Yamuk, ters bakan, terbiyesiz çocuk

RÖPORTAJ: ÖZKAN BİNOL

Sevgili Metin Üstündağ konuğum bu hafta. "Yeşillik olsun diye" çıkardığı OT Dergisi için bir araya geldik ama, mizahtan girip siyasetten çıktık. Röportaj boyunca çok eğlendik, çok güldük. Eğlenme sırası şimdi sizde.
- Karikatürist, yazar, şair... Kim bu Met-Üst Allah aşkına?
Oyun açmaya çalışan, oynamayı seven, şakacı, şirin. Günlük hayat çok monoton klişelerden ibaret. Yaşım gereği olacak herhalde -70'li yıllarda geçti benim o dönemim- paylaşmacı ruhuyla belki hep birlikte oynayarak, birlikte oynamaktan çok zevk aldığım için bu dergilerde de böyle bir oyun alanı açmak, arkadaş bildiğin insanlarla oynamak şaka yapmak isteyen biriyim.

TAT KATMAK LAZIM
- Hayatın kendisini komik bulmuyor musunuz?

Bilim, sanat falan hayatın açmazından çıkmıştır. Çünkü doğup, büyüyüp, ölüyorsun. Bu bir sürü insana saçma geldiği içindir. Biraz neşe, tat katmak gerekiyor. Siz her sabah, yarın öleceğim diye yaşarsanız hayat zehir olur. Hep kültürle, filmle, kitapla bize biraz eğlenceli hale getiriyoruz hayatı. Bunlar hayata renk katıyor. Ölümü ertelemiyor ama geciktiriyor ya da öyle sandırıyor bütün bunlar.
- Mizaha nasıl bulaştınız?
Önce karikatür çizerek. Ama ilk başladığımdan itibaren herkes gibi değil de değişik bir şey vardı. Daha şiire, felsefeye yakındım. Allah'tan bunu anlayan, buna saygı duyan insanlarla karşılaştım. Mesela Çarşaf Dergisi'nde Oğuz (Aral) Ağabey'le zenginleştirici ve güven verici ilişkiler oldu ve bugünlere geldik.
- Mizahın piri Oğuz Aral değil mi?
Evet, kesinlikle Oğuz Aral ve Fırt. Ondan önce de Akbaba var ama bakkalın, manavın anlayacağı noktaya getirmek Oğuz Ağabey'in sayesinde olmuştur. Bir de Cemal Nadir'i de unutmayalım ama... Amca Bey'in çizeri.
ZİHNİN AÇILIYOR
- Nasıl bir mizah anlayışınız var?

Fiziksel bir şey anlatacağım. Gülersiniz, çok gülersiniz, bronşlarınız açılır ama saçmadır, sabahlarken öyle olur bize. Bir şey oluyor sabahlamadan, örnek vereceğim. Bir arkadaş yanlış bir şey yapıyor. Biz onu besleye besleye çok komik şey haline getiriyoruz. Bu sadece bizim anlayacağımız bir şey... Bir de sağlıklı gülme diyeceğim şey var. Çıktığında biraz bir şey sana eklenmiş gibi oluyorsun. Pırıl pırıl oluyorsun, zihnin açılıyor. Aziz Nesin'in, Cem Yılmaz'ın bile öyledir. Şimdi çıkacaksınız, unutacaksınız der ama kimse unutmaz. Bizim ürettiğimiz şey de öyle. Cüzdanlarda taşınana ilişkileri başlatmış karikatürler vardır. Sadece gülüp geçmemiş, hayatında bir anısı olmuş, hayatını etkilemiş, değiştirmiş şeyler. Budur. Benim mizah anlayışım budur.
- Mizahçı ne demek?
Yamuk, ters bakan, kravatsız serseri, hergele, terbiyesiz çocuk. Devletin, toplumun kabul etmediği çıkıntı, sıkıntı her şey olabilir. Bunu bazen mizacıyla yapar. Kendi çapında Cem Yılmaz'dır.
- Mizahçılar hep muhalif midir?
Kesinlikle. Rahat batar mizahçıya. Niye böyle diye sorunca mizahçı oluyor. Her şeyin iyi gittiği yerde; İsviçre'de, Norveç'te mizah olmaz. Bir şeylerin aksaması gerekiyor, orada da olur ama biz gidersek olur. Her şey kontrolleri altında, bir hava durumunu merak ediyorlar. Çünkü onu kontrol edemiyorlar. Bir sapık çıkar, bin yılda bir çıkar, onu konuşurlar. Bizde de biz nerede doğru yaptık var. Çünkü her şey yanlış olduğu için.

