'Başucumda Müzik' adını taşıyacak albümde, eski Türk şarkılarını ve pop müziklerini repertuvarımıza aldık. Burçin bunları yeniden düzenledi. Ayrıca benim ve Burçin'in besteleri de var. Sevdiğim parçalardan oluşacağı için, 'Başucumda Müzik' çok uygun bir isim oldu. Zaten romanımda da müziğin kurguda önemli bir yeri vardı.
İlhan Şeşen, Sezen Aksu ve Yeşim Salkım gibi ünlü isimler 'Başucumda Müzik'te solist olarak yer alacaklar. Büyük sürprizler bekliyor dinleyiciyi. Bu sanatçıların o şarkıları bizim tarzımıza göre söylemeyi kabul etmeleri çok etkileyici.

'Benim istediğim olacak' diyemem
- Yazarken tek başınasınız ama müzik bir grup ve uyum işi. Bu açıdan hiç zorlandınız mı?
K.B: Çok isabetli bir tespit. Ben yazarken ya da yönetici olarak bir ekibin başındayken ne düşünüyorsam onu yaptırırım. Ama iş müziğe gelince, asıl patron Burçin. Çünkü bu mesleğe yıllarını veren ve müzikten en iyi anlayan o. Böyle olunca, 'ben Kürşat Başar'ım, dediğim olacak' deme şansınız yok. Ama fikirlerimi her zaman dile getirmekten kaçınmam. Burçin'in 'Gözbebeğim' albümündeki besteleri de henüz piyasaya çıkmadan önce dinledim, fikrimi ve eleştirilerimi dile getirdim. Hayatım yazarak, müzikle uğraşarak geçti. Yazarlığı aynı zamanda iş olarak yaptım. Şimdi müziği de mesleğe dönüştürmek bana ayrı bir gurur veriyor.