VOLKAN SEVERCAN: 47 yaşıma girdim. Saçımda beyaz yok. Çok sevdiğim bir iş olan tiyatroyu yapmak sanırım beni genç gösteriyor
Selahattin ERTAŞ
Volkan Severcan seksenli yıllardan beri tiyatroda ve ekranlarda. Seslendirme yapıyor, kendi kurduğu tiyatrosuyla Türkiye'nin her şehrine gidip oyunlarını sahneliyor. On parmağında on marifet...
Seslendirmeden, tiyatroya, sinemadan dizilere her oyunuyla kendini sevdiriyor... Sinemada oynamaya vaktinin olmadığını belirten ünlü oyuncu, sektörde rol alan eski mankenler için bilinen söylemlerde bulunmadı. Eşine ve çocuğuna tutkulu, tam bir aile babası.
Kendisiyle tiyatro kulisinde yaptığımız söyleşide, sorularıma içtenlikle cevap verdi.
- Uzun yıllardır ekrandasınız ve bunun yanında tiyatronuz var, mesleğe nasıl başladınız?
Devlet konservatuarı oyunculuk mezunuyum. Tiyatro oyuncusu olmak üzere yetiştik. Yerim sahne. TV ve sinema yan roller olarak devam etti. İstanbul ve İzmir'deki tüm tiyatro sahnelerinde oynadım. 6 yıldır kendi ekibimle, 'Yeni Tiyatro' grubuyla sahnelere devam ediyorum. Cümle kuran tiyatro yapmaya çalışıyorum. Tiyatrodan para kazandığımız gibi kaybediyoruz da. Bizler tiyatrocuyuz, kötü tüccarız. Asla sadece dizi oyuncusu değilim. 1982 yılında profesyonel olarak ilk kez sahneye çıktım. Arkasından Korhan Abay'ın oyunu 'Hayvanat Bahçesi' derken devam ettik. Bir serüven olarak tiyatroya devam ediyoruz. Yıldız Kenter ilk hocam. Bir Barış Manço'nun bir de benim saçım uzundu. Ben aynı zamanda müzikle de uğraşıyordum ama 1992 yılından beri hobi olarak devam ediyor.
- Ekranlar dizilerden geçilmiyor, oyuncularını da sinemada, dizilerde, tiyatrolarda görür olduk. Sizin bakış açınızı öğrenebilir miyim?
Dizi oyunculuğu diye bir meslek yok bence. Oyuncu birdir. Farklı formasyonları var. Seslendirme konusu da öyle. Hepsinin ortak noktası tiyatroculuktur. Sinemada dizide oynamak kolaydır.
- En zoru hangisi?
Er meydanı tiyatrodur. Canlı canlı seyircinin karşısında oynamak dünyanın en zor rolüdür. Eskiden tiyatro, Beyoğlu kökenliydi, şimdi bitti. Türkiye'nin her yerinde tiyatro sahneleri var, çok seviniyoruz. Özel tiyatrolar bilhassa seyyah gibi
gezen tiyatrolar oldu. - Uzun yıllardır İstanbul'dasınız İzmir'den kopuş oldu mu?
İzmir'den yeni geldim, sadece tiyatro için gitmiyorum. Benim bir şirketim var. Özel organizasyonlar marka yönetimi yapıyoruz. İzmir'de de özel müşterimiz var. Onların artistik danışmanılğını ve marka yönetimini yapıyor. Ben sık sık giderim memleketim izmir'e.. Ayrıca tiyatromuzla da bu ay içinde İzmir'deyiz tüm tiyatroseverleri bekliyoruz.
- Sanırım gün boyu koşturmalar içerisindesiniz...
Çok titizimdir. Plan programa çok uyan, disiplinli biriyim. Mesela yarın sabah dublaja gideceğim, öğleden sonra toplantım var. Akşam tiyatromuz var. Çok iyi uyumam da lazım. Bu yüzden planlı programlı bir hayat yaşıyorum.
- Bunca yıl geçmesine rağmen insanların ortak kanısı yaşlanmadığınız yönünde. Bir sırrı var mı?
Saçımda beyaz yok. 47 yaşıma girdim. Çok sevdiğim bir iş olan tiyatroyu yapmak sanırım beni genç gösteriyor. İyi bir aile yaşantım var. Karımı ve kızımı çok seviyorum. Ben tasalanan bir adam değilim. Olması gerektiği gibi organize etmeye çalışırım her şeyi. Kendimi bir iş olsun diye parçalanmam. Her halde ondandır.
- Sinemada pek göremedik sizi...
Televizyonda çalışan insanların sinemaya ağırlık vermesi çok zor. Sinemaya vakit ayıramıyorum. Çalışma süresi çok uzun. Işık problemi de vardır. Yani sadece ışığı ayarlamak saatlerce sürebiliyor. Sinema tekliflerini maalesef geri çevirmek zorunda kalıyorum.
- Çocuklar Duymasın' da Selami'yi unutturdunuz.
Birol Güven aradığında başta hiç istemedim. Birol çok önemli bir adam. Bir strateji belirledi. Tuna rolünü bana anlatınca ikna oldum. Başta korktum vallahi kariyer riski de vardı. Ne olursa olsun Light Selami ile Zero Tuna'yı karşılaştıracaklardı. Ama Birol'un stratejisiyle bunun altından kalktık çok şükür, sanırım izleyenlerim de sevdi beni.
- Egeli tiyatro izleyicisinden memnun musunuz?
İzmir ve Ege, tiyatroya alışkın kentler. Tiyatroya aç insanlardır. Onlar bayıla bayıla büyük keyifle izlerler. Yine yeni yılda tiyatromuzla İzmir'de olacağız. Bu bölünmüşlüğümüzün en önemli tedavi yöntemidir tiyatro. İnsanlar bir araya gelir, beraber eğlenir, beraber sohbet eder kaynaşırlar. İzmir, bazı oyunların en lezzetli oynanan ildir. İzmir'de tüm siyasi cümlelerin hepsi reaksyon alıp çok güzel cevaplar verilmiştir. Biz siyasi vazifenin peşinde koşmayız. Ne varsa onun eleştiririz ki düzeltsinler diye.
"Ekranın Kıvanç ve Beren gibilere ihtiyacı var" - Dizilerde rol alan eski mankenlere, tiyatrocu olarak bakış açınız nasıl?
Benim oyunculukla ilgili bir ayırımım yoktur. Sadece tiyatro oyuncuları dizi filmi çekecek diye kural olmaz. Saçma. Bir kadın sadece güzelse dizide oynayabilir. Eskiden manken de olsa kendini geliştirebiliyorsa dizide ve sinemada rahat oynar. Sinemanın ve TV dizilerinin çok güzel kadınlara ve yakışıklı erkeklere ihtiyacı var. Benim düşüncem bu. Mesela Kıvanç'ı ve Beren'i çok başarılı buluyorum, destekliyorum. Mesela eski manken Şebnem Özinal çok çalıştı ve tiyatrocu oldu. Ben koservatuvar okudum ama okuyamayanlar tiyatrocu olamaz diye kural olmaz ki. Ne yani okumadılar diye Metin Akpınar, Zeki Alasya, Nisa Serezli gibi ustaları oyuncu olarak kabul etmeyecek miyiz? Bunlar yanlış düşünceler. Bir ustanın yanında yetişmek de konservatuvardan yetişme gibidir. Ustalar başımızın tacıdır.
