Obezitenin 'Süpermen'i

Tüp mide yöntemi sayesinde obezite hastalarından 3 yılda yaklaşık 13 ton fazlalığı alan Tekin, "Operasyon sadece estetik kaygıyla yapılmıyor. Şeker, astım, yüksek tansiyon, karaciğer yağlanması gibi ömür boyu tedavi gerektiren kronik hastalıklar da bu ameliyattan sonra düzeliyor" diyor
YALÇIN BAĞBOZAN/UFUK SOYHAN (DENİZLİ)
Aşırı kiloları nedeniyle hayatları zindana dönen hastalarını cerrahi yöntemle zayıflatan Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Koray Tekin, bugüne kadar yurtiçi ve yurtdışından onlarca hastayı yeniden hayata bağladı. "Obezitenin Süpermeni" olarak anılan Doç. Dr. Tekin'in yürümekte dahi zorlanan hastalarında görülen değişim herkesi hayretler içerisinde bırakırken, yeni nesil ameliyatlar aşırı kiloluların çaresi oldu. Obeziteyi tedavi etmek için Türkiye'de en fazla operasyon yapan Doç. Dr. Tekin, aşırı kiloları nedeniyle sosyal yaşamdan uzaklaşan hastalarının hayata bağlanma öyküsünü, hastalarından Dilşah Kalkan ise ameliyatın ardından kavuştuğu fiziği ile filmlere konu olacak hayatını Yeni Asır'a anlattı.
* Aşırı kilolu insan nasıl tanımlanır?
- Sağlığımızı bozan şişmanlık derecesine "morbid obezite" deniyor ve şu şekilde belirleniyor: Hastanın kilosunu, boyunun karesine bölüyoruz. Buna 'vücut kitle indeksi' deniliyor. Bu sonuç 40 ve üzerinde ise veya astım, şeker, yüksek tansiyon gibi hastalık durumunda 35'in üzerindeyse bu ameliyatlar yapılıyor.

DENİZLİ REKOR KIRDI
* Bugüne kadar PAÜ'de kaç ameliyat yapıldı? Hangi yöntemler uygulanıyor?
- PAÜ'de obeziteye yönelik cerrahi müdahale 2008 yılında yapılmaya başlandı. Ancak esas hızlanması 2010'dur. Bugüne kadar 275 hastaya operasyon uygulandı. Tüp mide (Sleeve Gastrektomi) adı verilen yöntemi uyguluyoruz. Bu son 10 yılın ameliyatı. Tüp mide dünyada gittikçe artarak yapılan bir ameliyat.
* Hastalarınız nereden geliyor?
- Türkiye'de bu ameliyat 275 ile en çok Denizli'de yapıldı. Şu an yeni hastane binamıza geçtik, artık bu sayı daha da artacak. Türkiye'nin her bölgesinden hastalarımız bulunuyor. Ayrıca bu hastalar arasında Brezilya, İngiltere gibi yurtdışından gelenler de var. Ancak bizim hastalarla olan ilişkimiz normal doktor-hasta ilişkisi değil. Biz bir aile gibiyiz.
* Obezite hastaları estetik kaygı ile mi başvuruda bulunuyor?
- Bu ameliyatlar estetik kaygıyla olduğu kadar sağlık yönünden de yapılan ameliyatlar. Hastalardaki şeker, astım, yüksek tansiyon, karaciğer yağlanması gibi ömür boyu tedavi gerektiren kronik hastalıklar bu ameliyattan sonra düzeliyor. Normal şartlarda bu hastalıkların tedavileri yoktur. Ömür boyu ilaç kullanılır. Bu yöntemle bu hastalıkların tedavisi mümkün olabiliyor.
* Ameliyata nasıl karar veriliyor?
- Bu ameliyatı hasta bize başvurduğunda hemen önermiyoruz. Hastaya en az diyetisyen ve endokrin uzmanı kontrolünde 6 aylık diyet öneriyoruz. Bunu yapıp başarılı olamadığı takdirde bize geliyor. Kuralımız bu. En az 6 ay profesyonel zayıflama yöntemlerini denemek zorunda. Bunlarla başarı sağlanamazsa ameliyat listesine alıyoruz. Hastanın bütün testlerini, tüm branşlarla birlikte inceledikten sonra herhangi bir engel yoksa ameliyata karar veriyoruz.