ÇOCUK RUHU
- Peki, mizahçılar hep böyle çocuk ruhlu mudur?

Evet, kesinlikle. Bu dergideki arkadaşların hepsine okul kırmış akıllı çocuklar olarak bakıyorum. İnek olmamış, dersine çalışmamış çok akıllı çocuklar. Ben çalışmaktan ziyade özlüyorum ya muhabbeti. Çocukluğumdan beri hafta sonu ne yaptılar, nasıl şarkılar dinlediler. Dışarısı çok monoton oluyor.
- Sizin bir lafınız var "Karikatürcü demek tembel adam demek" ama tembel olsanız üretken olamazsınız.
İşte bu tembel halimiz. Sabahlamaca. Aslında dolu dolu bir haftamız var. Sabaha karşı yumurta kapıya dayanınca dergi bitiyor. Neden derseniz, bu işin gereği bu, en güzel espriler yumurta kapıya dayanınca çıkar. Tabii ki bu bize özgü. Ben öyle değilim, sistemli çalışıyorum. Erkenden köşemi yapıyorum. Başka işler yapıyorum ama yine sabahlıyorum ben. Oraya gidiyorum, çok eğleniyorum. Orada birbirimize takılmalar çalışırken de yansıyor. O köşeyi okuyunca bunlar mı çıkarıyor, nasıl insanlar diyeceğiniz şeyler.
- Kimler mizah malzemeniz oluyor?
Herkes oluyor. Daha çok hayatı bize zehir edenler başta olmak üzere her şey oluyor. İlişkiler, insanlar eşya. Çerçevesi, çıtası yok.
- Sevdiğiniz mizahçılar kim?
Sadece karikatür değil tabi. Ertem Eğilmez, Yılmaz Güney, Cemal Nadir, Oğuz Aral, Fatih Terim, Mustafa Kocaman, Şenol Güneş, politikacılardan Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan. Üslubu, tarzı olan, yani ben komik diye çıkan insanlardan çok, ciddi olup da komik bu dediğim insanları sevmişimdir. Eskiden Uğur Böcekleri çıkardı. Onlar değil de Güneş Tecelli vardı, O'na çok gülerdim. TRT'de de Tele Pazar'ı sunardı. Programda arada komikler çıkardı. Maç naklen olduğunda da Güneş Tecelli "Evet, şimdi de Karşıyaka- Fenerbahçe maçına bağlanıyoruz" diyor. Bağlandığı spiker de "Kayserispor 1-0 önde" derdi. Bunlara çok gülerdim. Yine TRT'de Cenk Koray'ın Tele Kutu diye bir yarışma programı vardı. Cenk Koray kameramana demiş ki, "Programı kapanışını yapınca eğileceğim, sen arkayı göster" demiş. "Bu hafta sonu da böyle geçti deyip" kapanışını yapınca kameraman Cenk Koray'ı eğilirken çekmeye başlamış. Adam eğilerek kameranın önünden gidiyor, dekor çekilsin diye. Kameraman da onu emekler halini çekiyor arkadan. En sonunda "Ananın dedi" Cenk Koray ve yayın bitti. Bu tip arızaları severdim. Bir tane çok şaşırdığım bir şey vardı: Sigara içiyorlar, pas versene diyor, spor da yapmak lazım diyorlar. Şimdi rezidans apartman dünyası biz mahalle çocuklarıyız. Kenar mahalle çocuğu olmak gerekiyor mizahçı olmak için. Yamuktan gelince düzgün batıyor. Paris'e gittik sıkıldık. Oralarda Türk işçileri, Araplar var. O kadar renk katıyor ki.
- Son dönemde bir sürü komedi filmi çıktı. Ne düşünüyorsunuz o filmler hakkında?
Valla ben herkesin sıkıldığı filmleri seviyorum. Bresson, Tarkovski gibi. Ayrıca sanat filmi ayrımı kadar ticari film ayrımına da karşıyım. Nuri Bilge Ceylan'ın sıkıcı bulunan Uzak filminin bir yerinde oynamıştım. Nuri Bilge çok acayip bir mizahı olan bir adam. Edebiyatı olan bir film yapıyor. Son dönemdeki komedi filmlerden çıkanlar fast food'cudan çıkmış gibi oluyor. Oysa Sultanahmet Köftecisi, Kanaat Lokantası da var. Özünde zevkler, keyifler, renkler tartışılmaz ama son dönem komedi filmlerini izlemedim.
- Mizaha en uygun bölge/ şehir hangisi?
Hepsi diyebilirim. Türkler dünyanın lazıdır, hepinizde var. Lazların adı çıkmış. O eski neşe gitti. Bektaşi fıkralarını düşünsenize, Anadolu'ya ait neşe bitti. Ama her zaman siyasetçiler komiktir. Hep bir adam çıkar, bir bakandır örneğin, o her türlü arızayı yapar. Vatandaştan çok meclis ve siyasetçiler daha komik. Eskiden daha da komik bir üslup vardı. Şimdi siyasal mizah yok ne yazık ki!
Otlak bizim için bir alan metaforu
- Gelelim OT Dergisi'ne... Bu dergiyi çıkarmaya nasıl karar verdiniz? Adı neden ot?

