Toplumsal yaşamın dışında bırakılıp yalnızlaşanlara ulaşma ilkesinden yola çıkan bir ekip, dört yıl içinde ülkemizde devrim sayılacak pek çok şeyi başardı, engelleri aştı, ışık oldu Vodafone Vakfı Başkanı Hasan Süel önderliğindeki Düşler Akademisi'nin peş peşe gelen ödülleri, 1386 'engelli' mezunu kadar, yakınlarını ve destek veren kurumları da mutlu ediyor
RÖPORTAJ: TURGAY NOYAN
Geçtiğimiz ay Ghetto adlı gece kulübünde hayatımın en ilginç konserlerinden birini izledim. "Sanat ve Sanatçı Engel Tanımaz" yazan sahnede 'sonradan işitme engelli olduğunu hayretler içinde öğrendiğim' güzeller güzeli bir kız sunuculuk yapıyordu. Derken otistik bir genç piyanist sahneye çıktı, ardından da Türkiye'nin en ünlü caz piyanisti Kerem Görsev yönetiminde Social Inclusion Band adlı kocaman bir orkestra... Orkestranın basçısı ise Türk basınının ünlü isimlerinden Sedat Ergin'di. Bu orkestranın ilgi çekici yönü ise müzisyenlerin bir bölümünü 'sahneye çıkan diğerleri gibi' engelli gençlerin oluşturmasıydı. Bu gençler Düşler Akademisi'nin öğrencileriydi. Sadece onlar değil, birbirinden nefis kurabiye ve kanapeleri yapıp dağıtanlar da, kapakları harika resimlerle dolu defterleri yaratanlar da... Düşler Akademi'ni yaratıcısı Vodafon Vakfı Başkanı ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Süel'le bu büyük projeyi söyleştik.
- Düşler Akademisi'nin amacı ne, kimler ortaya çıkardı?
- Türkiye Vodafone Vakfı'nın, Başkanı Ercan Tutal'ın büyük katkılarıyla Alternatif Yaşam Derneği (AYDER) ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) işbirliği ile 2008 yılında hayata geçirdiği Düşler Akademisi Projesi, engelli bireylerin sanat aracılığıyla sosyal dışlanmayı kırmalarını, aktif ve üretken hale gelmelerini hedefliyor.
- Vodafone Vakfı nasıl doğdu?
- Vodafone 2006 yılında Türkiye'ye geldi. Sosyal sorumluluk projelerine büyük önem veren bir kurum olarak önce Vodafone Vakfı kuruldu. Kurumsal projelerin hepsi bu vakıf üzerinden gerçekleştiriliyor. Ancak önce çok ciddi araştırmalar yapıldı. Herhangi bir konuya girmeden önce ihtiyaç belirlendi, sonra bunun ne kadarını devlet, özel kurumlar gerçekleştiriyor, en önemlisi de karar vermeden önce ne kadar sürdürülebilir bir proje olduğuna bakıldı. Kısacası sabırlı, uzun vadeli ayrıca kendi kendini besleyebilen projeler hesaplandı. Ana hedef Türk insanının zihninde, kalbinde yer etmekti
- Kaç hedefiniz vardı?
- Genelde şirket vizyon, misyonuna uygun iki ana konu belirlendi diyebilirim. Birincisi eğitim, diğeri ise dışarıda bırakılanlara ulaşabilme...
- Yani engelli bireylere... İŞİTME ENGELLİ DANSÇILAR
- Biz onlara 'dışarıda bırakılanlar' diyoruz. Neden böyle değerlendiriyoruz onu da söyleyeyim. Şimdi bizim müessesenin kapısından çıkıp gelip geçenlere baksak bunların yüzde kaçı engellidir? Ben söyleyeyim yüzde 1, bilemedin 2... Oysa ülkemizde 8.5 milyon engelli var. Yani oran yüzde 10'un üzerinde. Pekiyi nerede bu insanlar? Bunlar toplumun dışında bırakıldıkları için ortalıkta yoklar. Onlara ulaşmak, onları evlerinden çıkartmak, sosyal entegrasyonlarını sağlamak lazım.
- Bu zor bir hedef, değil mi?