ÜÇ GÜNDE İYİLEŞİYOR
* Ameliyat nasıl yapılıyor ve hasta ne zaman taburcu oluyor?
- Ameliyat laparoskopi dediğimiz kapalı sistemle yapılıyor. Bunun için hastalarımız çabuk iyileşiyor. Ameliyatın gecesinde yürüyebiliyorlar, üçüncü gününde de her şey yolunda giderse taburcu oluyorlar.
* Hasta ne zaman kilo vermeye başlıyor?
- İlk 6 aylık dönem, fazla kiloların neredeyse yüzde 70'inin verildiği zaman dilimi. Fakat 18 aya kadar zayıflama devam ediyor. Az yemek yeniyor. Fakat proteinleri zengin bir diyeti var. Bir aylık sıvı, püre ve katı şeklinde geçiş dönemi var. Ondan sonra protein zengini gıdalarla beslenmesini istiyoruz. Buna uyan hasta, iyi kilo veriyor. Tabii buna spor da eklenmeli. Alkol alan ve önerilere uymayan hastalar daha az kilo veriyorlar ama onlar bile veriyor.
İş başvurusunda bile önem taşıyor
* Ameliyatın ardından meydana gelen zayıflamanın insanlara ne yönde katkısı oluyor?
- Bu ameliyat, hayatları değiştiriyor. Sosyal hayatı, sağlığı, iş hayatını, aile hayatını kısacası insanın hayatını değiştiriyor. Obezite ile ilgili gözardı edilen bir sorun da şu; morbid obezite hastası toplum içinde sadece sağlık ve estetik sorunu yaşamıyor. Hasta, aşırı kilolardan kurtulduğu için toplum açısından daha faydalı hale geliyor. Sosyal ve iş ekonomisi açısından daha faydalı birey haline geliyor ki bu da çok önemli. 180 kilogram iken işe başvurusunda tercih edilmiyorsak, 80 kilograma inince kabul edilebiliyor. Daha üretken olabiliyoruz. Sosyal ve sağlık açısından zaten çok önemli. Bu ameliyatlar elimizdeki en etkili yöntem.

"Asansör esprilerinden nefret ediyordum"
Denizli'de 18 ay önce 110 kilogram iken PAÜ'deki ameliyatın ardından 52 kilograma düşen 37 yaşındaki Dilşah Kalkan, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: Zayıfladıktan sonra öncelikle sosyal hayatım gelişti. Hiç kimse benimle gezmeye gitmezdi. Özellikle kızım bir gün bana 'Anne çok çirkin ve şişmansın, başkalarının anneleri çok güzel. Bir daha benimle bir yere gelme' dedi. O gün ameliyat olmaya karar verdim ve sonra da oldum. Yıllar önce eşimden ayrılmıştım. Hiçbir erkek yolda yüzüme bakmıyordu. Zayıfladıktan sonra kur yapan, arkadaşlık teklif eden çok kişi oldu. Hatta evlenme teklifleri bile alıyorum. Çok sağlıklıyım. Her şeyi yiyebiliyorum. Artık aranan biri oldum. 110 kilogram ağırlığında iken en nefret ettiğim şey ise asansörlerdeki "4 kişilik" yazısı idi. Bir gün üç arkadaşımla asansöre binmiştik. Bekleyenler vardı. Arkadaşlarım şişmanlığımı kastederek, "Asansör dolu" diye espri yapmışlardı. Bu konu üzerine yapılan esprilerden nefret ediyordum. Doktorum Doç. Dr. Koray Tekin'e minnettarım. Biz O'na "Obezitenin Süpermen"i diye hitap ediyoruz.