İsterseniz bunu Faruk (Kaya) cevaplasın.
F.K (Ot Dergisi Genel Yayın Yönetmeni): Bu dergi için Metin Üstündağ'ı kafalamak bir süreç aldı. Önce Öküz'ü, Hayvan'ı yaptı. Hayvan'da ben de vardım, daha o zaman bu dergiyi yapalım mı diye düşündük. Çünkü twitter, facebook bayağı bir hayatı değiştirmişti. Son ana kadar Metin Ağabey bir yapın göreyim oldu. Ben hayvanlarda öğrenme süreci geçirdim. 2-3 günde sabahlayarak son hali dedik. Ot ismine gelince, benim en sevdiğim buydu. Ot çok elektrikli bir isim. Ot dergisi var mı diye bayiden istiyorsun. Ot kafa. Yeşillik olsun işte. Otlak bizim için bir alan metaforu olan bir şey. İsimlere çok takılmamak gerekiyor, dergi kendi kimliğini oluşturuyor.
- Mizah dergisi ama içeriği farklı, karikatüre çok abanmamışsınız.
F.K: Penguen, Leman, Uykusuz okuyanlar için, biraz farklı bir şey olsun istedik. Çok da sıkmadan, el bak böyle bir şey var dedik.
- Sezai Karakoç, Sırrı Süreyya, Yaşar Kemal, Sıla ve daha pek çok isim katkıda bulunmuş. Nasıl oldu bu iş?
F.K: Ondan da hoşlanan, bundan da hoşlanan var. Aslında sebebi tamamen bu.
M.Ü: Bir de çok önyargılıyız birbirimize karşı. Beni tanısan çok seversin durumu vardır ya. İşte biraz Ot öyle yapıyor.
- OT' un ilk sayısı nasıl karşılandı?
F.K: İlk sayıda kapağı verdiğimizde ilgi çekti. Real Madrid olmuş diye yazanlar var. Hemen gidip alacağım. O da bu da varmış diye yazmışlar twitter'dan.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.