- Doğru yapıldığında zor değil. Onların kendilerini bulmaları gerek. Bunun için de keşfedilmemiş yönlerini bulmak gerekiyor. Ama en başta ailelerinin de buna ikna edilmesi ve programa dahil edilmesi gerekiyor. İşte o zaman hedefe varabiliyorsunuz.
Bunda başarılı olduğumuzu velilerinin gözlerindeki ışıktan anlıyoruzÇocuklarındaki pozitif etkiyi görenler bir daha bırakmıyorlar.
Aslında öyle ilginç yeteneklerle karşılaşıyoruz ki, örneğin yakında Grease müzikalini sahneye koyacağız. Buraya bir saptama yapalım. Bu röportajla bu iddialı projemizi ilk kez Yeni Asır okuyucuları duymuş oluyor. İnşallah orada göreceksiniz, harika bir dans grubu var ve o dansçıların bir bölümü işitme engelli
- Nasıl oluyor böyle bir şey. Ritmi nasıl yakalıyorlar?
- Titreşimleri vücutlarıyla duyuyorlar. Ayrıca içlerinden ölçü de sayıyorlarİnanın sahnedekilerin hangilerinin normal, hangilerinin engelli olduğunu asla anlayamazsınızAyrıca akademide görme engelli ressamlar var. Yaptıkları resimlere hayran kalırsınız.
- Düşler Akademisi'ne tam olarak ne zaman başladınız?
- 2008 yılının Kasım ayında, 10 sanat atölyesi ve her atölyede ortalama 6-10 engelli öğrenciyle sanat eğitimlerine başladık. Düşler Akademisi, gerçekten bir akademi gibi çalışır. Eğitimini belli bir program dahilinde yapar. Bugüne kadar mezun ettiği 1386 öğrencinin hayatına farklı sanat dallarıyla dokunarak, engelli bireyleri sosyal hayata kazandırmak yolunda öncü adımlar attığımızı söyleyebilirim.
HERKESE AÇIK VE ÜCRETSİZ - Şu ana kadar vakfınız ne kadar harcama yaptı, kaç kişiye ulaştı?
- Türkiye Vodafone Vakfı, kuruluşundan bu yana yaklaşık 11 milyon TL tutarında sosyal proje yatırımı yaptı. Bunlarla 3 milyonu aşkın kişinin hayatına dokunmuş olduk.
En önemli şeyi de yeri gelmişken vurgulamalıyım. Düşler Akademisi ücretsiz bir akademidir ve herkese kapısı açıktır
- Konserde "Sanat engel tanımaz" diye bir slogan gördüm. Sahnedekilerle birlikte bakıldığında çok etkileyiciydi.
- Bu proje 'Sanat ve sanatçı engel tanımaz' sloganı ile yol alıyor. Başta engelliler olmak üzere toplumun tüm katmanlarında hayata eşit katılımı simgeliyor ve farklı olan ile bütünleşmek yönünde kalıcı çözümler üretilmesi amaçlı bir gönüllülük platformu oluşturuyor.
Düşler Akademisi, aynı zamanda toplumu sivil toplum bilinci ve gönüllülük kavramı ile tanıştırmak yolunda da önemli bir rol üstleniyor.
Vakfa yol gösteren anlayış, Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi'nde yer alıyor. Sözleşme, engelleri olan insanların hayır kurumlarının ya da yardım faaliyetlerinin birer "nesne"si olmadığının; aksine hakları olan, bu hakları talep etme ve hayatları hakkında karar verme kapasitesine sahip birer "özne" olduğunun altını çiziyor. Türkiye Vodafone Vakfı da bu bakıştan hareketle, engelli bireyleri toplum için katma değer üretebilecek önemli birer "özne" olarak görüyor ve Düşler Akademisi projesi vesilesiyle kendilerini ifade etmeleri için onlara fırsat sunuyor.
- Bir engelli akademiyle nasıl tanışıyor?
- Atölyelerde görev alacak eğitmen ve gönüllülere yönelik "gönüllük ve engelliye yaklaşım eğitimleri" ile başlayan Düşler Akademisi, "Açık Kapı" denilen kayıt ve tanışma günüyle devam ediyor. "Açık Kapı" gününde, tüm engelli ve sosyal dezavantajlı çocuk ve gençler, aileleriyle birlikte Düşler Akademisi ekibi, eğitmenleri ve gönüllüleriyle tanışıyorlar.
Bu sürecin ardından başlayan atölyelerde, her eğitmen kendi atölyesindeki öğrencilerin neler yapabileceğini gözlemleyerek, becerilerine ve gelişim düzeyine göre, gönüllülerin de yardımıyla yavaş yavaş konuları anlatmaya başlıyor. Birçok engelli grubunda sanat terapisi adıyla, bir sağaltım modeli olarak kullanılan bu sanat etkinlikleri, engelli bireylerin eğitimlerinde tamamlayıcı bir unsur olarak büyük önem teşkil ediyor.
- Ne tür engellileri kabul ediyorsunuz?
- Düşler Akademisi'nde fiziksel, zihinsel, işitme, görme engelli gençlere, kronik hastalık gruplarına ve yoksul - yoksun gençlere yönelik on beş eğitmenin rehberliğinde ritim, enstrüman, dans, resim, fotoğraf ve film üretimi, sirtaki, tiyatro, drama, pilates, dağ bisikleti ve DJ'lik branşlarında atölye faaliyetleri düzenleniyor.
Halihazırda sanatın farklı alanlarına temas eden Düşler Akademisi atölyelerine, 2012 yılında yoga, bale-jazz dans ve işaret dili edebiyatı atölyeleri ile Düşler Mutfağı ve Farkındalık Tiyatrosu eklenmiş bulunuyor.
- Kaç öğrenciniz var. Eğitim ne kadar sürüyor?
- Düşler Akademisi'nde halen devam etmekte olan eğitim döneminde kayıtlı, yaşları 5 ile 35 arasında değişen 497 öğrenci bulunuyor. Öğrenciler üçer ay süren eğitim döneminde, haftada bir gün ikişer saat ders alıyorlar. En büyük fark, öğrencilere hiçbir şekilde baskı yapılmaması. Her bireyin ilgi ve yetenekleri göz önünde bulundurularak, bulunduğu atölyeden önce zevk alması, sonrasında ise öğrenebileceği maksimum bilgiyi öğrenmesi hedefleniyor.
Satır başlarıyla Düşler Akademisi
* Dezavantajlı gençlerin Düşler Akademisi atölyelerinde yaptıkları işler, çeşitli sergilerde yer buluyor ve geniş kitlelere ulaşıyor.
* Düşler Akademisi'nden mezun engelli gençler ve gönüllü müzisyenlerin oluşturduğu Social Inclusion Band, dünyanın çeşitli ülkelerinden toplumsal duyarlılığa sahip sanatçıları bir araya getirerek değişim yaratmayı hedefliyor. İlk performansını 2009 yılında Akbank Caz Festival'inde sergileyen ve kış sezonu boyunca Babylon konserleriyle adından sıkça söz ettiren Social Inclusion Band, bugüne kadar İKSV Caz, Efes One Love, Rock'n Coke gibi İstanbul'un önemli festivallerinde sahne aldı.
Bugüne kadar Sattas, Luxus, Babazula, Eren Noyan Jazz Band, Tibet Ağırtan, Cahit Berkay ve Bengü gibi pek çok grup ve sanatçıyı engelli gençler ile aynı sahnede bir araya getiren Social Inclusion Band, farklılıklar arasında köprü kurarak, toplumsal bir değişim yaratmayı hedefliyor.
Mutfağa da girdiler
Düşler Akademisi'nin alt projesi olarak hayata geçirilen Düşler Mutfağı, engelli bireylerin mutfak alanında üretim yaparak potansiyellerini ortaya çıkarmalarına ve gelecekte bu alanda gelir elde ederek istihdam fırsatı elde etmelerine olanak sağlıyor.
Öğrencilerin pastacılık alanında mesleki beceri kazanmaları hedefiyle hayata geçirilen Düşler Mutfağı, engelliler için bir eğitim atölyesi olmanın haricinde imalathane olarak da değerlendiriliyor ve catering hizmeti sunuyor.
